04/03/2007 Güney Yüzü/Ağrı Dağı – Volkan Çakır, Tayfun Arıkan, Hülya Erşah, Mehmet Aksoy

Tarih: 04/03/2007

Ekip: Volkan Çakır, Tayfun Arıkan, Hülya Erşah, Mehmet Aksoy

Yer/Bölge: Ağrı Dağı

Rota: Güney Yüzü

Rapor:

İzin Prosedürü

Faaliyetten en az iki hafta önce faaliyete gideceklerin nüfus cüzdanı fotokopilerini, T.C kimlik no ve ikametgâh adreslerini dilekçe ile beraber Ağrı Valiliği’ ne fakslıyorsunuz. Bir hafta içinde size resmi izin yazısı fakslanıyor. Bu yazıyla ve kimliklerinizle Jandarma Merkez Komutanlığı’ na gidip (Doğubayazıt’ın merkezinde kime sorsanız gösterir) tebliğ tebellüğü yazdırıyorsunuz. Ayrıca kimlik fotokopilerini (önceden çektirip yanınıza alırsanız Doğubayazıt’ta fotokopi aramazsınız) teslim ediyorsunuz. Son olarak şehir dışındaki jandarma komandoya uğrayıp belgeleri gösterip çıkışı bildiriyorsunuz. Herhangi bir belge bırakmıyorsunuz ancak onların verdiği tel numarasını her akşam arayıp durum bildiriyorsunuz. Eğer sizden haber alamazlarsa arama kurtarma başlatıyorlar. Bu arada ağrı da dağın hemen hemen her yerinde cep tel nu çekiyor. Bu jandarma Eli Köyü yolunun üzerinde olduğundan geçerken uğrayıp dağa doğru yolunuza devam edebilirsiniz. Yaz tırmanışlarında prosedür biraz daha gevşek oluyor ama siz yinede hazırlıklı gidin.

Ulaşım

Biz uçağı tercih ettik. En yakın havaalanı Ağrı ‘da ancak oraya uçuş günleri kısıtlı. Onun dışında Kars ve Van’ a da uçmak mümkün. Her üçünde de havaalanından Doğubayazıt’a servis mevcut. Otobüs firması da bol ancak yol 24 saat sürüyor. Ayrıca İran otobüsleri de tercih edilebilir. Çok ucuza mal oluyor. Tabii şehir merkezinden Eli Köyü’ ne kamyon tutmak gerekiyor. Bu da yaklaşık 200 YTL’ ye mal oluyor. Biz, yerel rehberlik de yapan Cuma adlı servisçi ile anlaştık. Sağlam biri sizi yarı yolda bırakmaz. (Cuma Tel: 0544 638 82 11)

Konaklama

Ulaşım ve izin prosedüründen dolayı, bir de faaliyetten sonra duş ve normal bir yatak için konaklamak gerekiyor. Biz şehir merkezindeki Nuh Otel’ de kaldık. Kışın açık olan birkaç otelden biri. Otel çok ama kışın hizmet veren az. Kişi başı 30 YTL’ ye kalabiliyorsunuz. (Nuh Otel Tel: 472 312 69 10)

Malzeme

Öncelikle iyi bir çadır tercih edilmeli; mümkünse 4-5 pollü, kar etekli olsun. Uyku tulumları -30 C konfort değerinde olursa iyi olur, çünkü 4200 m’ de – 45 C’ yi rahat görüyorsunuz. Botlar kesinlikle tam sert ve mümkünse mesli tercih edilmeli. Eldivenler en büyük sıkıntı; eller ciddi anlamda işlemez hale geliyor, özellikle 4200 m’ den sonra dolgulu kayak eldivenleri yetmeyebilir, iç ve dış katmanlardan oluşan tek parmaklı dağcılık eldivenleri tercih edilmeli. Ayrıca güneş gözlüğü yerine google tercih edilirse rüzgârda avantaj sağlıyor.

Teknik Malzeme

Ekipteki herkesin, 3k, 2 kilitli karabin, 1 perlon bant, emniyet kolonu, atc veya 8′ li, uzun ve kısa yardımcı ipleri mevcuttu. Ayrıca ünlü yan geçiş için teknik kazma çekiç kafa, 4 buz burgusu, buz burguları için kısaltma perlonları, 2 kar kazığı, 1 tam dry ip, 4 kilitli karabin mevcuttu. 2 tek kişilik bivak, ilk yardım çantası,1 çift telsiz ile tüm rotanın yüklü olduğu GPS cihazımız yanımızdaydı.

Hava Durumu

Pazar günü kapalı bir havada başladık ancak akşamına başlayan kar yağışı Çarşamba sabahına kadar aralıksız sürdü.10 cm olan kar kalınlığı arazi şekline göre 50 cm ila 150 cm arasına ulaştı. Çarşamba günü açık bir gün geçirdik. Perşembe ise güneşli olmasına rağmen güneybatılı 25 km/h lik rüzgârlı bir gündü. Cuma günü rüzgâr devam etmesiyle birlikte öğleden sonra hava kapattı.

Tırmanış

Cumartesi günü Doğubayazıt’a indiğimizde uzun zamandır devam eden yağışsız ve açık günlerdendi ve bu durumdan dolayı dağda 2500 e kadar kayda değer bir kar gözükmüyordu. Biraz kış tırmanışı için geç kaldığımıza, biraz da küresel ısınmaya söylenerek akşam otele yerleştik. Daha önceden tecrübe ettiğimiz için sabah vakit kaybetmeyelim diye ilçe jandarmaya uğrayıp izin prosedürünü tamamladık. Akşam son bir kez internetten hava durumuna baktık, ne yazık ki çok iç açıcı değildi. Salı gününe kadar kar yağışı veriyordu, snow-forecast te baktığımızda 3200 ve 4200 için 17 cm kar yağışı öngörüyordu. En azında az yağacak diye sevinmiştik. Sabah daha önceden konuştuğumuz gibi Cuma saat 8 de minibüsüyle bizi almaya geldi. Son kalan ufak tefek işlerimizi halledip, yolumuzun üstünde olan komando jandarmaya da uğrayıp 11 gibi eli köyüne vardık. Uzaktanda gördüğümüz doğruydu, yer yer en fazla 10 cm kadar ama daha çok patikanın büyük kısmında kayda değer bir kar yoktu. Böyle kış faaliyetimi olur, çamur içinde yürüyoruz gibi söylenmelerimizin erken yargılar olduğunu daha sonra gördük. Kapalı bir havada başladığımız 3200 e yürüyüşümüzü zeminin iyi olmasından dolayı 6 saatte bitirdik. 17 gibi 3200 e varıp kampı atarken kar yağışıda başladı. Pazartesi sabah kalktığımızda kar yağışı şiddetini hafif artırmıştı. Bu günü 3200 de geçirip aklimite olarak dinlenmeye karar verdik. Ancak Salı günü yağış şiddetini arttırarak zaman zaman rüzgârla birlikte tipiye döndü ve biz 2-3 saatte bir çadır temizlemeye başladık. Çarşamba sabahı nihayet yağış dindiğinde 100 ila 150 cm arası toz karda belimize kadar batmaktaydık. Bu durumda 4200 çıkışı işkenceye dönecekti. Saat 9 gibi hazırlanıp çıkışa başladık. Normalde 3-4 saat süren çıkış bele kadar batmamız ve iz açarken Mehmet in kondisyonsuzluğu, hülya nında bayan olması yüzünden tüm izi benim ve tayfunun açmasıyla hesaplarımızdan çok sürecekti. Hava kararmadan kampı atmalıydık çünkü hava sıcaklığı biranda -20 ye kadar düşmekteydi ve biz bu hızımızla vücut ısımızı yeterince koruyamıyorduk buda hipotermi riskini yükseltiyordu. Sırt hattına doğru yükseldiğimizde ne yazık ki umut ettiğimiz gibi kar seviyesi pek düşmeyerek bizi yavaşlatmaya devam etti. 4200 e varış saatimizin riskli olacağını düşünerek 1-2 çadırlık bir ara kamp yeri olan 3800 e doğru yöneldik. Ancak sırt hattında oluşan kornişler yüzünden (2 metre ve üzerindeydi geçmek için alttan üste doğru yüzmek gerekiyordu) vazgeçerek 4200 e doğru tırmanmaya devam ettik. 9 saatte yorgunluktan bitik bir şekilde 18 gibi hava kararmadan 4200 vardık. 4200 e kadar sorunsuz çıkan tayfun muhtemelen iz açarken harcadığı efor yüzünden hafif AMS belirtileri göstermeye başladı. Akşam telefonla aldığımız hava durumu hiçte iç açıcı değildi. Perşembe için açık ancak Cuma günü için kapalı veriyordu. Bizim hesaplarımız Perşembe 4200 de aklimite olarak dinlemek ve Cuma zirve denemekti. Zaten en geç cumartesi iniş yapmalıydık. Akşam oturup konuştuğumuzda benim ve tayfunun iz açmaktan dolayı çok yorgun olduğumuzu ayrıca tayfunun AMS belirtileri göstermesinden dolayı Perşembe zirve denemek istemediğimizi Cuma sabaha karşı çıkış yapıp öğlen hava patlamadan dönmeyi düşündüğümüzü belirttim. Mehmet ve hülya kendilerini iyi hissettiklerini Perşembe denemek istediklerini söylediler bunun üzerine 2 ekip halinde birer gün arayla zirve denemeye karar verdik. Mehmet ve hülya Perşembe sabahı çıkış yaptılar. Telsiz bağlantısıyla devamlı durum bildirerek yükselmeye başladılar. Ne yazık ki umut ettikleri gibi zirve yolundaki sırt hattında kar seviyesi pek düşmedi ve diz boyu batak karda saat 11 gibi 4500 e kadar yükseldiler. Batak kar onları çok yavaşlatıyordu. Saatte 110 metre kadar yükselebiliyorlardı bu da hesaplarımıza göre hava kararmadan zirveyi yapıp inmelerine yetmiyordu. Bunun üzerine dönüş kararı aldılar. Öğlen gibi yanımıza indiklerinde Mehmet’te de AMS belirtileri ortaya çıkmış ve onu da dinlenmeye almıştık. Cuma sabaha karşı 2 gibi kalktık ve tayfunun kendini daha iyi hissetmesi üzerine çıkış için hazırlıklara başladık. 3 30 gibi kamptan çıkış yaptık. -30 larda seyreden sıcaklık güney batılı 25 km/s te esen rüzgârla birlikte hayli düşük hissediliyordu. Bu da özellikle el ve ayaklarda vücut ısımızı korumamızı zorlaştırıyordu. Batak kardan dolayı ve tayfunun AMS belirtilerinin ortaya çıkmaması için hayli yavaş yükseliyorduk. Bu da özellikle ayaklarımızın ısınmasını engelliyordu. İkimizinde ayakları plastik ayakkabılara rağmen birer buz kalıbı haline dönmüştü. Saat 6 gibi 4500 e vardığımızda saatte 140 metre kadar yükselebildiğimizi hesapladık. Bu da hesapladığımız öğlene kadar zirveyi yapıp dönmeye yetmiyor aksine 11 gibi zirvede olup hava durumunun öngördüğü gibi tam hava patladığında yan geçiş dolaylarında olacağımız anlamına geliyordu. Bir diğer büyük sorunumuzda ayaklarımızdı. Isıtmada problem yaşadığımız ayaklarımızda artık birkaç parmağı hissetmiyorduk ve ayak parmaklarından birkaçını kaybetme riskini göze almamak için dönüş kararı aldık. Hızlı bir şekilde iniş yapıp 9 30 gibi kamptaydık. Ayaklara baktığımızda frostnip (frostbite tan bir önceki safha) olduklarını görüp dönüş kararının ne kadar isabetli olduğunu anladık. Acil müdahaleyi yapıp kampı toplayıp iniş yapmaya karar verdik. Bu arada ilaç tedavisine rağmen ayaklardaki his kaybının düzelmesi 1 ayı aldı. Biraz dinlendikten sonra kampı toplayıp 11 gibi inişe başladık. İniş esnasında hava durumunun öngördüğü gibi hava kapadı ve hafif yağış başladı. Hızlı bir şekilde inerek 17 gibi eli köyüne vardık. Bizi orda Cuma’nın minibüsü ve bize gönderdiği demleme çay bekliyordu. Günler sonra içtiğimiz ilk demleme çay her zamanki gibi her şeye değdiğini hissettirdi bize. Doğubayazıt’a indiğimiz akşam Cuma bizi İshakpaşa sarayında yemeğe davet etti. Yerel yemekler ve müzik eşliğinde Cuma’nın anlattığı tırmanış hikâyeleriyle muhabbetli bir akşam geçirdik. Ertesi günü yine Kars’tan İstanbul’a uçtuk.