06/01/2006 Eznevit Kuzey Yüzü Kar-Buz Kulvarı Denemesi, Kızılkaya Batı Yüzü Kış Tırmanışı/Aladağlar – Önder Bingöl, Yiğit Kaya, Ozan Onur, Burak İzmirlioğlu, Kaan Polatoğlu

Tarih: 06/01/2006

Ekip:Önder Bingöl, Yiğit Kaya, Ozan Onur, Burak İzmirlioğlu, Kaan Polatoğlu

Yer/Bölge: Aladağlar

Rota: Eznevit Kuzey Yüzü Kar-Buz Kulvarı Denemesi, Kızılkaya Batı Yüzü Kış Tırmanışı

Rapor:

Merhaba, 6 Ocak günü yola çıkıp Aladağlar’da gerçekleştirdiğimiz faaliyetten bu sabah döndük. Faaliyette gerçekleşenler ise şu şekilde;

7 Ocak günü otobüsten iner inmez 7,30 Çamardı arabasına yetişip köye vardıktan sonra Salim Abi’nin evinde kahvaltıya buyur edildik. 11 gibi traktöre binip son hazırlıkları yaptıktan sonra 11,45’te Gelincik Kayaları’nın üstündeki düzlükte indik(traktör ücreti 40 lira). Buradan Karayalak vadisine girdik ve yükselmeye başladık. Kapı’nın biraz yukarısında kramponları kuşanmak zorunda kaldık çünkü yamaçlarda kar çok sertleşmişti, Bu arada vadiden bulutlar yükselmeye ve görüş mesafesini birkaç metreye indirmeye başlamıştı. Çoğunlukla sert karda, bazen de batak karda iz açarak 16,30 gibi Eznevit Kuzey duvarının önüne geldik. Burada havanın kararmaya başlaması, soğuk ve çanta ağırlığını düşünerek kamp atma kararı aldık ve sabahki planlar için inzivaya çekildik. Bu arada Salim Abi’de kendilerini kaptırıp yumurtaları ekmek bana bana götürenlerin içini kuş gribi şüphesi kemiriyordu…

8 Ocak günü Yiğit, ben ve Ozan 02’de kalkıp Direktaş Klasik rotasına girmek için hazırlanmaya başladık. Hava gayet iyi görünüyordu. Fakat Çelikbuyduran’dan sonra kapamaya başlayan hava geçitte kar fırtınasına dönüştü. Platoyu bile göremeden hemen inme kararı aldık ve kampa döndük. Dönüşte gözümüze Eznevit Kuzey Duvarı’ndaki bir kulvarı kestirdik. Bolca dinlendik, yedik, içtik..

9 Ocak’ta Yedigöller’e gitmek için onca yol tepmek yerine bir gün önce gözümüze kestirdiğimiz kulvara girme kararı aldık. Kulvar Karasay geçidine yüz dönülünce geçidin sağındaki 2. bariz ve geniş bir kulvar olarak yaklaşık 500m sırta kadar yükseliyor ve 2 yerde kaya etabıyla kesiliyor. Bu arada kulvarın Tunç Fındık’ın sitesinde yeni açıldığı belirtilen rota olduğunu düşünüyorduk. 05 gibi yola koyulup karanlıkta kafa fenerleri yardımıyla tırmanmaya başladık. Girişte 45-50 derece olan kar yükseldikçe dikleşmeye ve sertleşmeye başladı, mümkün oldukca kayalara bitişik tırmandık. Yüzün üçte biri yüksekliğinde hava aydınlanmaya başladı ve kulvarın sağındaki ilk kaya etabına vardık ve ip açtık. 6 metre yükseldikten sonra 15 metre sola yan geçerek kulvarın devamına vardık. Ara emniyet yok denebilir, yan geçişin son kısmı zorca (IV) ve boşluklu. Dikleşen kulvarda (70-80 derece) yükselmeye devam ettik ve sırt hattına hemen hemen 100m kala 2. kaya etabına vardık. Sağdan, soldan ve ortadan tırmanılacak gibi gözüken etabın solu slabti ve ince buzla kaplı olduğu için geçiş imkanı vermedi. Bitimi hafif negatif olan ortasını ise kazma-krampon geçemedik. Daha da kolay gözüken fakat oldukça çürük olan 4-5 metrelik sağ tarafı ise defalarca ve neredeyse her çeşit kombinasyonla (kramponlu,kramponsuz,kazmayla,kazmasız vs) tırmanmayı denememize rağmen sonuç olamadık. Böylesine basit gözüken bir etabı geçememek motivasyonumuzu yerlere serdi fakat sonra uyanıp geçemiyorsak basit değildir diyerek inme kararı aldık. Burdaki sayısız denemelerimiz sonucu saati de 12 etmiştik. İlk kaya etabına kadar geri tırmanışla serbest indik. Kaya etabını nasıl ineceğimiz ise bir muammaydı çünkü ortalıkta istasyon kurulacak kaya yapısı bulamadık. Sonunda karar vererek çift kazma ile emniyet aldık ve Ozan’ın emniyet almasıyla ben ve Yiğit etabı geri tırmanarak geçtik. Yan geçişten sonra bir babaya istasyon kurarak Ozan’ın emniyetini aldık. Buradan 20m ip inişi yaparak kulvara girdik ve hızlıca kampa indik. Gün boyunca güneş görememek ve karda boğuşmak bizi oldukça yormuştu. Ayrıca böylesine soğuk havada (-10, -15) istasyonlarda beklemek Yiğit ve Ozan’ın ayak parmaklarında frostbite’a sebep oldu. Bu kadar yaklaşmışken kulvarı bitiremediğimize, o kısacık etabı geçemediğimize, yorgunluğumuza, soğuğa yanarken motivasyon yine yerlerdeydi. Ertesi gün dinlenmeye karar verdik.

10 Ocak’ta günü bomboş geçirmemek için bari Emler’e gidelim dedik ve Yiğit’le 9,15’te yola koyulduk. Oldukça güneşli bir havada 11,45’te zirveye vardık. Biraz dinlenip manzara seyrettikten sonra dönüşe başladık. 12,45’te kampa dönünce Ozan, Rasim ve Gökay’ı dry tooling ve self rescue çalışırken bulduk. Daha sonra Burak ve Kaan’ın da gelmesiyle kamp yerinde nüfus çoğaldı ve ortalık canlandı. Yarın nerelere çıkalım derken Kızılkaya Batı Sırtı’na girmeye karar verdik. Bu arada Aladağlar kitabında batı yüzüyle ilgili rota olmaması dikkatimizi çekti. “E olmazsa biz açalım bi tane” diyerek yatma faslına başladık.

11 Ocak sabahı başta Kaan, Ozan ve benden oluşan ekip Burak ve Yiğit’in de katılmasıyla 5 kişi olarak 9 gibi yola koyuldu. Başta Batı Sırtı olan rotamızı ben ve Ozan’ın yaklaşma sırasındaki yoğun kulis çalışmaları sonucunda batı yüzü olarak değiştirdik. Yüzün ortasından 45-50 derece karda yükselmeye başladık ve ortalara doğru ilk kaya etabına geldik. Sol tarafından geçiş imkanı sunan bu etapta (III+, 5m) ip açmadık ve bunun üzerinden sağa yan geçip zaman zaman kaya etaplarından yükselerek 2. kaya etabına vardık. Burası biraz daha zorcaydı (IV, 7m) ve ip açarak sırayla tırmandık. Daha sonra vadi tabanından bakılınca zirve gibi gözüken oldukça çürük kuleye vardık. Bunun altından sağa yan geçerek batı sırtına bağlandık ve sırt üzerinde kaya ve kar üzerinde ilerledik. Sırtın incelip daraldığı ve bacamsı çatlakla (IV-, 5m) kılçığa dönüştüğü etapta tekrar ip açtık. Baca ve sırt çürük yapıda ve ata biner bir şekilde geçilen kılçıkta boşluk hissi fazla. Sonrasında ise yine kar ve kaya etaplarını geçerek 15 gibi sol zirveye vardık. Kısa bir dinlenceden sonra karanlığa kalmamak için güney yüzündeki kar kulvarlarından geri tırmanarak indik. Gayet sıkıcı ve yorucu bir inişle Karasay beline vardık. Burada batmaya başlayan güneşin, Hasan Dağı’nın, bulut denizinin ve Kızılkaya’nın manzarası muhteşemdi, kendimizi başka bir gezegende hissettik. Belen inerek 17 gibi kampa vardık. İçimizde güzel ve zevkli bir tırmanış yapmanın, rotanın ilk kış çıkışını gerçekleştirmenin sevinci vardı.

12 Ocak sabahı çantaları ve çadırları toplayıp dönüş için hazırlanmaya başladık. Bu arada -15 derecelik sabah soğuğunda eldiven takmadan hazırlanan ben kramponlar, kazmalar, poller ve batonlar gibi bilumum metal eşyaları çıplak elle tutmanın karşılığını sol el serçe parmağımın birden donmasıyla aldım. Neyse ki zaman kaybetmeden yürüyüşe başlamamla yine birden açıldı. Bazı yerlerde olduça sertleşen ve buz içeren inişte hızlıca yürüyüp 11,30’da Sokulupınarı’na vardık. Buradan yine Salim Abi’nin traktörüne atlayıp Niğde arabasına yetiştik. Niğde’de karınları doyurup gezdikten sonra otobüse binip İstanbul’a vardık. Rota çizimlerini ve fotoğrafları en yakın zamanda sitede bulabilirsiniz..

Görüşmek üzere,

Önder Bingöl