04/08/2023 H2-H3-H4 Okşar, Süner, DKSK Trans Tanıma/Aladağlar – Mehmet Sefa Özdilli, Sema Nur Kıraç, Utku Topal

H3'den Dönüş
H3'den Dönüş

Tarih:  04-08 Ağustos 2023

Ekip: Mehmet Sefa Özdilli, Sema Nur Kıraç, Utku Topal

Faaliyet Sorumlusu: Sema Nur Kıraç

Yer/Bölge: Niğde/Aladağlar

Rota: Karasay, Eznevit, H2, H3,H4,Okşar, Süner, DKSK

Kamp Yeri: Çelikbuyduran, Yedigöller

Rapor:

4 Ağustos Cuma

İstanbul’dan 11 saatlik bir yolculuk sonrası Sabah saat 08.00’da Niğde otogarına vardık. Kahvaltıyı oradayapıp, 09.30’da köy otobüsüne bindik. (Bu arada köy otobüsünü aramazsanız Niğde Otogarına gelmiyor,köy otogarına gitmeniz gerekiyor.) Köy otobüsünde yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuk sonrası DemirkazıkKöprüsünde Ulvi abi ile buluştuk. Ulvi abiyle 25 dakikalık bir yolculuk sonrası da Karayalak’a vardık.Yukarda çantalarımızı son kez kontrol edip sularımızı doldurduktan sonra 11.00’de vadiye doğru yürüyüşegeçtik. Oldukça uzun bir yolculuktu, “kapı” kısmı hariç yürüyüş pek zor değildi ancak yanımızda 4 günlükyemek ağırlığımız vardı, ve ilk 4 saat sonrası oldukça yorulduğumuz için molaları uzatmak gibi bir hatayadüştük. Her uzun mola sonrası da tempomuz daha da düştü ve daha yorgun hissettik.

Karayalak, Kapı
Karayalak, Kapı

Dolayısıyla varma süremiz de uzadı. Mola taşını gördüğümüzde hissettiğimiz mutluluğu anlatamam. Amayolun ikinci biraz zor kısmı da mola taşından Çelikbuyduran’a giden yoldu. Yorulduğum için de öylegelmiş olabilir ama ben inanılmaz zorlandım. Arkadaşlarımın çantama, ağırlıklara yardım etmesiyle deyürüyüşün son yarım saatini de bitirmeyi başarıp, 7 saatlik bir yolculuk sonrası Çelikbuyduran’a ulaştık.Zaten çok yorulduğumuz için hızlıca çadır kurup yemek yedikten sonra, kamp alanında başka kampsakinleri de olması sebebiyle ses kes saatini 8 verip 10 gibi de uyuduk.

5 Ağustos Cumartesi

Bugünün çok güzel bir gün olmasını umarak, mutlu mutlu 07.00’da uyanıp, 08.00’da yola koyulduk, dün çok yorulduğumuz için kendimize biraz fazladan uyuma süresi vermiştik. Bugün için hedefimizde önce Karasay-Eznevit yaptıktan sonra geri dönüp Emler yapmak vardı. Hayat öyle olmadı diyebilirim.

Saat 08.30’da geçitten geçmiş Karasay’a doğru giden patikayı görebiliyorduk.

Karasay'a Giden Patika
Karasay’a Giden Patika

Ancak patika önce aşağı doğru gidiyor, sonra yukarı çıkıyordu; biz de dedik ki neden irtifa kaybedelim ki?Çünkü hemen yanımızda bir patika daha vardı, sonu net görünmüyordu ama ilerde sırttan Karasay’abağlanmak kolay gibiydi. Biz de yukardaki patikadan yaklaşık bir saat yolumuza devam ettik. Ancaksonrasında patika bitti, ve hafif tırmanış içeren bir yol çıktı. Şimdi bu kadar yol geldik, ne yapacağız, gerimi döneceğiz derken aklımıza parlak bir fikir geldi. Neden birimiz gidip ilerde yol olup olmadığınabakmıyor? Bkz: yüksek irtifa belirtileri; gereksiz cesaret. Utku yukarı çıkıp yola bakmaya gittiğinde, bizaşağıda kaldığımızdan onu doğru düzgün göremiyorduk. Sadece bir an, Utkunun tutunduğu yerdenelinin kaydığını gördük, sonra Utku’yu göremedik. Taş düşme sesleri duyuyorduk, dolayısıyla kokru içindeUtku’ya seslenmeye başladık, Utku cevap vermeyince, 10 saniye, ama hayatımın en uzun 10 saniyesi; gerçekten ne düşüneceğimi, ne hissedeceğimi, Utku’yu oraya gönderdikten sonra başına bir şeyler geldibununla nasıl yaşayacağımı düşünürken Utku’nun İYİYİM diye bağırdığını duyduk. Rüzgardanduyamamışız sesini, ayağa kalkıp yanımıza yaklaştı. Ama o 10 saniye ben ve Mehmet Sefa’ya yetmişti,Utku da düşerken çok korkmuştu dolayısıyla o psikoloji ile bu yola devam etmemeye karar verdik.Buradan dönüşte de 1 saat harcadıktan sonra ilk patikaya girmediğimiz yol ayrımına gelip biraz molaverdik. Moralimiz çok bozuktu, korkmuştuk ve biraz yenilmiş hissediyorduk dağa karşı, o an devam etmemotivasyonumuz kalmamıştı ki, döndüğümüz yola giren iki adam gördük, ilk gün vadide yürürken dekarşılaştığımız iki bilge adam; Habib ve Ahmet. hemen dönüp Karasay’a giden yol orası değil diyeseslendik (Bkz: Tecrübeli dağcılar). Adamlar da bize dönüp dedi ki biz oraya gitmiyoruz zaten, orasıKızılkaya, buradan tırmanılmaz 😀 velhasıl-ı kelam, biz 1 saat kadar Kızılkaya’ya çıkmaya çalışmışız. Bunuduymak bizi biraz rahatlattı, ve daha az yenilmiş hissettirdi bize. Hedefimiz o değildi sonuçta. Sonra onlarKarasay’a giden patikaya girince, biz de saat 11.20’de hemen arkalarından gittik ve 50 sadece 50 dakikadazirveye çıkınca öncesinde ukalalık yaptığımızı fark ettik, ve bundan sonra bir yolu bilmiyorsak ve detehlikeli görünüyorsa zorlamama kararı aldık.

Karasay Zirve
Karasay Zirve

Karasay zirvede uzun bir moladan sonra sularımızın neredeyse tamamen bitmesi ve Kızılkaya’da çok vakit kaybetmemiz sebebiyle yola devam etmedik. Saat 13.45’de dönüş yoluna geçtik, 15.30’da da kampa vardık. Kampta yemek yedik, biraz dinlendik ve güneş batmadan göle yetişmek için hızla kampı toplayıp 18.00’da yola koyulduk. Saat 19.30’da güneşin son yarım saatini yakalayarak çadır kurduk, yemeğimizi yiyip saat 10.00’da da uyuduk.

Çelikbuyduran'dan Yedigöller'e Yürüyüş
Çelikbuyduran’dan Yedigöller’e Yürüyüş

6 Ağustos Pazar

Bu sabah, gece soğuktan telefonlarımızın bataryaları bitmesi sebebiyle alarmlarımız çalmadı. 08.00 gibigüneşin çadırı aşırı ısıtmasıyla uyanıp bir süre bu duruma üzüldükten sonra kahvaltı yaptık, 09.00’da yolaçıktık. Bugünkü hedefimiz H2, H3, H4 yapmaktı. Rotayı tam bilmediğimiz için telsizden saat başı Çağatayile konuşuyorduk. Saat 09.00’da ve 10.00’da Çağatay’a bilgi verdikten sonra saat 11.00’de rotanın altınagelip Çağatay’dan nereye doğru gideceğimize dair bilgi alırken gece soğuktan telsizin de bataryasınınbittiğini fark ettik. Ve aşırı dramatik şekilde Çağatay tam bir şeyler anlatırken batarya tamamen bitti veherhangi bir ipucu alamamış olduk. Okuduğumuz raporlardan bildiğimiz kadarıyla rotaya girdik ancak 1.5saatlik çarşakta debelenme sonunda yol da hiç iyiye gitmeyince, gittiğimiz rotanın tehlikeli olduğunakarar verdik ve geri dönme kararı aldık -önceki gün rota çıkılamayacak gibiyse zorlamama kararı almıştıkbiliyorsunuz- Bu durumda aşırı üzgün ve biraz yenilmiş hissederek kamp alanına döndük.Döndüğümüzde saat 13.30idi. Saat 15.00 suları çadır alanında hayat niye böyle oldu diye kara karadüşünürken bulutların arasından Çağatay’ın çıkıp geldiğini gördük. (Gerçekten, Direktaş’a tırmanmışoradan dönüyordu baya yukardaydı, hızır olduğunu anlamadık sanki.) Biz olanları anlatınca Çağatay bizeyemek yiyip, yürüyüşe çıkmayı ve gece H3 altında sırtta bivaklamayı teklit etti.

Latır Kırında Yürüyüş ve Yaklaşım
Latır Kırında Yürüyüş ve Yaklaşım

Gözlerimiz aydınlanarak bu teklifi kabul ettik. Yanımıza ikişer litre su ve atıştırmalıklar alarak Saat 17.00’da yola çıktık, 19.30’da sırta vardık.

Sonrasında hava kararmadan hızlıca uyuma alanımızı oluşturduk, 21.00’de tulumlara girdik. Yıldızlar altında biraz ilkokul öğretmenlerimizden biraz da tabii ki çocukluk travmalarımızdan bahsederek 22.00 gibi uyuyakaldık.

H3 Altında Dünyanın En Güzel Bivak Yeri

7 Ağustos Pazartesi

Sabah 4.30 gibi uyandık, üç gündür ilk kez istediğimiz saatte uyanmış olmanın verdiği dopamini size anlatamam. Bulutların üstünde olan bivak alanımızda sıcak nazo da hazırlayıp kahvaltımızı yaptık, eşyalarımızı toplayıp 05.00’da yola çıktık. Zaten H3ün çok yakınında duruyorduk, önce tam zirveye çıkmadan araya çantalarımızı bıraktık, H2 zirve yapıp H3’e geri döndük.

H3'den Dönüş
H3’den Dönüş

Sonra sırt hattından sırayla H4, Okşar, Süner ve DKSK yaparak ilerledik. Bugün geri döneceğimiz ve son köy otobüsü 5.30da kalktığı için çok vaktimiz yoktu. Zirvelerde 5 dakika su molası vererek ilerliyorduk, DKSK’da saat 11de 15 dakikalık bir mola verip bir şeyler atıştırdıktan sonra kampa dönüş yoluna koyulduk. Bolca çarşak sörfü yaptık, dağcılık en sevdiğim; çarşak sörfü en sevmediğim spor diye bir karar aldım. (Ayakkabım bileksizdi anlayabileceğiniz üzere.)

H4'den Okşar Tepe'ye Geçişteki Portal
H4’den Okşar Tepe’ye Geçişteki Portal

Yaklaşık 2 saat sonra kamp alanına vardık, ben biraz ölük bitik hissediyordum ve hızlıca kampı toplayıpyola koyulmamız gerekiyordu. Bugünün orijinal planı geri dönüşken 6 zirve + geri dönüş oldukça gözkorkutucuydu. Bir de tüm bunların yanında saat 17.30’daki son köy otobüsüne yetişmemiz gerekiyordu.13.15’de yola çıktık, hedefimiz 16.30’da Ulvi Abi’nin yanında olup rahat rahat otobüse yetişmekti. Ancakyol özellikle beni çok zorladı, ayağıma sürekli taşlar batıyordu, onları çıkarmak çok zaman alıyordu.Çantayı uzun süre taktığımda ya omuzlarımdan biri itiyor gibi, ya da belimden biri sıkıp beni öldürmeyeçalışıyor gibi hissederim o gün ikisini aynı anda hissettim. Uzun bir yürüyüş sonrası hiç mola vermeden17.30’da Karayalık’a varıp alelacele arabaya atladık, ancak otobüs bizim bineceğimiz köyü geçmeküzereydi. Ulvi abi sağ olsun gerçekten adeta bir yarış arabası edasıyla, otobüsten başka bir dağcıylailetişime geçip, otobüsün hangi köyde olduğunu öğrenip, ikinci köyde otobüsün önünü kesmek suretiylebizi yetiştirdi. Canımız Ulvi abi sayesinde 21.30’daki otobüsümüze çok rahat yetişip, ertesi gün sabah05.00 gibi İstanbul’a vardık.

Notlar:

  • Aladağlar’a gidiyorsanız bileksiz ayakkabıyla kesinlikle gitmeyin işkenceye dönüşüyor.
  • Baton dostunuz. Yanınıza kesinlikle baton alın. Çift baton olursa daha iyi olur.
  • Bildiğiniz uzun yol>Bilmediğiniz kısa yol çünkü, Biraz fazla yürümek>Ömür boyu travma
  • Bol bol rapor okuyup sonra tamam anladım dediğiniz an biraz daha rapor okuyun.
  • Uzun mola vermek = düşük tempo