Tarih: 09/08/2005
Ekip: Önder Bingöl, Rasim Yılmaz
Yer/Bölge: Kaçkarlar
Rota: Kaçkar Klasik
Rapor:
Bu sıcak yaz günlerinde yine bir faaliyetle karşınızdayız. Bu seferki durağımız yaylaları, çürüklüğü, manzarası ve dumanı (sisi) ile ünlü Kaçkar Dağları. Neyse bu kısa geyik girizgahı kestikten sonra rapora başlayalım. Malzemeler: Taşıdığımız dünya kadar malzemeye ragmen sadece kask kullandık. 6 Ağustos Cumartesi günü Rasim’le Rize’nin Pazar ilçesinde Ayder dolmuşlarının durağında buluştuktan sonra faaliyetimiz başlamış oldu. Uzun bir bekleyişten sonra kalkan minibüsle Ayder’e saat 2 civarında vardık. Fakat Yukarı Kavron yaylasına giden minibüsleri kaçırdığımız için geceyi Ayder’de geçirmek zorunda kaldık. Sıkıntımızı ise gün boyu oynanan horonlar ve çalınan tulumlar giderdi. Pazar sabahı, Orhan abinin 9’daki minibüsüne binip Y. Kavron yaylasına vardık. Bu bölgeye gidecek arkadaşlar için uyarı; minibüsler Israilli ve yerli turistlerin akınına uğradığı için erkenden yerinizi kapmanız lazım. Yoksa 1.5 saatlik sallantılı yolculuğu ayakta geçirebilirsiniz. Çaydı, poğaçaydı, suydu derken saati 11 ettik ve Mezovit’ te kuracağımız kamp için yola koyulduk. Derenin sol tarafındaki belirgin patikayı izleyerek yola devam ettik fakat asıl patikayı kaçırdığımız için yolu bayağı zatmış olduk. Dolambaçlı seyahatimiz ve yüklü çantalarımız sebebiyle Mezovit’e varmamız 13,30’u buldu. Mezovit’te kampı kurarken oradaki dayılardan Karadeniz Teknik Ün. ve yerel dağcılardan olusan 2 ekibin rotada olduğunu öğrendik. İlerleyen saatlerde ise kampımız yerli turistlerin akınına uğradı. Grubun rehberinin böylesine açık bir havada Öküz Çayırındaki gölü bulamaması ise beni bir hayli şaşırttı. İlerleyen saatlerde, zirveden dönen iki ekipten de rota ile ilgili bilgileri aldık. Rotada kar-buz yoktu ve hiçbir emniyet malzemesi kullanmamışlardı. Fakat iki ekibin de faaliyeti çok uzun sürmüştü. Hele hele yerel ekibin neredeyse 12 saat (sabah 6 aksam 6) süren faaliyeti Tunç Fındık’ın kitabında bahsettiği 2 saatlik süreden biraz farklıydı. Biz ise 3 gibi uyanıp 04 gibi yola çıkmayı uygun bulduk ve hava yarın da böyle güzel olsa dilekleriyle uyuduk. Sabah (gece) uyanıp dışarı baktığımda ise küfürü basmaktan kendimi alıkoyamadım. Anlaşılan korktuğum başıma gelmiş, gece boyu vadiden esen rüzgar dağın kuzeyini bulutla doldurmuştu ve görüş mesafesi birkaç metreydi. “1 saat sonra tekrar bakalım belki açar” gibi bir zayıf ümitle tekrar uyuduk. Tabii ki hiçbir şey değişmemişti ve faaliyeti bugün yapamayacaktık. Naapalım da burda bütün gün baymayalım derken 3 dayı çadırımıza uğrayıp Kaçkar’a çıkmak istediklerini söylediler. Ben şaşkınlık içinde “bu siste çıkamazsınız, biz vazgeçtik” vs dediysem de dinletemedim. Adamların “yolu caminin imamindan ögrendik, dağları görünce sağa dönecekmişiz” demesi üzerine ben cevap veremedim. Rasim’le birbirimize bakıp rüya görüyoruz heralde diye düşündükten sonra bişeyler atıştırıp büyük buzula gezi yapmaya karar verdik. Yola çıktıktan yarım saat sonra duyduğumuz sesler ise dayıların kaybolduğunun işaretiydi. Adamlar gerçekten de dağları gördükten sonra, Kaçkar’a giden sol patikanın tam aksine sağ tarafa, alakasız ve gayet tehlikeli kayalık bir bölgenin üstüne çıkmışlar. Allah’tan bağırmalarını ve patlattıkları torpilleri duyduk da adamları bulabildik. Tabii ki hiç bozuntuya vermediler ve 3150 metreye çıktıklarını, simdi de Kaçkar’a gideceklerini söylediler. Sonradan içlerinden biri bu halde daha fazla gidemeyeceklerini kabul etti ve biz de buzula gidip biraz oyalandıktan sonra kampa döndük. Öğleden sonra baymamak içinse Y. Kavron’da çörek-poğaça-çay keyfi yapmaya karar verdik. 5 saat süren ve yogun sis içerinde gerçekleşen bu keyiften(!) sonra havanın gün batımına doğru açma çabalarını takdir edip tamamına ermesini diledikten sonra uyuduk. Rasim’in “oha hava süper” sevincinin ardından hızlı bir kahvaltı ettik ve son hazırlıktan sonra 04.30’da yola koyulduk. Başta zifiri karanlık olan hava bele doğru yükseldikçe aydınlandı ve saat 06’da bele vardık. Bu sırada gözümüz sürekli aşağıda uzaklardaki bulut denizindeydi. Fakat rüzgarın sürekli güneyden esmesi daha birkaç saat daha orada kalacaklarını garantiliyordu. Ben sırt hattının Demirkazık’ın klasik rotası gibi olacağı düşüncesindeydim fakat rota neredeyse 2 kat daha uzundu ve çok daha dikti. Rota tamamiyle babalarla bezenmiş fakat biz çıkışta birkaç yerde bunları kaçırıp kaya tırmanmak zorunda kaldık. Aslında iyi de oldu çünkü babaları kaçırdığımız yerler dik çarsak kulvarlarıydı ve bunlardan kurtulmuş olduk.Bir yandan müthiş manzarayı seyredip bir yandan da dar iki yani boşluklu, sırtın tam üstündeki kaya bloklarını tırmandığımız etaplar en zevkli bölümlerdi. Zirvedeki bayrağı görmenin gazıyla hızı artırıp 07.50’de zirveye vardık. Uzun uzun Verçenik’i, Karadeniz’in üstündeki bulut denizini, Doğu Anadolu’yu ve Kafkas Dağlarını seyredip, jelibon keyfi yaptıktan sonra 08.30’da inişe başladık. Rasim’in dizindeki problem iyice azmaya başladığından gayet temkinli ve yavaş bir sekilde sırttan alçaldık. 10.30’da vardığımız belde dinlendirici bir mola verdik ve inişe devam ettik. 11’de kampa varır varmaz etrafımız bulutlar sardı. İyi planlanmış ve zirve içeren bir faaliyet yapmanın sevinciyle yemek yedikten sonra kampı toplamaya başladık. Y. Kavron’a giderken iyice azıtan sis yüzünden bir ara kaybolduk zannetsek de köye ulaşıp Ayder’e minibüsle indik. Ayder’de muhlama ve laz böreğiyle yakından uzaktan alakası olmayan laz böreği (lazım ordan biliyorum) ile kendimize geldik ve faaliyetin devamı kararı için sabahı bekleme kararı aldık. Zira Rasim’in dizinin ve havanın kötülüğü Verçenik’te kamptan dışarı çıkamamamıza neden olabilirdi. Sabah ne havada ne de dizde bir iyileşme olmaması nedeniyle Verçenik’i iptal edip faaliyeti bitirme karari aldık. Bu bölgede faaliyet yapmak isteyenler için faydalı bilgiler ise şu şekilde: Kavron bölgesine en mantıklı ulaşım Pazar’dan Ayder’e oradan da Y. Kavron yaylasına gitmek. Pazar-Ayder 4,5 ,Ayder Kavron ise 7,5 ytl. Minibüs için : 0 537 253 38 13 Orhan abi (iyi bir kişiliktir her türlü sorununuz için danışabilirsiniz) Verçenik için önce Pazar’dan Çamlıhemşin’e, oradan da Verçembek Yayla’ya gidilmeli. Minibüs için: 0 536 894 30 09 Diğer bir önemli nokta ise faaliyet sırasında sise yakalanmamak. Hava sabahları ne kadar açık olursa olsun büyük ihtimalle ögleden sonra sis gelecek ve ancak saat 6 gibi dağılmaya başlayacaktır. Bu nedenle sabahki havaya aldanmamalı sürekli asağıdan gelen bulutları takip etmelisiniz.