28/07/2004 Trans/Kaçkarlar – Özlem Ersin, Tuğrul Küçüksolak, Önder Bingöl, Efe Akçasu, Yasemin Demir, Murat Bekmez

Tarih: 28/07/2004

Ekip: Özlem Ersin, Tuğrul Küçüksolak , Önder Bingöl, Efe Akçasu , Yasemin Demir, Murat Bekmez

Yer/Bölge: Kaçkarlar

Rota: Trans

Rapor:

Merhabalar

28 Temmuz-8 Ağustos arasında gerçekleştirdiğimiz Kaçkarlar faaliyet raporunu yolluyorum. Kaçkar zirve denemesi, isimsiz bir zirve ve 5 aşıtlı 11 günlük yorucu ama çevreyi iyi tanıyabildiğimiz bir faaliyet oldu. Sırayla Cimil, Tatos, Kaçkar-Kavron, Bulut dağlarından geçtik. Faaliyetin adını da bu yüzden “Trans Rize” koyduk!

28 Temmuz Çarşamba günü 11.30ta Rize otobüsümüz kalktı.

29 Temmuz Perşembe saat 06.00 ‘da İyidere ilçesinde sapakta indik. Amacımız İkizdere’nin Başköy köyüne gitmekti. Saat 8-9dan sonra Rize’den kalkan minibüsler buradan geçiyor ve İkizdere’ye gidiyor. Başköy’e ulaşmak için İkizdere’den başka bir minibüse binmek gerekiyor. Biz sapakta bir taksiciyle anlaştık. 6 kişi ve çantalarımızla Yetimhoca ve Ortaköy’den geçip Başköy’e kadar gittik. Başköy’den Saler yaylasına ve sonra Çirmaniman (kitaplarda Germeniman olarak geçiyor) yaylaya kadar stabilize yol var. Başköy-Saler arası 5km, Saler-Çirmaniman arası 2km. Biz taksiyle Saler yolunun büyük bir kısmını gittik. Taksi artık çıkmayınca indik ve 12.00 gibi yürümeye başladık. 14.45’te 2555m yükseklikteki Çirmaniman yayladaydık. Burdan sonra yürümeye devam ettik, derenin sağ tarafında bazen taşların arasında kaybolan patikayı izledik ve 16.30’da Cimil dağlarının arasındaki yaklaşık 2800 m yükseklikteki kamp yerimize vardık.

30 Temmuz Cuma günü saat 09.05’te kamp yükümüzle yola koyulduk (Zaten bütün faaliyet boyunca kamp yerini değiştirdik). Programımıza göre batıdaki aşıttan aşıp Kapalı göllere gidecek, ordan da Salaçur’a inecektik. Fakat yayla sakinlerinden ve çobanlardan aldığımız bilgiler doğrultusunda yolumuzu biraz kısaltalım deyip direk kampımızın üstünde gördüğümüz Ziyaret Boğazı’nı aşmaya karar verdik. Yüksekliği 3000in üzerinde olan boğaz Cimil dağlarının devamı ve Rize-Erzurum sınırını oluşturuyor. Bu geçtiğimiz ilk geçitti. (Faaliyet boyunca kamp yüküyle bol bol 3300-3500lük geçit geçip zirve yapmış kadar olduk). Saat 10.55te boğazdaydık. Aşağı inmeye başladık ve 12.05’de patikayı takip ederek dere kenarına vardık.. Doğu tarafında Verçenik dağını gördük. Burdan ayrıca Verçembek yaylaya gidilebiliyor. Aşağı inmeye devam ettik ve 14.05’te Salaçur(Aksu) köyünün üst yaylasına vardık. Yine çobanlardan ve yayladakilerden aldığımız bilgilere göre alt yaylaya ve köye uğramadan bir sonraki hedefimiz olan Kahmut yaylaya giden bir yol olduğunu öğrendik. 15.00’te hareket ettik ve derenin sol tarafında tepelerden giden patikayı izleyerek 19.00da Mezar Düzlüğü denilen bir çayırlığa vardık. Aşağıda alt yaylayı görebiliyorduk ve köye ya da Kahmut yaylaya daha baya yol olduğunu düşünerek kampı buraya attık. (alt yayladan köye kadar stabilize yol var)

31 Temmuz Cumartesi saat 09.15’te yola çıktık.Vadi tabanını değil, doğudaki kamp kurduğumuz yerin altındaki çayırları izleyerek Kahmut yaylaya vardık. Vadi tabanı izlenirse Salaçur köyüne iniliyor ve ordan tekrar Kahmut’a yükselmek gerekiyor. 12.10’da Kahmut’un karşısındaki tepedeydik. Kahmut bir köy kadar büyük ve gelişmiş bir yayla. Amacımız bu yan vadiye girip yükselmek ve Tatosları aşıp tekrar Rize tarafına girmekti. Katır yolunu izleyerek soldaki tepelerin ardındaki Müshürük (bol yeşilli demekmiş) yaylaya gitmek istiyorduk. Fakat yol ayrımını kaçırıp gaz bir şekilde devam ettik ve 13.30 gibi vadi tabanındaki köprüye indik. Kaçırdığımız yaylanın ilerde olduğunu düşünüyorduk. Yemek yiyip 15.00te yola devam ettik. 17.00 gibi Tatos aşıtının altındaki Çirmanın Düzlüğü’ne vardık. Burada rastladığımız çobanlar yaylanın çok geride kaldığını ama Tatosun hemen önümüzde olduğunu söyleyince yorgunluğumuzu unutup kampı kurduk ve süper yemekler pişirmeye başladık. Salaçur köyünden köprüye kadar araba yolu var, sonra patika devam ediyor. Çoban çocuklardan batıdaki bir aşıtın altında Yıldzlı Göl adında bir göl olduğunu, ordaki en yüksek dağın Karkoluk Dağı ve hemen yanındaki tırtıklı dağın Sokovit olduğunu öğrendik. Kaçkarların batı tarafıyla ilgili elimizde doğru dürüst bir harita olmadığı için en önemli bilgi kaynağımız yerlilerdi.

1 Ağustos Pazar günü 09.30’da kamp alanından ayrıldık ve patikayı takip ederek Tatos aşıtına doğru yürüdük. Aşıt yaklaşık 3300lerde ve her iki taraftan da dik bir patikayla ulaşılıyor. 11.30’da aşıttaydık. Manzara süperdi, arkamızda tepelerin ardında göller önümüzde aşıtın altında başka bir göl, ilerde Cimil dağları..Aşıttan aşağı yer yer karla kaplı oldukça kötü bir çarşak yolu izleyerek 13.00te göl kenarına vardık. Artık yeniden Rize’deydik. Hedefimiz Kaleköy’e doğru yürüyüşe devam ettik. Derenin sol tarafındaki tepelerde bir patika varmış, Kaçkarlar kitabında da bir patika olduğunu gösteriyor. Fakat biz dereyi izlediğimiz için göremedik ve kötü, büyük taşlı bir yoldan 16.00 gibi Pornak yaylaya geldik. Burası üst taraftaki Çiçekli yaylanın devamı. Amcalar halimize şaşırıp yoğurt peynir çay kaymak ikram ettiler. Bu moladan sonra yürüyüşe devam ettik ve 17.30’da Kaleköy’e vardık. Burda köyün hali vakti yerinde ailelerinden Yaşar amca bizi ağırlamak istedi. Bahçesinde çadırlarımızı kurduk. Akşam yemeğimiz ve sabah kahvaltımızı onlarda yedik. Bu köy sakinleri çok canayakın insanlar. Önemli bir sebebi diye düşündük, Kaçkarların bu tarafına dağcıların ve turistlerin pek uğramaması. Kaleköy’e Çamlıhemşin’den Çat’a ve ordan yolu takip ederek ulaşılabiliyor.

2 Ağustos Pazartesi Efe ayaklarının ve dizinin kötü olduğunu ve devam edemeyeceğini bildirerek ayrıldı. Saat 8.00de Pazara giden bir minibüse bindirip uğurladık onu. Biz de 10.10’da Başyayla’ya doğru yola çıktık. Kaleköy’ün üstünde yükselen dağ Vaçakar dağı. Bizim gideceğimiz Cabuk vadi ile geldiğimiz Tatos vadi arasında Husam vadi ve ilersinde Husam dağları var. 11.15’te Başyayladaydık. Burda da hoşça karşılandık. Çay, armut ikram ettiler. Murat da , Efe gibi ayaklarının kötü olduğundan yola devam edemeyeceğini bildirdi ve onu orda bırakıp yola devam ettik. Hedefimiz Cabuk Boğazını aşıp Haçivanak ve ordan Elevit yaylaya inmekti. Murat akşamüstü pazara gidecek olan birinin arabasına davet edildi ve sonradan öğrendiğimize göre bizden önce Elevit’e gidip ordan Pazara geçmiş. Biz 12.45’te yola koyulduk ve 14.45’te Cabuk Boğazına vardık. Burdan arkamızda kalan Cabuk gölü ve önümüzdeki Hacivanak yaylası görülebiliyor. Fakat biz çıkarken arkamızdan sis yükseliyordu. Geçide geldiğimizde Hacivanak tarafının da sisle kaplanmaya başladığını gördük. Hemen yola devam edip aşağıya vadi tabanına indik, dereyi izlersek kaybolmayacağı-mız ve bir yaylaya ulaşacağımız ümidiyle devam ettik. Bu sırada Hacivanak üstümüzde kalmıştı. Bir süre yürüdükten sonra bir patika bulduk ve onu izlemeye başladık. Çok düzgün taşlarla kaplı süper bir patikaydı. Eski İpek Yolunun bir kısmı olabileceğini düşünerek devam ettik ve 18.45’te sisle kaplı Elevit yaylaya ulaştık. Burada kahvede muhtar Naci amcayı bekledik, çadır için bir yer sormak istiyorduk. Bize kahvesinde kalabileceğimizi söyledi. Komik bir şekilde kahvenin balkonuna çadırımızı kurduk ve orda yattık!

3 Ağustos Salı günü hava bütün gün sisliydi. Zaten ancak çok erken saatlerde açık olabiliyor, öğleyin sis basıyor ve kalkmıyor. Yerliler havanın günlerdir çok iyi gittiğini ve bu sisin beklendiğini söylediler. Bizim hedefimiz Tirovit ve ordan Palovit’ti. Fakat bu siste çıkamayacağımızı ve zaten çevreyi göremediğimizden çok anlamsız olacağını düşünerek o günü Elevit’te geçirmeye karar verdik. Akşam kahvenin içindeki bir odaya taşındık. Elevit çok turistik ve uğranılan bir yer olduğundan olsa gerek, bizi görünce pek sallamadılar, Kaleköy’deki misafirperverliği aradık 🙂

4 Ağustos Çarşamba günü hava yine sisli olmasına rağmen artık Elevitte kalmak istemedik. Muhtar amca kamyonetiyle Tirovit’e ve ordan Palovit’e gidiyordu. Bizi de kamyonetine aldı ve 09.00da yola çıktık. Karınca Yaylası’ndan geçip Tirovit’e ve ordan da Horon Boğazı’ndan geçip 11 gibi sis içersindeki Palovit’e geldik. Palovit vadinin iki yanında evleri olan büyük ve korunmuş bir yayla. Dere kenarında büyük bir düzlük var. Çadırımızı bu düzlüğe kurduktan sonra geldiğimizi haber vermek ve yolla ilgili bilgi almak üzere kahveye gittik. Bugün de sis yüzünden yürüyüş yapamayacaktık. Kahvede Ahmet amca bizi evine buyur etti, biz de çadırımızı toplayıp Ahmet amca, karısı ve 5 yaşındaki kızının evine yerleştik. Bütün bir gün yayla hayatı sürüp rotamızla ilgili bilgiler aldık. Bir de, muhlama üstüne muhlama yedik:)

5 Ağustos Perşembe hava sonunda açıktı. Yayladakiler hızlı olmamızı, havanın öğleden sonra tekrar dumanlanacağını söylediler. Saat 8’de Palovit’ten hareket ettik.Hedefimiz Kaçkar Dağı’nın altındaki Öküz Çayırı’ydı. Palovitten yan vadiye geçilen 2 boğaz var; biri Yukarı Kavrona gidiyor, diğeri de daha güneydeki Öküz Çayırı tarafına. Saat 10.45’te yine 3000 küsurluk güneydeki geçitteydik. Buradan çok güzel bir manzara var. Tüm Kaçkar-Kavron silsilesi gözüküyor. Altımızdaki Derebaşı gölünün yanına indik. Burdan vadi tabanına inip Yukarı Kavrona geçip tekrar patikadan Öküz Çayırına yükselmek yerine genellikle taşların ve kumar çiçeklerinin arasından tepeleri izleyerek 14.30da kamp yerimize vardık.

6 Ağustos Cuma günü saat 4.30ta kalktık. Kaçkar’ın kuzeydoğu klasik rotasına girmek istiyorduk. Rotadan beklediğimizden daha çok kar vardı, bu bizi düşündürdü. Tuğrul ve Yasemin botlarından ve pek canları çekmediğinden ötürü gelmemeye karar verdiler. Önder ve ben 06.30da zirve yürüyüşüne başladık. Kaçkar zirvesinde bulutlanma artar gibiydi, güneyden devamlı hava geliyor, zirvede dağılıyordu. Kapıdan sonraki kısım bizi endişelendirdi ve saat 08.30da kapının altından geri dönmeye karar verdik. Saat 10da kampa vardık ve biraz dinlenip kampı toplayıp Ayder’e doğru hareket ettik. 13.15te Yukarı Kavron yayladaydık. Öküz Çayırından buraya kadar derenin sağ tarafındaki tepelerde düzgün bir patika var. Yukarı Kavron’dan Ayder’e giden bir minibüs bulduk ve 14.00te hareket ettik. 15.30da Ayder yayladaydık. Kuşpuni pansiyonun yanındaki çimenliğe kampımızı kurduk ve benim günlerdir sayıkladığım hamam sefasına başladık:)

7 Ağustos Cumartesi Yasemin baydığından ötürü devam etmeyeceğini bildirdi. Önder, Tuğrul ve ben 09.00da Avusor yaylaya giden bir minibüse bindik.10.30da Avusordaydık. Buraları da sis içersindeydi. Etrafımızı görememek bizi bıktırmaya başlamıştı ve hedefimiz Büyük Göl ve ertesi gün de Kuşaklı Kaçkar Dağı olduğundan devam ettik. Derenin sol tarafından giden patikayı izleyerek 11.45te Büyük Göldeki kamp alanımıza vardık. Her taraf sisti, çevre gezisi yapamıyorduk. Biz de günün geri kalanında dinlendik.

8 Ağustos Pazar günü Kuşaklı Kaçkar’ın klasik rotasını denemek üzere 05.00te kalktık. Kamp alanımızın önceki gün sis yüzünden göremediğimiz manzarasına hayran kaldık. Fakat yine ve yine zirvenin üstü güneyden gelen bulutlarla kaplıydı. Önceki gün zirveyi denemiş olan komşularımız, 3 avcı rotada babalar bulunmadığını ve yer yer kara girmek gerektiğini söylediler. Biraz bekleyelim, belki bulutlar dağılır dedik. Fakat Avusor tarafından deli bir sis gelmeye başladı ve bizim bir zirve isteğimiz daha gerçekleşemedi. Kampı toplayıp 07.40ta Avusor’a doğru hareket ettik. Kızıl Gedik Geçidi’nden Altıparmaklara geçelim istiyorduk. Orada sis olmadığından istediğimiz yere gidebilecektik.Ve Avusor’dan sis içersindeki vadideki patikayı izleyerek 13.10da Kızıl Gedik Geçidi’ne vardık. Bir ara, birkaç dakikalığına sis kalkar gibi oldu, biz de Kemerli Kaçkar’ı gördük. Geçit 3300lerde ve Artvin-Rize sınırını oluşturuyor. Hemen sağ tarafında kitapta gösterilmeyen metal kutulu bir zirve var. Biz de buraya çıktık. Geçitin kuzey kısmı sisle kaplıyken güney taraf olabildiğine açıktı. Altımızdaki bir sonraki muhtemel kamp alanımız Liber Gölü’nü ve çıkmayı istediğimiz 3492lik Altıparmak Dağı’nın klasik rotasını görebiliyorduk. Burada bir kararsızlık anı yaşadık. Önder zirve denemek istiyordu. Tuğrul ve ben artık çok baymış ve daha fazla yukarı çıkmak istemeyen tipler olarak zirve fikrine sıcak bakmıyorduk. Ben Altıparmak vadiye ineyim, oraları görüp Barhal köyü- Yusufeli’den çıkayım istedim. Önder madem zirve yapmıcaz Avusor’dan döneyim Fındıklı’ya (oralı kendisi) daha kolay ulaşayım dedi. Tuğrulun da Avusor tarafını seçmesiyle Altıparmak vadisinden vazgeçtik ve 15.10da Avusor’a inişe geçtik. 16.00’da Aydere inen bir minibüse atladık ve Ayder’de faaliyetimize noktayı koyduk.

Çok faydalı bir faaliyet olduğunu düşünüyoruz. Fotoğları intenete koyacağız. Ben dia çektim, dia gösterisi de yapacağız. Baya uzun bi yazı oldu:)

Özlem