08/08/2003 Ağrı Dağı Güney Yüzü/Ağrı – Kaan Polatoğlu, Burak İzmirlioğlu, Türker Talayman, Engin Yeşil, Alper Işın Duran, Sertaç Türüng, Ali Alper Çelebi, Samim Tufur, Ozan Onur, Berk Üstün, Özlem Ersin, Birgül Demir, Erhan Kesken, Tuğrul Küçüksolak, Yiğit Kaya, Handan Kılınç, Tuğçe Hür

Tarih: 08/08/2003

Ekip: Kaan Polatoğlu, Burak İzmirlioğlu, Türker Talayman, Engin Yeşil, Alper Işın Duran, Sertaç Türüng, Ali Alper Çelebi, Samim Tufur, Ozan Onur, Berk Üstün, Özlem Ersin, Birgül Demir, Erhan Kesken, Tuğrul Küçüksolak, Yiğit Kaya, Handan Kılınç, Tuğçe Hür

Yer/Bölge: Ağrı Dağı

Rota: Güney Rotası

Rapor:

Ağrı Dağı Güney Rotası Tırmanışı 8-15 Ağustos

8 Ağustos günü i.t.ü.’nün bize tahsis etmiş olduğu otobüsle her zamanki buluşma yerlerinden yarım saatlik bir gecikmeyle istanbuldan doğubeyazıta doğru yola çıktık. Ekibimiz toplam 19 kişiden oluşmaktaydı. Katılımcıların listesi yukarıda gördüğünüz gibi.

9.00 sularında başladığımız çok uzun, cefakatli ve sefil bir yolculuktan sonra ertesi gün 22.00 sularında doğubeyazıta vardık. İlk iş izinlerimizi jandarma bölge komutanlığına göstermek ve onlara tırmanışa hazır olduğumuzu söylemekti. Bunun için doğubeyazıttaki jandarma merkez komutanlığına gittik, buradaki arkadaşlar bize iznin gürbulak sınır kapısına giden yolun üstündeki jandarma karakolundan alınması gerektiğini belirttiler. Gideceğimiz yer güney rotasının başladığı Eli köyüne giden yol üzerindeydi. Bu söylenen yere doğru yola çıktık ve jandarma durdurmasının olduğu yerdeki yol kenarındaki küçük karakoldaki askerlere izinlerimizi gösterdik buradaki askerler izin için başka bir şey yapmamız gerekmediğini söylediler bu askerlere eli köyünün yolunu sorduk onlarda çok rahat bulacağımızı yol ayrımında tabela olduğunu söylediler bizlere onlara güvenmek gibi bir saflıkta bulunduk. Yola çıktık eli köyünü bulmak için fakat yolun zifiri karanlık olması ve hiçbir tabelanın olmaması bizi gürbulak sınır kapısı yakınlarından jandarma karakoluna geri döndürdü. Geri döndüğümüzde bu jandarma karakolunun komutanı oradaydı ve bize izin almadan nereye gittiğimizi sordu ve izinleri alacağımız yere gittik. Bu işlem şöyle oluyor ağrı dağında. Öncelikle elimizde mutlaka jandarmadan ve valilikten daha önce alınmış izin yazısı olmalı çünkü biz bu karakola gittiğimizde bizim için çıkartılan izin kararı bu karakola gelmemişti ne yazık ki bizde elimizdeki izin kağıtlarını kullanarak bunun üstesinden geldik. Faaliyete katılan tüm üyelerin teker teker isim-soyad-telefon-kan grubu-kaza olasılığında haber verilecek numaralar gibi bilgileri alındı ve kimlik kontrolü yapıldı. Ekip liderinin benim de nüfus cüzdanımı aldılar. Aynı zamanda federe olup olmadığımı sordular bana bende lafı kıvırtarak lisansımın olduğunu fakat yanımda olmadığını söyledim. Anladığım kadarıyla turisitik tırmanışlar için dağa rehbersiz gidilemiyor ve rehberin federe olması gerekiyor sanırım jandarmanın eline böyle bir kağıt gelmiş ondan dolayı sordular. Her neyse sonuç olarak itüdak bu engeli de atlatmış oldu fakat bu üyelerin teker teker kontrolü ve bu işlemler sırasında bulunduğumuz yerdeki sivrisinek kolonisi bütün katılımcıları eleğe çevirdi… ki daha sonra bu bazı arkadaşlarda daha ileri sorunlara neden oldu. Bu işlemler bittiğinde saat 24.00 olmuştu jandarmayla yaptığımız konuşmalarla akşama eli köyüne yolun çok iyi olmaması nedeniyle gidemeyeceğimizi anladık. Allahtan eli köyüne giden sapağın yakınlarında bir otel olduğunu öğrendik buranın bahçesine otobüsü çekip içinde uyuyabileceğimizi öğrendik. Sabah kalktığımızda artık otobüsün içinde durmaktan ekstra bunalmıştık, erkenden yola çıktık saat 6-7.00 sularında.(eli köyü girişi otelin az ilerisinde sol kolda) Otobüs bizi topçatan köyünün içinden geçerek eli köyüne giden yol üzerinde 1700m irtifa civarında bıraktı. Otobüsün devam etmesi için yol çok bozuktu. Şansımıza küsüp indik ve uzun yürüyüşümüze başladık. Bir molada kahvaltı ihtiyacımızı karşıladık. Burak ve ben gibi lavaş almış birçok kişi lavaşlarının küflenmiş olduğu gerçeği ile yüzleşmek zorunda kaldılar. Eli köyüne uzun az eğimli bir yürüyüşün sonunda vardık. Burada ağrı dağının sahibi olduğunu iddia eden ahmet coktin adında bir adam var aga olduğunu söylüyorlar. Kızı varmış ve Tuğçe’ye çok benzediğini söylüyorlar. Bu ahmet aga yolunu bizim gibi sefil fareleri söğüşleyerek buluyor. 2300 m irtifada bulunan eli köyü yerine bize zaman kazandıracak 3200 kampına gitmeye karar verdik. Aslına bakılırsa eli köyü çevresinde kamp yapmak büyük bir ihtimalle büyük sorun yaratacaktı. Çünkü su sağlayabileceğimiz tek yer ahmet coktinin eviydi. Bu arada 3200mde olan su problemini ahmet coktin bize yollayacağı bir katır suyla giderebileceğimizi söledi. İtüdak 3200 kampına doğru tam gaz yürüyüşe başladı. Fakat yavaş yavaş yolun yorğunluğu çantaların ilk günkü ağırlığı ekipte kopmalara ve sorunlara yol açtı. Yanımızdan turist gruplarının çanta yüklü katırları geçerken biz de kendimizi katır gibi hissettik. 3200 kampına saat 6.00 sularında ulaştık buraya gelene kadar elimizdeki tüm su bitmişti ve kamp yerinde ahmet coktinin adamı bize su getiremeyeceğini söylüyodu. Allahtan başka bir katırcı bulduk o bize su getirmeyi kabul etti.. 3200deki su sorununun temel nedeni ahmet coktinin burada kamp yapanları söğüşleme taktiği kamp yerinden yaklaşık 30 dk mesafede su var. Su geldiğinde hepimiz dumur olduk çünkü su kum doluydu kapkara bir su ama yapacak bişi yoktu adam bizi bir güzel 25 milyon söğüşledi. Ertesi sabah ekibi ikiye böldük, bir grup 3200m de kalmak diğer grup 4200e çıkmak üzere. 3200 kampına tırmanış birçok arkadaşın ayaklarında sorun yaratmıştı. 3200m Engin, Tuğçe, Tuğrul, Handan, Birgül, ve Uğur’u bırakarak tırmanışa devam ettik. 4200 kampına çıkarken artık irtifa kendini belli etmeye başlamıştı mide bulantıları ve baş ağrıları Özlem’i etkilemişti. Onunla beraber ekibin gerisinden Alper ve Yiğitle yavaş yavaş 4200 kampına ulaştık. Kamp yeri çok taşlık ve kamp kurulacak çok fazla yer yok. Hemen çadırları kurduk ve yerleştik. Bol su içerek dinlenmeye çalıştık. Kamp yeri biz vardığımızda kalabalık değildi ve hatta 2 polonyalı kamikaze dışında kimse yoktu. Ertesi sabah ekipten ozan, yiğit, özlem, ve alper aklimatizasyon sorunundan dolayı 3200 kampına indiler. Ekibin 4200de geri kalanı ise yukarı çıktı ve belki biraz buzul çalışabiliriz umuduyla. Fakat sert kar bulduk biz de yan geçiş çalışması yaptık sabit hattan. Hava gayet iyi idi sadece ara sıra çıkan rüzgar insanı sersemletiyordu. Çalışmadan sonra kampa geri döndük ve Alper Işın Duran’ı ve aşşağı giden ekibi bekledik. Özlem kötü hissettiği için aşşağıda kalmıştı onun yerine handan gelmişti. Ertesi sabah saat 3 gibi  yapacağımız zirve tırmanışı detaylarını konuşmaya başladık. Sabah kalktığımızda Samim ve Berk kendilerini kötü hissediyorlardı. Saat 3.30 gibi Handan, Berk’i aşşağıda bırakıp tırmanışa başladık 4300 irtifada Samim’de kendini kötü hissettiği için geri döndü. Tırmanış sabah soğuğu ve ince havada devam etti 4900m irtifaya kadar kayalık-yarı çarşakımsı garip bir zeminde patika arayarak tırmandık. Patikalar babalarla işaretlenmiş durumdaydı fakat zaman zaman bunları karanlıktan göremedik. Her 100 metrede ayrıca irtifa belirten direkler ve tabelalar var. Buzulun başladığı 4900m civarı kramponlarımızı giydik kazmalarımızı çıkardık ve üstü kurtlanmış buz gibi olmuş buzulun üzerinde yükselmeye başladık. Tırmanış oldukça rahatladı buzulun üzerinde fakat yukarı çıktıkça rüzgar şiddetini arttırdı ve sıcaklık oldukça düştü. Zirveye saat 8 sularında vardık (Kaan, Burak, Türker, Alper Işın, Alper, Sertaç, Ozan, Yiğit, Erhan, Uğraş). Çok şiddetli rüzgar ve fotoğraflar. Erhanı zirvenin sarhoşluğu ve fotoğraf çekme telaşına ihmal ettik. Bayağı bir üşüdü ve kötü oldu. Zirvede burak -25 sıcaklık ölçtüğünü söylemişti yanılmıyorsam. Hemen aşağı inmeye başladık o esnada Erhanın stubai kramponu kırıldı.. İlk olarak prusikle bağladı alper, daha sonra koli bandı ile bağlayarak inişe devam ettik. Dönüşte yavaş ve temkinli bir şekilde inişi gerçekleştirdik saat 11.00 sularında inişi tamamladık ve 4200 kampına vardık. Ekipteki arkadaşları yormamak için 4200de bir gece daha kaldık. Ertesi sabah erkenden yola çıkıp 3200 kampına yola koyulduk. İniş esnasında düştüğü için Handan’ın dizi bir miktar problem yarattı bundan dolayı ileride daha ciddi bir sağlık sorunu yaşamaması için inişin kalanını atla yapmasını uygun bulduk. 3200 kampında bütün arkadaşlarla beraber eli köyüne doğru inişe geçtik. Eli köyünden ahmet coktinden ayarladığımız kamyonla otobüsle buluşacağımız yere ulaştık. Hepimizi doğubeyazıtın yemekleri bekliyordu. İshakpaşa sarayı yakınlarında bir restoranda yemek yedik ve sonra ishak paşa sarayına gittik. Geri dönüş yolculuğu da gidiş kadar uzun sürdü.. Benden bu kadar, faaliyete katılan arkadaşlar eksiklerimi ayrıntılandırırsa sevinirim.