09/09/2008 Nesrin Topkapı Kulvarı Denemesi/Erciyes – Betül Arslan, Boğaç Yamalıoğlu

Tarih: 09/09/2008

Ekip: Betül Arslan, Boğaç Yamalıoğlu

Yer/Bölge: Erciyes Dağı

Rota: Çağalınbaşı Batı Sırtı, Direktaş Güneybatı Yüzü

Kullanılan Ekipmanlar:

Hava Durumu: –

Süre:  –

Rapor

9 Eylül akşamı saat 22.30’da İstanbul’dan Kayseri’ye giden otobüse bindik. 10 Eylül sabah 8’de Kayseri’de olduk inince servise bindik ve develi minibüslerine bineceğimiz Talas’a giden servise bindik. Talas’ta inince kahvaltı yapacak bir yerler aradık. Ama ramazan ayında olduğumuz için her yer kapalı idi. Sonunda açık bir pastane bulduk ve orada bir şeyler yedik. Alışveriş yaptık ve develi minibüslerinin kalktığı yere gittik buradan dağ evine yolculuğumuz yaklaşık yarım saat surdu. Dağ evinde adımızı yazdırmaya gittik dağda bizim dışımızda Polonyalı 12 kişilik bir grubun olduğunu öğrendik ve mutlu olduk oradan jandarmaya uğradık. Dağ evinde çantalarımızı son bir kez kontrol ettik. Saat 10’da dağ evinden çıktık şansımıza 2 telesiyej de açıktı. Biz o yolu yürümeyi planlıyorduk bu sayede 3-4 saatlik bir yürüyüşten kurtulduk. Telesiyej yarım saat sürdü indiğimiz yerden Çobaninine doğru yürümeye basladık. Hava sıcak olduğu için bizim dışımızda dağa çıkan piknikçi insanlar vardı birlikte Çobaninine kadar 2 saat yürüdük. Yürürken Erciyes’te sırt hattından inen bir grup insan gördük Polonyalı grup olduklarını tahmin ettik dağda bizden başka kimse kalmamıştı, tabi bir de piknikçiler. Çobanini’ne varınca daha önce kamp atılmış kamp alanlarını gördük ama etrafta suya dair hiçbir şey yoktu, biraz daha yürüyüp su olan bir yere kamp atmaya karar verdik. Su kaynağını takip ettik ve suyun kayaların arasından sızdığı yeri bulduk su o kadar az akıyordu ki kamp atıp atmama konusunda kararsız kaldık. Su olmadığı konusunda bir uyarı almadığımız için suyun olabileceği başka yerler aradık, 1 saat sonra bu uğraştan vazgeçtik. Şehirden aldığımız 4.5 lt’lik suyun bize bir süre yeteceğine karar verdik ve Çobaninine geri döndük (3000m.).

Saat 2 gibi çok azda olsa su akan su yolunun yanına daha önce kamp yapıldığı belli olan etrafı taslarla çevrili bir yere kampı attık. Yorgun olduğumuz için biraz uyuma kararı aldık aksama doğru da kalkıp yemek yemeyi planladık. 3 saat uyuduktan sonra kalkıp biraz çevreyi dolandık. Sonra yemek yedik. Saat 9 gibi dışarıdan su sesleri gelmeye basladı önce şaşırdık, çıkıp baktık. Su yolundan su aktığını görünce inanamadık, hemen şişelerimizi doldurduk sabaha yine su akmayacağını düşünüyorduk. Sonra uyumak için çadıra girdik hava tahmin ettiğimizden baya bir soğuktu ve çok rüzgar esiyordu. Gece akan suyun sesinden, rüzgarın uğultusundan, çadırın sallanmasından ve düşen taşların sesinden pek uyuyamadık. Kampı attığımızda hava sıcakken 3 saat uyuduğumuz için sabah dinç kalktık.

Kalktığımızda saat 8’di ve su yatağındaki suyun azaldığını ve yer yer buzlandığını gördük. Hava sıcak olduğundan biraz uyuşuk davrandık ve kahvaltı yaptık, zirve için çantamızı hazırladık. Bir önceki gün kamp alanımızın yakınlarında piknikçi insanlar gördüğümüz için çadırda mümkün olduğu kadar değerli bir şey bırakmamaya karar verdik eşyalarımızın çoğunu alıp 10 gibi çadırdan çıktık. Tırmanış için seçmiş olduğumuz şeytan boğazının hemen solundaki kulvar olan Nesrin Topkapı’ya doğru yürümeye başladık. Gece rüzgarın etkisiyle taşların düştüğü tepelerin arasından geçiyorduk, 12’ye doğru rotanın altındaydık. Tüm yaz spor yapmadığımdan ve hızlı çıktığımızdan kalbim çok hızlı atıyordu. Bu duruma bünyem tepki verdi ve midem bulanmaya başladı, durduk ve tuzlu bir şeyler yedik. Yürüyüşe devam ettik şeytan boğazında az da olsa sert kar olduğunu gördük kendi rotamız olan Nesrin Topkapı’dan girdik. 3200 metredeydik. Benim midem hâlâ bulanıyordu. Benim yüzümden biraz yavaş çıkmak zorunda kaldık. Nesrin Topkapı’nın eğimi çok olmadığında kayan çarsak dışında pek zorlanmadık benim midem bulandığı için yavaş çıkmamıza rağmen baya iyi çıkıyorduk. Rota hakkında az bilgimiz olduğundan öğleye doğru sisin gelip hiç gitmeyeceğini tahmin edememiştik. Faaliyete biraz geç başladığımızdan öğle vakti vadiyi kaplayan sise yakalandık. Tırmanırken kamp alanımızın sis içinde kaldığını gördük geçeceğini düşünerek tırmanmaya devam ettik Erciyes sönmüş volkanik bir dağ olduğundan neredeyse tüm taşlar çürüktü, kayalar bile ayağımızın altından kayıp gidiyordu ve sis gittikçe yaklaşıyordu. Saat 2 gibi 3750 metredeydik. Rotada en çok taş düşen hörgücün hemen altındaydık ve yalancı zirveyle aynı hizadaydık, sırt hattına bağlanmamıza 50 m. kalmıştı. Ama etrafımızı sis kaplamıştı, artık zirveyi göremiyorduk ve görüşümüz 30 m’ye düşmüştü. Durup bir durum değerlendirmesi yapmaya karar verdik. Sisin geçmesini bekleyelim mi diye düşündük. Benim mide bulantım yüzünden çok durup dinlenmiştik, bu yüzden kaslarımızı baya yormuştuk ve zaman kaybetmiştik, rotaya devam edersek dönüşümüz çok geçe kalacaktı. Benim mide bulantım gecçmediği için kendimizi hiç zorlamayıp dönmeye karar verdik. Çıktığımız kadarı keyif almamız için yetmişti. 3 gibi rotadan indik ve zirveye baktığımızda hala sisli ve bulutlu olduğunu gördük. Dönmekle en doğru kararı verdiğimizi anladık ve çadıra gittik saat 4.30 gibiydi, bir sonraki gün aynı rotadan tekrar deneyelim mi diye düşündük ama bir gece daha su, rüzgar ve taş düşmesi sesleriyle uyumak istemediğimize karar verdik ve çadırda biraz dinlenip 6 gibi her şeyimizi toplayıp dağ evine iniş kararı aldık. Ramazan olduğu için dağ evindeki insanların iftara gitme olasılığını düşünüp dağ evini aradık ve hızla inmeye basladık. Gelirken açık olan telesiyejler kapalıydı ve patikalardan inmeye basladık. Baya hızlı inmişiz 7.30 gibi dağ evindeydik. Dağ evinde bir şeyler yiyip gece orada rahat rahat uyuduk. Sabahta Develi-Talas minibüsünü arayıp yer ayırttık ve jandarmaya haber vermeye gittik ve minibüse binip Talas’ta indik ve yine yemek yiyecek bir yer bulamadık, normalde o gün Kayseri’yi gezmeyi planlıyorduk ama her yerin kapalı olduğunu görünce ramazanda şansımızı zorlamamaya karar verdik ve saat 11.30’a biletlerimizi alıp otogara gittik ve orada doyasıya yemek yedik. Otobüse binip Ankara’da 1 saatlik bir yemek molasıyla aktarmalı olarak İstanbul’a döndük ve akşam 9 gibi İstanbul’a döndük. Kısa da olsa bizim için keyifli bir faaliyetti.

Not:
Kesinlikle ramazan ayında Kayseri’ye gidilmesini tavsiye etmiyorum, aç kalabilirsiniz.
Yaz mevsimi de olsa dağda sıcak kavramı yoktur arkadaşlar kanmayalım.
Erciyes’te su gece akıyor, gündüz neden su akmıyor diye şaşırmayın bizim gibi.
Erciyes’te özellikle öğle vakti baya sis bastırıyor ve gitmiyor o nedenle tırmanışa erken başlamak gerek. Sırt hattından tırmanmayı düşünen arkadaşların daha da erken çıkması gerekiyor çünkü sırt hattı yolu baya uzatıyor, yaklaşık 6-7 saat sürdüğünü duyduk. Nesrin Topkapı’dan 3-4 saatlik bir tırmanış yeterli olur. Şeytan Boğazı’ndan daha da kısa sürüyor ama süresi azaldıkça taş düşme tehlikesi ve eğim artıyor. Bunun için dikkatli olmak gerekiyor.
Tırmanışa gidecek arkadaşlar için Özdeveli Seyahatin ve dağ evinin telefonunu verebilirim. Dağ evinde kalmak için para vermedik ve dağ evindeki insanlar çok sıcakkanlı.
2 telesiyej gidiş dönüş: 24 ytl
Talas-develi minibüsler: 5ytl