Tarih: 10/03/2012
Ekip:Taylan Alp Mühür, Volkan Çakır, Anıl Şarkoğlu(YDK)
Yer/Bölge: Hasan Dağı
Rota: Kuzey Kar-Buz Kulvar Rotası
Kullanılan Ekipmanlar:
- Kulüp: Taylan: 1 Kask; 1 Otomatik Krampon; Aselsan Cobra Telsiz (Acil durumda kullanmak üzere); Outdoor Research Pollü Bivak (Kulüpten alınan malzemeler aynı durumda durumları iyi olarak teslim edilmiştir.)
- Kişisel: Taylan: Yürüyüş kazması; Anıl, Volkan: 3K, 2kişilik bivak
- Survival Malzemesi: İlk yardım çantası
Hava Durumu:
- 10.03 Cumartesi: Sabaha hafif soğuk; Öğlen sıcak, görüş açık; Akşam ve gece rüzgarlı, süpürülen toz kar, ara ara yağış, görüş açık
- 11.03 Pazar: Sabah ve öğlen rüzgarlı ve görüş açık (Erciyes, BDK, KDK, Alaca gözüktü daha zirveye varmadan)
Planlanan Faaliyet Programı:
- 10.03 Cumartesi: Gidebildiği kadar gidilip uygun kamp atmak
- 11.03 Pazar: Damla Kayanın sağındaki kulvardan Büyük Hasan Zirve
Denemesi, İstanbula dönüş
Uygulanan Faaliyet Programı:
- 10.03 Cumartesi: Yürüyüşe Başlayış(10.30); YDKlılarla ayrılıp yukarı kamp atma kararı(14.00); Kamp atılması/bivak çukuru(15.40), Uykuya çekilme(20.00)
- 11.03 Pazar: Uyan(4.00); Zirveye doğru yürüyüş(5.50); Büyük Hasan Zirve (10.00); Kampa geri dönüş(11.40); Hikmet Baskırı görene kadar bekleme(13.00); YDK Kamp yeri(13.40); Yola iniş(14.40); Minibüs gelmesi(15.30); Büyün ekibin toplanıp minibüsün kalkması(16.50)
Rapor:
Cuma-Cumartesi:
Yine kimse dağa gitmiyor, acaba Uludağda solo olarak Diagonal (Wolfram Rampa) için Teknik Kuruldan izin alabilir miyim derken perşembe ders çıkışı Volkanın “Biz Hasana gidiyoruz gelsene, ama bivaklı kalacağız.” demesi üzerine ilk bivak deneyimim hem kış, hem de Ağrıya hazırlık dağı Hasanda olacağına çok sevindim. Cuma günü Boulder İstanbulda Duygu ile güzel bir antreman yaptıktan sonra eve dönüp çantamdaki son hazırlıkları yaptım. Volkanın unifood teklifine tabii ki hayır demedim. Makarnasız ve ton balıksız bir faaliyet beni daha çok mutlu edecek ve bol bol nesquicklerimi yudumlayabilecektim. Cuma akşamı YDKlıların tuttuğu minibüs ile Aksaraya doğru yola çıktık. Sabah saat 8-9 gibi Helvadere Köyündeydik. Hazırlıklar tamamlanıp, köy kahvesinden sıcak sular alınıp, üzerine de bir köy çayı içilip bünye yerine getirilince, minibüs yola doğru devam etti. 10.30 civarı yol ayrımında inmek zorunda kalıp normal bir tempo ile toplam 13 kişi yürümeye başladık. Anıl, Volkan ve Hülyada hedik olduğundan baya rahatlardı, grup uzun zamandır tırmanıştan, dağdan ve antremandan uzak kalsa da güzel bir tempoda ilerledi. Ama yürüyüşün sonuna doğru en önde Sefa (YTÜDAK), Seval (YTÜDAK) ve ben iz açarak biraz yorulmuş ekibe iz açtık. Eğimin neredeyse olmaması, dağın hala aynı uzaklıkta olması ve hava sıcaklığının acayip derece artması beni biraz rahatsız etse de, dağda olmanın mutluluğunu hiç bir şey çalamayacaktı. 14.00 civarı dağ evimsi yeri geçtikten sonra YDK ekibi artık kamp atmak istediklerini dile getirdiler. Volkan ve Anıl hala güneş var iken yeterince yükselmenin daha mantıklı olacağını söylediler ve grup ikiye ayrıldı: Kondisyonlular ve kondüsyonsuzlar. Saat 14te Anıl, ben, Volkan (Bivak Ekibi) ve Sefa, Seval (Çadır Ekibi) 15.40a kadar daha artan eğimde yürümeye başladık. Eğim arttıkça saatlerdir yürümenin bıkkınlığı ile ağrıyan kaslar ve dağın hala aynı uzaklıkta durması (bu kadar uzak dağ görmedim ben arkadaş!). 15.40a kadar Anılın kulvarın hemen altında düz bir yer var oraya hadi gazıyla ilerledik. Minik minik kısa kayaların yanına geldiğimizde artık kamp atma vaktidir. Çadır ve bivak için uygun bir yer bulalım diye karar verdik. Sevalin bakın şurası güzel önermesiyle mütiş bir yer bulup, kürekle hemen kazı işlemlerine başladık. Bir tarafın kaya tarafından kapatılması işimize çok gelmişti. 1-1.30 saatte bivak çukurumuzu mini mutfak ile kurup, rüzgardan korunaklı çukurumuzda muhabbete başladık. Anılın GPS okumalarına göre YDKlıların kamp attığı yer 2100 metrede iken biz 2400 metredeydik. Bu da bize diğer gün baya bir zaman kazandıracaktı. Akşam olunca tulumlarımızın içinde su kaynatırken (unifoodlar ve sıcak sıvı için) Sevallerin gelin hep beraber yemek yiyelim çağrısına hayır diyemedik doğrusu. Saat 8e doğru muhabbetten kaçıp sıcak bivaklarımızda tatlı uykumuza çekildik. Pazar: Yatmadan önce aşağıdaki ekiple haberleştiğimizde onların 3de kalkacaklarını 4de yola çıkacaklarını öğrenmiştik. Biz de buna istinaden beraber gitmek adına 4te kalkarız, 5de hep beraber yola koyuluruz diye düşünmüştük. 4te alarm çalınca zınk diye kalkamadım ama 10 dakika sonra su kaynatmaya başlamıştım. Anıl ve Volkan bivaklarının kalitesizliğinden dolayı bivak içini biraz su yaparak rahatsızca uyandılar. 5.40 civarı diğer ekipten 4 kişi gelmesi bizi şaşırttı. Kaanın ayaklarının üşümesi üzerine onu kampta bırakıp 8 kişi olarak 5.50de yola koyulduk. Gireceğimiz kulvarı hedef alarak genel olarak dik bir şekilde ilerledik. Kuzey yamacında bulunan bu kulvar, damla şekili büyük kaya kütlesinin sağ tarafındaki (batı) 30-35 derecelik 200-250 metrelik bir kulvar. Kulvara yaklaştıkça iz açmanın zorlaşması keyfimi sert karda kramponlarla Alman-Fransız karışık baya eğleneceğim hissini verdi. Kulvardan hemen önce minik bir kayanın dibinde batonlar kapandı, kazmalar çıktı ve kramponlar giyildi. Bu arada biraz kondisyon sırasına göre dizilmiş gibiydik. En önde Volkan, Anıl, sonra Sefa, Seval, ben ve arkamızda Hülya, Deniz ve Hikmet geliyorlardı. Hikmet ile aramızda büyük ihtimalle 1 saate yakın vardı. Kulvara girdiğimizde neşeme diyecek yoktu. Daha ilk yılımdan kulvara girmiş mütiş bir karda gayet heybetli bir dağa çıkıyordum. Hissettiğim biraz 50 dereceden az olsa da, faaliyetten sonra Volkandan öğrendiğim kulvarın 30-35 derecede olduğuydu ve o an çok utandım kendimden. Tamamen bir acemi olduğumu kabullendim. Kulvar bitince kendimizi sırt hattına girişte bulduk. Sırt hattını kapatan jandarmanın yanından çıkarak yorucu kulvar sonrası sıcak sıvı-beslenme molamızı verdik. Bu arada Sefa baya bitkin gözüküyordu. Bir haftadır soğuk algınlığının ardından bu kadar efor ona fazla gelmişti anlaşılan. Bu arada kahve manzaramızda Erciyes, BDK, KDK, Emler ve Alaca vardı. Yazın zirvesini yapamadığım Kaçkardan Umutun gördüğü Elbruz ve Ağrıya karşılık ben daha çok ve daha güzel dağlar görüyordum. Anıl, ben ve Volkan, batılı gidip sırt hattını izlememiz gerektiğini bildiğimiz halde uzun yoldan dolaşmak istemeyerek biraz Küçük Hasana (3235 m.) doğru (doğulu) yürüyüp yamaçtan çanağa indik ve sonra minik bir rampayı tırmanarak tekrardan başka bir sırt sistemine girdik. Saat 10da zirve düzlüğündeydim (3268 m.). Sıcak sıvılarımızı alırken zirveye en son Hülya da gelince (Sefa kötü olunca inmeye karar vermiş ve Sevalde onu yalnız bırakmamaya karar vererek beraber indiklerini öğrendik Hülyadan) zirve kutlamalarına başladık. Sıcak sıvı eşliğinde fotoğraflar çekildi. 20 dakika sonra her şey tamam inmeye başladık. Bu sefer asıl gitmemiz gereken sırt hattını kullanıp giderken Hikmet ile karşılaştık. İstikrarlı bir şekilde zirveye gidiyordu. Anıl ve Volkan kulvardan yardıristan inerken, temkin ötesi inmeyi başaramadım. Onlar kampa vardıktan 20 dakika sonra ben de kamptaydım. Hemen bir atıştırma, sıvı molasıyla karnımı doyurdum ve çantamı topladım. Biz inerken rüzgarın şiddetlenmesi Anılı Hikmet adına endişelendi ve Hikmeti saat 13.00de kulvarın başında görene kadar bivak çukurunun orada geçirdik. Hikmeti gördükten sonra yardıristan bir daha ilk YDK kampına oradan hiç durmadan yola kestirmeleri kullanarak (normal araba yolu çok dönüyor, sırtınızı dağa vererek düz aşağı inerseniz yolu kese kese daha kısa inebilirsiniz ya da çıkış için tam tersi ama sık çalılara ya da ağaç dallarına dikkat!) 14.40da araba yolunun başına indik ve minibüsü aradık. Grubun bölük pörçük gelmesi ve yavaş hazırlanması yüzünden anca 16.50de yola çıkabildik. Böylece bir faaliyeti daha yorgun, huzurlu ve mutlu tamamlanın keyfi ile İstanbula geri dönüşümüzü başladık.
Taylan Alp Mühür
Fotoğraflar: https://plus.google.com/photos/102078371791368803671/albums/5725721765045497233
*link çalışmıyor maalesef
Dikkat edilmesi gerekenler:
Eğimden ve yapılaşmasından dolayı kar oturmadığı vakit kulvar tam bir çığ yeri olabilir. Emniyet açmadığımız halde çok sert karda kulvarın hafif dönen ve dar yapısı yüzünden emniyet alınmak istenilebilir. Dağa ulaşım biraz sıkıntılı olduğundan toplu faaliyetler mali açıdan daha mantıklı olacaktır. Dağa giderken en az iki telsiz götürürseniz 2 farklı ekip arasında iletişim sorunu yaşamazsınız.