17/08/2007 Kocasarp Beşparmak Çağalınbaşı Traversi/Aladağlar – Önder Bingöl

Tarih: 17/08/2007

Ekip: Önder Bingöl

Yer/Bölge: Aladağlar / Cimbar Boğazı, Dipsiz Göl

Rota: Kocasarp Beşparmak Çağalınbaşı Traversi

Kullanılan Ekipmanlar: İp inişi malzemeleri

Hava Durumu: –

Süre:  –

Rapor

Uzun zamandır faaliyet yapmamamın verdiği rahatsızlıkla birkaç haftadır yaptığım planları eyleme dönüştürmek geçen sene ağustos ayında olduğu gibi partner kıtlığı çekmem sebebiyle bana düşmüştü. Aklımdaki ilk plan yıllar önce Efe ve Rasim’le planlayıp aksilikler nedeniyle kampa bile varamadığımız Kocasarp, Beşparmak, Çağalınbaşı traversiydi ve tek başıma olduğum kesinleşince bu faaliyet üstünde karar kıldım. Malzemeleri de toplarladıktan sonra Perşembe akşamı yola çıktım, sabah Niğde’ye varıp 9,30 arabasına bindikten sonra 11’de köprüde indim. Polonyalı trekçi dayıyla birlikte otostop çekip köye vardım ve vakit daha erken olduğu için dayıyla ORDOS evinin çatısında çene çaldım. Dayıyı yolcu ettikten bi vakit sonra da sıkılıp saat 13,15’de yola koyuldum. Cımbar vadisini 14,20’de bitirdikten sonra saat 15,15 gibi tekepınarına vardım. Burada uzunca bir mola verdikten sonra tekrar yürümeye başlayıp saat 17’de oba yerine vardım. Sağolsun, ailesiyle birlikte kalıp çobanlık yapan Zübeyr abi beni hemen çadıra buyur etti, leziz bir yemek ve uzunca bir sohbetin ardından saat 9 gibi bivak yerine çıktım. Güneşin batmasının hemen ardından deli gibi esmeye başlayan rüzgarın verdiği rahatsızlığa çok aldırmadan yıldızları seyreyleyerek uykuya daldım. Sabah 05,30’da cillop gibi bir havaya uyandım. Uyuşuk bi şekilde hazırlandıktan ve bol sıvılı bir kahvaltının ardından 06,45’de yola koyuldum. Rotaya kampın hemen sağındaki sırttan girdim, uzunca bir süre yavaşca
irtifa kazanarak sırt üstünde ilerledim. Tırmanışın başladığı yerde kitaba son bir kez göz attım ve III, III+’lık yüzeylerde yükselmeye başladım. Önceleri yatık ve sağlam olan sırt yükseldikce dikleşmeye ve çürükleşmeye başladı. Anlatımdaki IV’lük emniyetsiz etabı çıkıyorum derken kendimi rotanın biraz sağında yanlış bir kulenin üstünde buldum. Hamleleri geri sarıp bir yan kulvara girdim, oldukça çürük ve çarşaklı kulvarda biraz yükseldikten sonra, çürüklükten bezip kulvarın sağ yüzeyine girdim ve 10-15 m IV’lük bir pasajda tırmandım. Fakat yüzeyin, kulvarın 90 derece olup bacaya dönüştüğü yerde (anlatımda bahsi geçen asıl IV’lük etap) geçit vermemesi nedeniyle biraz zor bir yan geçiş yapmam gerekti. Burayı da geçtikten sonra baca genişledi ve zorluklar bitti. Bu kısımda dikkat edilmesi gereken nokta Dipsiz Gölü ve kuzey duvarını sürekli görür şeklinde tırmanmak. Sırtın yattığı yerde slablar üzerinden kolayca
yükselip 9,15’de zirveye vardım. Learning to Live’ı dinleyip sıvı ve yiyecek takviyesi yaptıktan sonra inişe başladım. Dağın doğu yüzünün inişi gerçekten çok zevkliydi. Sürekli boşluklu, ince sırtlar üstünde geri tırmanışlarla ip inişi yapılacak noktaya vardım. İp inişi yapılacak noktada 2 seçenek var; üst kısımdakı kum saati ve alttaki tek sikke. Ben başıma gelecekleri tahmin ettiğimden alttaki sikkeye elimdeki en uzun pursiği attıktan sonra inişe başladım. Alperden aldığım 30m’lik yarım ipi, pursiğim ipin sonundaki düğümlere değene kadar kullandıktan sonra parmak uçlarımın üstünde ipten çıktım. Böylece tırmanışla alakalı zorlukları da tamamlamış oldum. Beşparmak’ın alt kulelerini yan geçtikten sonra 11,00’de zirveye vardım. Under A Glass Moon’u dinleyip uzun bir zirve keyfinden sonra Çağalınbaşına doğru hareket ettim. Tırmanışın bu kısmı gerçekten hayli keyifsizdi çünkü rota bol çarşaklı kulvarlardan oluşuyordu. Zirveye doğru dikliğin ve kaya etaplarının artması tırmanışı biraz çekilebilir kıldı. 12,50’de Çağalınbaşı zirveye vardım. The Spirit Carries On dinledim, bol bol su içtim, yedim, dinlendim. 13,30 gibi Adsız Zirve’ye doğru alçalmaya başladım. Burayı yan geçtikten sonra artık çarşak üstünde yürümenin verdiği baygınlıkla geçite kadar yürümekten vazgeçip uygun gördüğüm bir yerden sırtı göl yönünde aşıp geri tırmanışla alçaldım ve ulaştığım çarşaktan deparı basma suretiyle 14,45’de vadiye indim. Gölde uzunca bir temizlenme, dinlenme, güneşlenme keyfinin ardından oba yerine indim. Zübeyr abi ve ailesiyle yemek yedikten sonra çantamı toplayıp 17,50’de aşağıya doğru yürümeye başladım. Koşar adım şeklinde inerek, 19,50 ‘de ORDOS evine vardım. Geceyi terasta geçirdikten sonra Pazar günü İstanbula döndüm.