18/02/2020 Yıldızbaşı Klasik Denemesi/Aladağlar – İdil Bayar, Çağatay Gödek

Sağdaki fotoğraftaki soldaki 3 kayanın arasına çadır attık.

Tarih: 18/02/2020

Ekip: İdil Bayar, Çağatay Gödek

Faaliyet Sorumlusu: İdil Bayar

Yer/Bölge: Aladağlar

Rota: Yıldızbaşı Klasik

Kamp Yeri:

Kullanılan Ekipmanlar:  3K, Bivak

Hava Durumu: Açık, Güneşli

Rapor:

18 Şubat Salı ve 19 Şubat Çarşamba

Çağatay 12 Şubat civarı 21 Şubat’ta katılacağımız Kış Teknik eğitimi öncesinde havanın güzel olmasını da fırsat bilerek küçük bir faaliyet yapma önerisinde bulundu. Ben de işsiz güçsüz olduğumdan bu öneriye atladım. Benim daha önce yaz faaliyetinde yaptığım Eznevit ya da ikimizin de henüz denemediği Yıldızbaşı seçenekleri arasında kaldıysak da çığ riskinin olmadığını düşündüğümüz Yıldızbaşı Zirvesini denemeye karar verdik. Ben bitirme projesini yeni vermiş, en yakın dostu sandalyesi olmuş bir birey olarak o kadar yolu nasıl yürüyeceğimi kara kara düşünsem de gitmeden bilemeyiz dedik ve 18 Şubat saat 20:00 otobüsüyle düştük yollara. 7:10’da Niğde Otogar’da otobüsten indik. Oradan servisle Eski Otogar’a geçtiğimizde 7:30 dolmuşunu kaçırmıştık. 9:30’u bekledik. Yolculukta ben epey uyudum ancak Çağatay neredeyse hiç uyuyamamıştı. Minibüsle Demirkazık yol ayrımında Salim Abi ile buluşmaya giderken de tüm yolu uyuyarak geçirdim ve Çağatay yine uyuyamadı. 10:45’te Salim Abi’yle buluştuk. Kar durumuyla ilgili kendisine daha önce de danışmıştık ama tekrar sorduk, her şey yolunda gözüküyordu. İkimizin de ilk kış faaliyeti olduğundan titizlikle hava durumunu incelemiştik. Salim Abi bizi Arpaçukuru mevkiine giden patikanın girişinde bıraktı. Yol biraz daha açık olur ve ilerleriz diye ummuştuk ama Dağ Evi’nin ilerisinde yol durumundan dolayı inip 11:25’te yürümeye başladık. Hava neredeyse can sıkıcı derede açık ve güneşliydi.

Yürüyüş

Bu faaliyetten benim kendimce çıkardığım ilk sonuç o yolların yürümekle bitmeyişiydi. Arpalık’a vardığımızda saat 14:30’du. Arpalık düzlüğünün ardına vardığımızda 200-300 metrelik bir iniş olduğunu gördük. Ahmet ve Semih’in raporunda okuduğumuza göre onlar burayı inmeden karşı tepeye ulaşmaya çalışmışlar ama sıkıntılı geçmiş. Başa gelen çekilir deyip o 200-300 metreyi indik.

Arpalık’ın ardındaki inişin bittiği yerden solda kalan Cimbar Kanyon’u

Güneşin alnında Tekepınarı’na yürüdük de yürüdük. Haritadan yakınca görünen Tekepınarı’na varmak sandığımız kadar kolay olmadı. Tekepınarı denen su kaynağının da olduğu düzlüğe gitmek için inmek gereken dik ve dar bir nokta vardı. Hava karardığından belki de Tekepınarı olduğunda daha da çukurda görünüyordu. Şaşırdığımızı hatırlıyorum. O sırada İsmail’e Tekepınarı o çukur mu yoksa daha mı ilerde diye sormaya karar verdik. O cevap verene kadar ise O inişi yarına bırakıp fotoğrafta görünen 3 güzel kayanın arasına çadır atmaya karar verdik. Saat 7-7:30 civarı çadırın içine girip yemek yapmaya başlamıştık. Yemek yer yemez uyuduk.

Tekepınarı fotoğraf yönünün aksinde kalıyor.
Sağdaki fotoğraftaki soldaki 3 kayanın arasına çadır attık.

20 Şubat Perşembe

Ertesi sabah 6’da uyanmamıza rağmen (benim ağırdan alışımla) 8’de çıktık. Tekepınarı’na iniş dün zannettiğimizden daha basitmiş hatta hiçbir olayı yokmuş. Ben bu sırada nedense kendimi hem stresli hem de motivasyonsuz hissediyordum. Özellikle 8’deki çıkışımızdan 9’a kadar kendimi çok halsiz ve kuvvetsiz hissettim. Sağ olsun Çağatay kasıtlı mıydı bilmiyorum beni hep motive etti. O uykusunu aldığı için düne nazaran daha enerjik ve neşeliydi diyebilirim. Cimbar Boğazı’nda küçük iniş ve çıkışlarla yavaş yavaş yükseldik. Boğazdan çıktıktan sonra artık güneşin yakıcılığından ve yorgunluktan kendimizi bir noktada bir kayanın üzerine attığımızı hatırlıyorum. Bi 15-20 dakika orada yatıp kaldık. Güneş kremi falan hak getire bu sırada tek niyet Dipsiz’e varmak. Ve ben hala endişeliyim çünkü dönüş yolunun da inişli çıkışlı olması, özellikle de dönüşte Arpalık’a tekrar çıkacak olmak canımı sıkıyor. Dipsiz benim için zirve olmuş vaziyette. Hakikaten de saat 14:00’da Dipsiz’e vardık kendimi çadırın içine attım. Çağatay etrafa bakmak için çıktı dolaştı. Sözde ben de çıkacaktım ama horlamaya başlamışım bile. Akşam yemek yedik Çağatay’ın çektiği fotoğraflara baktım ve panikle karışık bir endişeyle Çağatay’a kendimi ruhen ve bedenen ertesi gün 4’te kalkıp zirve yapabilecek gibi hissetmediğimi söyledim. Bir yandan gülüyorduk bir yandan da ben gerçekten yoğun endişe hissediyordum. Duygusal bir değerlendirme yaptık sevgili Çağatay zirve yapmak konusunda çok hırslı olmadığını söyledi kararı bana bıraktı. Ben de ertesi sabah dönmeye karar verdim.

21 Şubat Cuma

Dönüş yolunun başı, arkamız Dipsiz Göl

Dünün aksine ertesi gün çok daha hızlı uyandık ve toparlandık. 6’da kalkıp 7 gibi yollara düştük Bir müddet sadece aşağı ineceğimiz için kafamız rahattı. Hızla Tekepınarı’na vardık. Tekepınarında sonra yine az ve dik yükselip çadır attığımız noktaya vardık. Oradan sonra tekrar aşağı inişe geçtik. Cimbar Kanyonu’na geldikten sonra Arpalık’a doğru paşa paşa yükseldikten sonra telefon çeken noktada Ahmet’lerle iletişime geçtik. Ondan sonra Sokullupınar’a en kestirme yoldan gitme hırsımızla gereksiz tepeleri aşarak Sokullupınar’ın epey üstüne Gelincikkayalar’ın tam aksi yönünde bulduk kendimizi. Oradan da aşağı pata küte indik ve çantaları fırlattık. Gerisi benim için sırt ağrısı ve ağrı kesiciler…

Cimbar Oba Yeri’nden Demirkazık Zirve
Dipsizden Davlumbaz Zirve

 

Çıkarımlarımız;

1: Kondisyon, kondisyon, kondisyon

2: Olabilidiğince hafif olmak lazım, kürek almıştık örneğin gerek yokmuş.

3: Kendi adıma böyle uzun bir yolu 3-4 kişi yapmayı tercih ederdim: Yük paylaşımı, hafifleme, iz açma vs.