19/03/2010 Kaldı Sivrisi 1 Kuzey Kulvarı(Süperkulvar) ve Küçükcebel Güneydoğu Kulvarı/Aladağlar – Önder Bingöl, Gökay Bıyık

Tarih: 19/03/2010

Ekip: Önder Bingöl, Gökay Bıyık

Faaliyet Sorumlusu:

Yer/Bölge: Aladağlar

Rota: Kaldı Sivrisi 1 Kuzey Kulvarı (Süperkulvar) ve Küçükcebel Güneydoğu Kulvarı

Kullanılan Ekipmanlar: Kask, kramponlar, çift teknik kazma, çift ip, sikkeler, karabin, HMS, perlonlar ve emniyet aletleri (Küçükcebel kulvarında ip açılmadı).

Hava Durumu: 

Süre: 4 Saat – 1 Saat 35 Dakika

Tırmanış Raporu:

Uzuun zamandır yapmayı planladığımız ve her sene kötü hava, plansızlık, bahane gibi sebeplerle yalan olan Kaldı Sivrisi 1 Kuzey Kulvarı Süperkulvar ve Küçükcebel Güneydoğu Kulvarı tırmanışlarını yapmak üzere Gökay ve ben 17 Mart akşamı İstanbul’dan yola çıktık. Hava ve yer koşulları İstanbul’dan bakıldığında mükemmel olacak gibi gözüküyordu; yaklaşık 3 haftadır ciddi yağış almayan zemin üstüne gündüzleri güneş, geceleri ise sıfır derecenin altına düşen hava iyi gidecekti. Bu hayaller eşliğinde klasik Niğde otobüsü ve Çamardı minibüsü faslının ardından, pansiyon sapağında Salim Abi ile buluştuk. Fakat hava pek de iç açıcı değildi, alçak bir bulut tabakası ile birlikte yağan ince kar perşembe gününün hava durumunda belirtilmesine rağmen hafiften can sıkıyordu. Salim Abi’den son koşulları, geleni gideni dinleyerek traktör düzüne 13.30’da vardık. Yeni karın hafiften tutması sebebi ile de tozlukları giyip yürüyüşe başladık. Kar yağışı durmadığı gibi zaman zaman sis de çöküyor bizlere “ee hava tahmini?” dedirtiyordu. Benim “akşama açar” gazlamalarım arasında Sıyırma Boğazı’ndan sonra başlayan sert kar üzerinden saat 16.00’da Sulağankeler’deki kamp yerimize vardık. Her kış sonu-bahar başı mavsimi olduğu gibi boğazın her iki yanında çığ olmasa da yer yer kar akıntıları vardı. Çadıra yerleşip beslendiğimiz sırada matın üstüne dökülüp donan suları kazırken çadır içi sıcaklığın sıfırın altında olduğu bir faaliyet yapalı 4 sene olduğunu fark ettim, bu kadar soğukoluyor muydu gerçekten? Sonrasında ise havanın kararması ve yol  yorgunluğu gibi bahaneler sonucunda 02’de kalkmak üzere yattık. Neyse ki tahminler doğru çıkmış ve hava açmıştı, kar da sadece 2-3 santim yağmıştı. Kahvaltı ve hazırlıkların ardından saat 03.20 de yola koyulduk. Vadi tabanına inmeksizin kampın hemen üstünden yükselmeye başladık ve Sıyırma Boğazı geçişinden sağa dönerek Güzeller Batı Çanağı’na girdik. Tempolu bir yürüyüşle, hava aydınlanmışken çanağın en güneyinde bulunan Süperkulvar’ın altına saat 06’da vardık. Çerez, sıvı takviyesi ve krampon-kemer giyme faslının ardından 06.30’da kulvarda  yükselmeye başladık. Rehber kitapta anlatılan tırmanışın yaz mevsiminde yapılmış olması sebebiyle kulvardaki kar yükü ve eğimi daha fazlaydı. Başlarda 45-50 derece, orta kısımlardan itibaren ise 70-75 derece sert karda step kick şeklinde yükseldik. Kulvarı dikey bölen kuleden itibaren ise eğim azaldı ve biraz daha yükselerek dağın güney tarafına geçilen ince bele ulaştık. Burada manzaranın güzelliği ve güneşin sıcaklığı sonucu uzun bir mola verdik. Daha sonra dağın güney yüzünde başta çarşak-sert karlı alanda, üstlere doğru çıktıkça ise artan eğimde ve kaya-kar pasajlarında tırmandık. Bu etapta zirve olarak görülen ve sağından geçilmesi gereken kaya  kütlesinin altına vardığımızda ip açmaya karar verdik, çünkü önümüzde tam duvarın dibinde yer alan karla kaplı, dik ve altı boşluklu olan bir sağa travers ve ardında diğer tarafı gözükmeyen ince bir sırt vardı. Duvarın dibindeki kovukta istasyon kurduk ve ipe girdim. Ulaştığım sırtın arka ya da alt tarafı zirve kütlesiydi fakat öncelikle 7-8 metrelik (-IV) bir geri tırmanışla alt kulvara inmek gerekiyordu. Kulvara inip bir baba üzerinden istasyon aldım ve Gökay’ın da gelmesi üzerine zirveye doğru yükselmeye başladık. Tekrar sert ve zirve sırtına yaklaştıkca 70 dereceye varan eğimde yükseldik. Sırta vardıktan sonra son bir dik yan geçiş ve kaya etabı aşarak zirveye saat 10’da vardık. Tunç Fındık’ın sürekli bahsettiği Adana, Seyhan, İskenderun Körfezi manzarası müthişti, jelibonlar ile keyfimizi bir kat daha arttırdık. Fakat kar koşullarının çok fazla kötüleşmemesi için çok fazla oyalanmayıp zirveden ayrıldık. İp açtığımız etaba kadar karda geri tırmanarak, ip etabında ise prosedürün tersini uygulayarak tekrar kovuğa vardık. Buradan da dikkatli şekilde geri tırmanışlarda kulvara ulaştık. Kulvardan geri inmeyi karın sertliği ve taş düşme tehlikesinin olmayışı sebebiyle uygun gördük. Artık can sıkıcı hal almaya başlayan sert-dik karda geri tırmanma süreci sonunda da vadi tabanına indik. Hızlıca çadıra doğru yürüyerek 10 saat sonunda çadıra vardık. Günü bol bol dinlenme ve beslenme ile geçirdik. Bize katılmayı planlayan Ozan’ın gelemeyeceğini bildirmesi üzerine de “son iki gecede toplam sekiz saat uyuduk bari yarın da dinlenelim” diyerek Küçükcebel kulvarını pazar gününe erteledik. Cumartesi gününü yorgunluğumuzu haklı çıkarırcasına neredeyse bütün gün uyuyarak geçirdik. Pazar gecesi ise tekrar 02’de kalkarak 03.15’de Güzeller Kuzey Çanağı’na doğru yürümeye başladık. Şeytan rampasının hemen karşısında güneydoğu istikametine bakan kulvar altına saat 05.15’de vardık. Hazırlanıp kulvara girdik ve memnuniyetle hayli sert kar üzerinde yükselmeye başladık. Kulvarın başındaki eski ve belli belirsiz hale gelmiş çığ, gün içinde güneş alan kulvarın ciddi çığ koşulları içerebileceğinin göstergesiydi. Kulvarın 1/3 hizasında bulunan kaya etabını ise üstünü kapatan sert ve dikçe kar-buz üzerinden geçtik ve genişleyen kulvarda zirveye doğru 40-45 derece eğimde zigzaglar çizerek devam ettik. 06.50’de vardığımız zirve sırtında manzara yine müthişti, tüm güney zirveleri ve Kokorot billur gibi bir havada seyir zevki sunuyordu. Bol bol keyfini çıkartıp fotoğraf çektikten sonra inişimizi Sulağankaya beli üzerinden yine oldukça sert karda yaparak çanağa vardık. Çadıra dönüp biraz dinlendikten sonra ise Salim Abi ile buluşmak üzere kampı topladık. Niğde’ye varıp kebap ritüelini gerçekleştirdikten ve Özsüt’te tatlı-kahve keyfi yaptıktan sonra ise otobüse atlayıp pazartesi sabahı İstanbul’a vardık ve bu güzel faaliyeti sonlandırdık.

Önder.