19/07/2020 Süner, DKSK ve H3, H4, Okşar Zirve Traversi/Aladağlar – Sevil Berrak Irmak, Gizem Atıcı, İdil Bayar

Okşar Zirveden Sünere giden rota, Berrak
Okşar Zirveden Sünere giden rota, Berrak


Tarih:
19/07/2020

Ekip: Sevil Berrak Irmak, Gizem Atıcı, İdil Bayar

Faaliyet Sorumlusu: Gizem Atıcı

Yer/Bölge: Yedigöller Platosu, Aladağlar

Rota: Süner, DKSK ve H3, H4, Okşar Zirve

Kullanılan Ekipmanlar: Kask, Çadır, İlkyardım, Bivak, Bölge Haritası, Pusula, Telsiz

Hava Durumu: Açık, Güneşli

Rapor:

Bir akşam İdil’in evde oturuyoruz, faaliyet yapmaya karar verdik açtık haritayı yer beğeniyoruz. Lahitkaya falan yapacaktık aslında. Tarih falan da bu tarihler değildi. Biz o zirve senin bu zirve benim plan yapıyorduk. Pandemi dönemi faaliyet yapamamanın hüznü, dağa gidememenin verdiği can sıkıntısı, kondisyonu kaybettik tamam ama ölmedik ya gazına sahip tek itüdaklılar biz olmadığımızdan “e hadi gidelim, ayarlayalım, Yedigöller çıkarması yapmayalım mı bir topluca” der iken malzemeleri de toplayıp 3 ekip (10 itüdaklı) Yedigöllerde faaliyet yapalım dedik. Başta 4 güne çokça zirve koymuştuk fakat bu abartılı faaliyet planında bir şeylerin eksik olduğunu farkedip (kondisyon) hafifletmeye gittik, çok zirve değil bölgeyi tanımayı hedef olarak koyduk. Halihazırda ben Adana’da iken Berrak ve İdil’in de gelmesiyle pazar sabahı Adana’dan Çamardı’ya arabayla yola çıktık.

19.07 Pazar

9:00’da Adana’dan yola çıktık. Bizden sonra gelecek olan ekibe kartuş bırakmak için Salim Abiye uğrayacaktık fakat düşündüğümüzden erken gelince çay teklifini geri çevirmedik.

Salim abi’den Aladağlar girişinde kamp atacağını söyleyenlerden ücret alınıyor bilgisini de alarak soran olursa kamp atmicakmış gibi Sokullupınar’a doğru yola koyulduk fakat dağ evinin ordan bile çıkamadan araba devir alamadı, yolda kaldık. Salim abi bizi aldı, gelincik kayaların biraz aşağısına bıraktı, çok oyalanmadan suları doldurup yola koyulduk. Gelincik kayalara varışımız 14:00’ı buldu. Bir buçuk saat sonra kapının serinliğinde atıştırma molası verdik. Hava kapıdan sonra ya daha da sıcak oldu ve biz ufaktan suyun yetip yetmeyeceği hesabını yapmaya başladık. Kapıyı geçtikten 2-3 saat sonra daha iyi anladık pandemi sürecinin, evde oturmanın bünyemizi nasıl etkilediğini. Eşyaları katırlara yükleyip geriden gelmekte olan İsmail, Ahmet, Umut üçlüsünün yükü olmadığından suya çok fazla ihtiyaçları olmadıklarını belirtip sularını bizimle paylaşmakta ısrar etmeleri (!) üzerine bu teklifi kabul etmek durumunda kaldık. Onlar önden Yedigöllere devam ederken biz Çelikbuydurana varmadık, varamadık. Biz suya yaklaştıkça o bizden uzaklaştı. 2 kişi pes ettiğinde 1’i destekledi, birlik ve beraberliğin gücünü damağımızdaki son su damlasını tüketmemeye gayret gösterirken derinlemesine hissettik. Susuzluk neyse de yorgunluk bizi epey yavaşlatmıştı. Çelikbuyduranın hemen altına 9 gibi vardıysak da yığıldığımız yerden kalkıp ancak 22:00’da kampımızı atıp suyumuzu kaynattık. Bu tarihlerde bu saatlerde çadır kurmak size de nasip olabilir. İç eldiven her daim şart. Suyumuzu içip karnımızı doyurduktan üzerine iyi bir uyku çektik.

20.07 Pazartesi

Ertesi sabah uyanıp 9.00 gibi yedigöller kamp alanına doğru yola koyulduk. Haritadan zirveleri eşleştire eşleştire yürümeli genellikle irtifa kaybederek ilerlemeli rahat bir yürüyüşle 11.30 gibi kamp alanına vardık. Burdaki diğer diğer iki ekibin dinlenme gününe dahil olarak sonraki güne motivasyon depoladık. Hava sıcak, göl serin.

Çelikbuydurandan Yedigöllere gidiş, Berrak ve İdil
Çelikbuydurandan Yedigöllere gidiş, Berrak ve İdil

21.07 Salı

Ertesi sabah uyanıp hızlı bir kahvaltı sonrası Dursun Şimşek’in fotoğraf referansları ile 8’de Latır Kırına doğru ilerledik. Patika seçilebildiğinden rahat ilerledik. İdil ve Berrak ile Süner’e doğru uzunca bir süre çarşaktan yürüdük ve kısa su molaları verdik sık sık.  Biz yürüdükçe güneş daha çok yaktı. Yamacı sağımıza almış ilerlerken ve yükselirken Süner’e giden rota irice taşların olduğu çarşak içinde biraz belirsizleşti. Artık yükselmek için batonları bileklerimize geçirip ellerimizi kullanmamız gereken bir etaba geldik. Zirveye yakın yerdeki patika aşağıdan net seçiliyor fakat oraya gidiş çarşaktaki yığında seçilemiyordu. Biz patikaya diyagonal şekilde erişmeyi planlayıp zor bir rota kullanmış olduk ve çıkınca gereksiz efor harcadığımızı farkettik. Zirveye ulaştığımızda 11.55’ti. Diğer ekiple (Çağatay, Selçuk, Yağız, Emir Süner’in zirvesinde karşılaştık. Orada bizi güzel sis bulutları da karşıladı. 20 dakikalık dinlenme ve atıştırmadan sonra DKSK’ya doğru birlikte devam ettik. Süner’den DKSK’ya gitmek sahilde yürümek gibi bir şeydi. Aşırı keyifli dümdüz sırtta gittik, bütün vadi buradan seçiliyordu demeyi isterdim ama sisten vadiye dair hiçbir şey görünmüyordu. 13.00’da DKSK zirvedeydik. Jelibonlarımızı yerken defter okuma ve not yazma prosedürümüz sonrası kampa dönüş için yola koyulduk. 7 kişi herkes birbirini suyun var mı diye sıkıştırsa da elimizdeki topla su miktarının 500ml bile olmaması hüznüyle adeta koşarcasına ilerledik.

Dönüşte Latır Kırına kadar inmeden bir yerde yükselerek sola geçtik ve 2.5-3 saatlik yürüme sonrası kamp alanına vardık. Kamp alanına vardığımda sağ kulağımın güneşten yandığını fark ettim. Canım Silverdin 🙂

Yorgunluk kahvesi, yörük çadırı ve yörük hayatı gözlemi, keyif çayı derken akşam oldu. İdil kendini iyi hissetmedi, göl kenarında üşüttüğünü, hasta hissettiğini ve yarın gelecek durumda olmadığını; Berrak da diz kapağını inişte çok zorladığını söyleyince yarınki planı iptal edip etmemede tereddütte kaldık. Berrak yine de gelmek istediğini, yarın kötü hissetmezse gelebileceğini söyleyince Berrakla ikimiz gitmek üzere çanta hazırlığı yapıp uyuduk.

Süner zirve, Berrak, Selçuk ve İdil
Süner zirve, Berrak, Selçuk ve İdil
Süner Zirve, Gizem
Süner Zirve, Gizem

22.07 Çarşamba

Off gün

23.07 Perşembe

Berrak’la bir şeyler atıştırıp dünden hazır ettiğimiz çantamıza suları da atıp 06.50’de çadırdan çıktık. Planımızda H3, H2, H4, Okşar, Süner yapıp DKSK üzerinden inmek vardı. Güneşi görmeden mis gibi bir havada yola çıktık. Latır kırında minik bitkilerin üzeri buzla kaplıydı, öyle mis bir hava. Latır kırında ilerledikçe H3’e çıkan patika rahat seçiliyordu.

Yükselmeye başladıkça patika yığılmış taşlar arasında yok oluyor. 3 adım çıkıp 2 adım düşüyorduk, düşsek ne olabilir ki modunda ilerlerken bilekli ayakkabıya şükrede şükrede çıktık. Bir noktada çarşak rahatladı ve tam oh be attığımız adımı hissediyoruz derken boşluk hissiyle burada tanıştık. Yamacın dikleşmesi ve Berrak’la birbirimize bakıp ip açmamış olmanın bize hissettirdiği o anki güvensizlik hissiyatının göz bebeklerimizden okunuşu sonrası konuşmaya gerek duymadık. Gözlerimizle anlaşarak batonlar ile sağlam adımlarla dikkatli bir şekilde devam ettik. Burada yükselme ve zirveye yaklaşma refleksiyle sağa ve yukarı ilerlerken aslında sola sapıp daha sonra sağa yükselmenin daha iyi olacağına karar verip birkaç denemeyle isimsiz tepeye 11.20 gibi ulaştık. İsimsiz tepede kısa bir nefes ve su molası sonrası zirveye varmış gibi sevindik. Bata çıka gelmek bizi çok yormuştu, psikolojik olarak zirveye varmıştık biz. Yine de zirve jelibonunu hak etmek için bu tepeden çok rahatça seçilen H3 zirveye doğru apaçık belirgin patikadan yürümeye devam ettik. 11.55’te zirvedeydik. İsimsizde güzelce dinlendiğimizden burada ufak bi mola verip H4’e devam ettik. H3’ten H4’e giden sırt o kadar güzel bir sırt ki anlatamam. Bu rotada Berrak’la arayı epey açıp manzaranın keyfine vara vara ilerledik. Rahat bir tempo ile H4’e yarım saatte vardık bile. Zirve jelibonunu ödül niyetine biriktirmek bizi yanımızda kalan şekerli gıda miktarını verimli şekilde kullanmaya teşvik ediyordu. Jelibon üstüne gerçekten acıktık biraz burada bir şeyler atıştırıp yeterli miktarda su almaya özen gösterdik. Güneş ikimizi de yordu tabiki güneş kremi takviyesi önemli. Enerjimizi toplayıp Okşar’a doğru yola koyulduk. Okşar’a gidiş sırt üzerinden bol inişli bir rota, dizlerimizi biraz zorladı. Yine de sırttan yürüme keyfiyle orta tempo giderek Okşar’a vardık. Suyumuz epey azaldığından kana kana içemesek de biraz dinlenme molası verip 14.00’da Süner’e doğru yola koyulduk. Planımız DKSK üzerinden inmekti ama hem önceki gün bu rotayı kullanmış olduğumuzdan bunun bizde heyecan yaratmaması hem de yorgunlukla arada bi iniş patikası arayışına girerken Okşar ile Süner arasında Aladağlar rehberinde olmayan bir patika olduğunu gördük. Denesek mi derken olduğumuz sırttan bütün patika olduğu gibi görünüyordu. Bu patikayı kullanıp dosdoğru Latır Kırı’na indik. Bu inişte yer yer buzlu etaplar(!) geçmek durumunda kaldık. Batonlarla bizi çok da zorlamadı. Kamp alanına gidişte biraz S çizerek haritada gördüğümüz ufak gölleri yakından keşfettik. Suyumuz da enerjimiz de bittiğinden yavaş bir dönüş oldu. 17.00 gibi kampa vardık, bulgur pilavı hiç bu kadar lezzetli gelmemişti. Güzel bir yemek sonrası biraz dışarda vakit geçirmek istesek de gece epey soğuk oldu, eldivensiz dışarda duramaz haldeydik. Çadıra geçip hemen uyuduk.

H4'ten Okşara giden sırt, Berrak
H4’ten Okşara giden sırt, Berrak
Okşar Zirveden Sünere giden rota, Berrak
Okşar Zirveden Sünere giden rota, Berrak

24.07 Cuma

Ertesi sabah 8 gibi güzel ve doyurucu kahvaltı ile son yüklerimizi de yeme arzusuyla kahvaltıyı uzun tuttuk. Tok ve dinlenmiş bir şekilde 11 gibi çadırı toplamış çantaları sırtlanmış yola koyulmuştuk. 13.30’da Çelikbuydurana varıp buz gibi suyun yanında mola verdik.

Çelikbuyduranın az ilerisinde İsmaillerin kampa doğru giden Umutcan ile karşılaştık. 3-4 gibi Sokullupınara vardık, Salim abi 4×4’üyle gelmiş faaliyet nasıl geçti dinlemek üzere bizi bekliyordu. Çamardı köy yoluna Salim abiyle vardık, yoldan babamın arabasına geçip Adana’ya döndük.

Gizem.