18/02/2016 Emler Batı Sırtı Denemesi/Aladağlar – Ertürk Karatatar

Tarih: 18-20 Şubat 2016

Ekip:  Ertürk Karatatar

Yer/Bölge:  Aladağlar

Rota: Emler Batı Sırtı Denemesi

Kullanılan Ekipmanlar:  1 BD kemer, 2 kilitli, 1 HMS, 2 Prusik, 1 Camp yarı teknik kazma, 1 ATC, 60 m yarım ip, Vaude 2 kişilik bivak, 1 kürek, 60’lık kapalı perlon

Hava Durumu:

Süre:

Detay

17 Şubat çarşamba akşamı aslında Aykut Kabaoğlu ile planladığımız 2 kişilik Emler Batı faaliyetine hava durumunun çok stabil olmaması sebebiyle ve ileride vakit bulamayacağımı düşünerekten tek başıma İstanbul’dan çıkmış bulundum. Saat 22:00 Niğde Aydoğanlar otobüsüne binip sabah 08:40 civarı indim. Eski otogara geçip 09:30 otobüsü ile Demirkazık köyü yol ayrımına doğru yola koyuldum.

Rapor:

10:45 civarı yol ayrımında indikten sonra daha önce düştüğüm hataya bir kez daha düştüm ve vadi tarafından dosdoğru yönelmeye kalktım. Normal şartlarda köye 1 saat (belki otostopla daha kısa) köyden sonra da Sokulupınar’a 2-3 saatlik az eğimli karsız temiz bir yürüyüş gerçekleştirecekken işgüzarlık sonucu Gelincik kayaların tepesine kadar çıkıp az ilerisinde uygun bir yerden patikaya indim. Daha 2 hafta öncesinde 30 kişi eğitimde bulunduğumuz alanı biraz inceleyip iç geçirip tek başıma burada ne yaptığımı azıcık sorguladıktan sonra su kaynağından kana kana suyumu içip patikadan geri Sokulupınar mevkiine doğru yöneldim. 15 dakika sonra 15:30 civarında rotanın girişi olan su kaynağının olduğu yere vardım ve bivak mezarımı kazmaya başladım.

http://i.imgur.com/ZF1dsBG.jpg

Kar pek kalıp halinde çıkmasa da 1 saat sonunda rüzgarı kapatacak iyi kötü resimdeki yeri yaptıktan sonra bivağıma geçtim ve gün batımını izlemeye koyuldum. http://i.imgur.com/Q5Vr0SX.jpg Gece yanı başımdaki suyun sinir bozucu kesikli sesi dışında çıt yoktu. Havadaki bulutlar incelmiş, gecenin ilerleyen saatlerinde dağılmıştı ve yıldızlı ve aylı bir gece vardı. Işığı yeterince güçlü olduğu için sabah alacakaranlıktan önce çıkmayı planlasam da ay gece 4’te battı ben de 05:30’u beklemek durumunda kaldım. 05:30-05:45 gibi alacakaranlıkla beraber yola koyuldum.

2. gün:

Kulvarın girişine kadar sinir bozucu bir kar eşlik etti. Kulvardaki karın çok daha güzel olduğu yadsınamaz. Sert değildi ama batak da sayılmazdı. Genelde tozluk hizasında seyrediyordu. Kulvara girdiğinizde ulaşmanız gereken yeri kaybediyorsunuz aslında ama kulvar sizi yönlendiriyor. Önüme çıkan büyük kaya bloklarının ilkinin (ki rota girişindeki oluyor ilki) ve ikincisinin solundan geçtikten sonra diğer yol ayrımlarında sağa yöneldim sanıyorum. Ki doğru rota da bu olsa gerek. Rotada anlatılana göre Sağa meyilli bir yerden Kayacık sırta çıkılıyor ve bundan sonra kaya blokları
eşiliğinde sırttan yükseliniyor. Ancak ben ilk kez Gelincik kayaları gördüğümde doğru yerde olduğumu anlamıyorum ve sırta daha üstten bağlanmam gerektiğini düşünüyorum. Bir yandan da slab kaya etapları gözümü ve kramponumu korkutuyor ve sırt üzerinde biraz ter döktükten sonra tekrar direkt sola dağın içine yöneliyorum. Burada geniş bir kulvara bağlanıyorum ve tekrar doğru yola girdiğimi düşünüyorum.

http://i.imgur.com/7qhpvM9.jpg

Saat 13’e yakınken gücüm kalmıyor. Nasıl olsa rotada bivaklanıyor diyorum. Hemen solumda da Kayacık zirveyi gördüğüm için çarpı ile işaretlediğim yerde sırtın hemen 5-10 adım altını oymaya başlıyorum. Zirveyi yarına bırakmaya karar veriyorum. 2. gecem ilki kadar güzel geçmiyor. Kazdığım yer bir mağara olmuyor. Rüzgarın süpürdüğü toz kar hep bivağımın içine doluyor. Herhangi bir şekilde çevresini kapatacak imkan yok. İşin kötüsü saat 16-17 civarı kar yağışı da başlıyor. Tulum dahil her şeyim ıslanmasına rağmen ve gece Umutcan’ın dediğine göre gece hava -8 olmasına rağmen sadece sis çökmesin istiyorum. Gece ara ara havayı kontrol ediyorum. Hep sisli. Sabah 05:30’da yine bakıyorum dışarı ve zifiri karanlık. Sis, güneşi bir süre engelliyor. Umutcan’a hava durumunu soruyorum. Parçalı bulutlu diyor. Ben de hemen dönmeyeyim bekleyeyim bari diyorum. Ara ara bakıyorum ne iniş gözüküyor ne çıkış. Zaten saat 8′ kadar kar yağıyor. En son dayanamıyorum. İnişimi de riske atmamak adına bivağımı toplayıp siste inmeye başlıyorum.

3. Gün

İniş ilk başta hızlı oluyor. İzlerim tabi ki kayıp. Aşağılara indikçe görüş açılmaya başlıyor. Ancak inerken çok sağdan inmişim. Yaklaşık 15-20 metrelik bir uçurumla karşılaşıyorum. Uçurumun az biraz üstünde bir kaya var. Hemen bir sikke çakıyorum. Çantamı kulvardan aşağıya yuvarlamak adına büyük bir çaba sarf ederek çıkarıp ipime ulaşıyorum. İp ucu ucuna yetiyor indirmeye. http://i.imgur.com/6Z3qTxQ.jpg Sonra kulvardan inmeye devam ediyorum. İndikçe hava açılıyorken tam rota çıkışına doğru yine sis basıyor. Narpuz’dan gelen zikzaklı yolu ararken (yani aslında su kaynağını da ararken) kendimi ne idüğü belirsiz bir yerde buluyorum yine. Narpuz’un kapı girişi ile patika girişa arası bir yer. Yine uçuruma bağlıyor. Yine ip inişi yapmak durumunda
kalıyorum. Sonra 11:30 gibi Sokulu’ya varıp biraz oyalanıp Salim Abi’yi arıyorum ve dönüşe geçiyorum.

Rota üzerinden Bazı Fotoğraflar:

http://imgur.com/a/bdX1f

Rapor Dışı:

Ankara’daki patlama sebebiyle yollarda sürekli kontrol var. Kimliksiz çıkmayın. Bir posta Niğde-Çamardı yönünde durdurdular. Kimliğim olmadığı için akbili verim üzerinde TC kimlik no yazıyor diye. Sorun çıkmadı. Dönüşte Aksaray-Ankara arası jandarmalar durdurdu. Yine okul kartı + akbil ikilisini gösterdim. Jandarma “Üniversite kartı mı tamam al o zaman” diye benden kimlik almadı. Ancak Gölbaşı çıkışında polis yine durdurunca bu sefer yemedi. Yine kimlikleri topladılar. Ben yine akbili verdim. Polis aracında kontrol yapıldı ve benim kafam rahat tabi (neden olmasın ki zaten). Ancak polis otobüse geldi ve ismimi andı sağ olsun. Aşağı indirdiler. Polis aracına gittim. Akbilinde TC yazıyor mu filan. Yazıyor işte dedim. Tc’ni söylesene dediler. Başladım numaraları saymaya. Ve o sırada bir yandan gözüm akbildeyken ben de fark ettim. TC’mi yanlış kazımışlar. Sonra bir ton soru. Ana adı, baba adı, memleket, doğum yerim, nüfusa kayıtlı olduğum adres, en sevdiğim renk vs vs bir ton stres. Kimliksiz çıkılır mı temalı bir ton öğüt.

Haberiniz olsun yani.