10/09/2016 Kaçkar Klasik/Aladağlar – Abbas Ateş(İTÜDAK), İbrahim Dede(Elbistan Dağcılık Kulübü)

Tarih: 2016-09-10

Ekip: ABBAS ATEŞ (İTÜDAK), İBRAHİM DEDE (Elbistan Dağcılık Kulübü)

Yer/Bölge: Kaçkarlar

Rota: Kaçkar Klasik

Kullanılan Ekipmanlar:

Hava Durumu:

Süre:  10 saat

Detay

İbrahim Dede ile birlikte yazın son faaliyetini Kaçkar zirve çıkışıyla tamamlamaya karar verdik. Elbistan’dan Sivas-Erzincan-Erzurum-Yusufeli (678 Km) istikametine doğru 09.09.2016 tarihinde 19.30 sularında özel araçla yola düştük. Sabah 7–8 gibi Yusufeli’nde olur, 10-11 gibi de Yaylalar Köyü’nden kamp alanına doğru hareket eder, 2-3 gibi Dilberdüzü kamp alanına varır, 12 saat dinlenir gece 03:00’te kalkar zirve yürüyüşüne başlarız diye planlamıştık!

Her şey gayet iyi gidiyordu. Sivas’ı, Erzincan’ı geride bırakmış Tercan ilçesine yaklaşıyorduk. Gece karanlığında aniden karşıma çıkan en az 250 kiloluk erkek domuza direksiyona sıkıca tutunup, gözlerimi kapatıp, frene yüklenip çarpmak durumunda kaldım. Verilmiş sadakamız varmış diyelim! bize ve arabaya bir şey olmadı. Maalesef domuz hayatını kaybetti.

Polisti, rapordu derken 3 saat olay yerinden ayrılamadık. Yusufeli’ne vardığımızda saat 12.00’yi bulmuştu. Ufak tefek eksiklerimizi aldıktan sonra 14.30 gibi Yaylalar Köyü’ne, oradan da 1.5 km sonra Olgunlar mezrasına geldik. Pansiyon sahibi İsmail hocanın çayını içip bölgeye ilişkin bilgiler aldıktan sonra 15.30 gibi köy içinden yürüyerek derenin üzerine kurulu köprüyü geçip patikaya girdik. Patikanın neredeyse otobana dönüştüğünü söyleyelim. Kaybolmak mümkün değil. 18.30 gibi Dilberdüzü kamp alanına ulaştık. (Anakamp hizmeti verilen alanda WC dâhil her şey bulabilirsiniz. Çoğu insan küçük bir zirve çantasıyla gelip, hazır çadırlarda konaklayıp, yemeğini vs. burada yiyerek zirve çıkışını yapıyor.) Trans geçiş için düşünülebilir.

Çadırı kurup yemeğimizi yememiz 20.00’i bulmuştu. Hem uzun yolculuk hem de kamp yüküyle yürüyüş bizi çok yormuştu. Zirve çıkışı yapacak 4 kişi daha vardı alanda. Gece 01.00’de kalkıp 02.00’de yürüyüşe başlayacaklarını istersek birlikte çıkabileceğimizi teklif ettiler. Çok yorgun olduğumuzu 03.00’te kalkıp 04.00’te yürüyüşe başlayabileceğimizi söyleyerek teşekkür ettik. Ve hemen yattık.

Planladığımız gibi 04.00’te yürüyüşe başladık. Güneş doğmadan büyük göle ulaştık. Karanlıkta kafa lambalarımızın yardımıyla patikada yürümek hayli zevkli gelmişti. Gölden sonra patika bizi yanılttı ve sağ taraftaki tepeye doğru yükseldik. Yanlış yolda olduğumuzu anlayıp doğru yola girmemiz 30 dakikamızı aldı. Geçiti aşıp aşağıdaki göle indik. Sonrası hafif bir tepe çıkışı ve ana zirvedeki bayrakların bizi selamlaması. Bu noktaya geldiğimizde 4 kişinin zirvede olduklarını görebiliyorduk. Vadideki kar yığının en ince noktasından geçtikten sonra önce kayalık alandan yükselmeye başladık sonra ise bitmek bilmeyen çarşağa girdik. Patikalar birkaç noktadan ayrılıyor. Ama hepsi bir şekilde zirveye götürüyor. Dik eğimli çarşağı geçtikten sonra zirveden dönen ilk ekiple karşılaştık. Biraz sohbet ettikten sonra uzaklarda görünen dağın Ağrı Dağı olduğunu söylediler. Hava cok güzel, tertemiz ve netti. Böyle havalarda görülüyormuş. Kendimizi şanslı hissettik. 11.00 gibi zirveye ulaştık. Sırt hattı muhteşemdi. Denizi görememiştik ama yükselerek gelen sis, Karadeniz dağlarının, vadilerinin, yaylalarının, göllerinin görüntüsü büyüleyiciydi. Kavron, Çaymakcur ve Ayder’e doğru uzanan vadinin güzelliği tüm yorgunluğumuzu almıştı. 1.5 saat kadar manzaranın keyfini çıkardık. Bir şeyler yedik ve dönüşe geçtik. Çarşaktan sonra önümüze çıkan kar yığınının üzerinden geçip geçmemeye karar veremedik. Biraz aşağıya inip karsız alandan geçmek zor geldi. İbrahim kara girip geçti. Ben de kara girip yürümeye başladım. Kar yığının kenarları (girilen kısım) güneşin etkisiyle erimiş ve yumuşak iken orta kısımları sertleşip âdete buzula dönüşmüş gibiydi. Birikintinin orta kısmında kaymaya başladım. Sırt üstü kayarken yüz üstü dönüp dirsek ve parmaklarımla durmaya çalıştım! 6-7
metrelik bir mesafe olmasına rağmen kontrolü kaybedip hızla kaymaya başlamıştım. Bir şey olmadan durmuştum ama benim için iyi bir ders olmuştu!

16.00 gibi kamp alanına indik. Biraz dinlenip bir şeyler yiyip içtikten sonra toplanıp 18:00 gibi yürüyüşe başladık. 2.5 saatlik yürüyüşten sonra Olgunlar’a, oradan Yusufeli’ne vararak etkinliği tamamlamış olduk.

Zaman darlığı nedeniyle 24 saatlik zamanın 16-17 saatini yürüdük. 6 saati kamp yükü, 10 saati dağa çıkış-iniş. Zamanı iyi ayarlayıp vücuda bu kadar yüklenmemeli. Ayrıca muhteşem Karadeniz doğasını bulmuşken daha fazla zaman ayrılmalı. Vadideki kar birikintisine ya girilmemeli ya da kazma tutmalık (krampon) kullanılmalı.