23/06/2007 Büyük Demirkazık Peck Kulvarı/Aladağlar – Tayfun Arıkan (bağımsız), Volkan Çakır (İTÜDAK), Hülya Erşah (Pandül)

Tarih: 23/06/2007

Ekip: Tayfun Arıkan (bağımsız), Volkan Çakır(İTÜDAK), Hülya Erşah(Pandül)

Yer/Bölge: Aladağlar / Sokullupınar

Rota: Büyük Demirkazık Peck Kulvarı

Kullanılan Ekipmanlar: Ekipteki herkeste 3k, emniyet kemeri, hms ve atc ayrıca bir yarım ip, 3 buz burgusu, çekiç kafa teknik kazma, 4 sikke, 4 kilitli, yeterince perlon ve yardımcı ip mevcuttu.

Hava Durumu: Faaliyet boyunca açık ve çok sıcak bir gün oldu.

Süre:  –

Rota Tanımı

Öncelikle belirtmem gerekir ki mevsim itibariyle raporda geçen kaya etapları daha erken bir mevsimde muhtemelen şelale buzulu etapları olacaktır. Peck Kulvarı, Demirkazık Zirvesi’ nin güney batısında yer alan ve direkt zirve sırtına bağlanan bir kar-buz kulvarıdır. Dolayısıyla pusula yönü rota boyunca kuzey doğuyu gösteriyor. Kulvarın girişi kaya bloklarının arasında kaldığı için direkt gözükmüyor. Sokullu Pınarı’ ndan Narpuz’ a girdikten sonra vadi tabanı boyunca devam eden patikayı izleyerek 2350 m’ deki Kayacık Pınarı’ na varılıyor. Burada önünüze çıkan kaya bloklarının sağ tarafında vadi daralarak Narpuz II’ ye devam ediyor. Sol tarafınızda ise sol yamaçtan 500 m yukardan başlayarak kaya blokları altından devam ederek vadi tabanına kadar inen büyük bir çarşak göreceksiniz. Çarşak boyunca sırta doğru 450 m irtifa kazanana kadar devam edin. Sağınızda, kaya bloklarının arasında 50 m genişliğinde bir giriş göreceksiniz. Hafif yükselen bu giriş, bir bele doğru çıkıyor. Bundan önce daha alçaklarda göreceğiniz dar geçitlere girmeyin. Bir yere çıkmıyor. Bele çıktığınızda artık kulvarı görebiliyorsunuz. Kulvarın girişi için hafif alçalıp 40-50 derece eğim ile başlayan kulvara giriliyor. Genişçe başlayan kulvar 3250 m irtifaya kadar çatallanma yapmıyor. Burada daralarak ikiye ayrılıyor. Ayrıca burada sağ kaya bloklarının altında bivak yeri mevcut. Sağdaki daha dar görünen kulvara devam edin. Bundan sonra kulvar iyice daralarak eğim artıyor ve III derecelik 4-5 m’ lik kaya bloklarını tırmanarak devam ediliyor. Bu dar bölüm bittikten sonra 3500 m irtifada eğimin azaldığı amfi tiyatro denen hayli geniş bir alana çıkıyorsunuz. Yukarı doğru, kulvarın daraldığı bölüme devam ediliyor. Bundan sonra artık V çentik görülüyor. Kulvarın iyice daraldığı bu bölümde eğim iyice artıyor, 60 derece gibi ve III derecelik hafif bir baca tırmanışı ile yükseliniyor. V çentiğe gelmeden 10-15 m önce kulvar yine ikiye ayrılıyor. Sağdan devam edip III, III+ derecelik kaya etaplarını tırmanarak hep sağdan devam ederek zirve sırtına bağlanıyorsunuz. Önünüzde son etap kılçık kalıyor. Kılçığın da sağından daha rahat geçiliyor. Ve zirvedesiniz. İnişi ister yine Peck Kulvarı’ ndan ister klasikten yapabilirsiniz.

Tırmanış

İstanbul’da faaliyeti konuşmak için toplandığımızda 6 kişilik ekibin Peck için kalabalık olduğuna karar verip, kulvara kadar beraber gidip, burada 2 ekibe ayrılarak tırmanışı yapmayı uygun gördük. Zaten Dağ Aktiviteleri Grubu’ndan (DAG) Nezihe ve Seyhan bir gün önce gidip İtoturumu tırmanışını yapacaklardı. Biz de onların ekipten Kocaeli Üniversitesi Dağcılık Klübü’nden Latif’i alarak cumartesi günü daha önce sözleştiğimiz gibi 13’te Sokullu Pınarı’na vardık. Nezihe’nin çadır ordaydı, ancak onlar daha rotadan inmemişlerdi. Şans eseri tam o sırada zirvede olduklarından cepten konuşabildik. Biz kampı kayacık pınarına atmak istiyorduk. Ancak Nezihe ve Seyhan akşama doğru kamp yerinde olabileceklerini, o saatten sonrada kampı taşıyamayacaklarını söylediler. Bunun üzerine saat 4 te kayacık pınarında buluşmak üzere sözleşerek Latif’i Sokullu’da bırakıp Narpuz’a girdik. Saat 16 gibi kamp yerine vardık. Rota için biraz yükselerek bakındık ancak pek bir şey çıkartamadık. Sabah 3 gibi kalktık. Kahvaltıyı ederken vadiden yukarı doğru gelen DAG ekibinin ışıklarını gördük. Saat 4 te hazırlığımız biterken yanımıza vardılar. Hava hala karanlık olduğundan elimizdeki çizimlerden rota üzerine tartıştık ancak net bir şey çıkartamadık. Bunun üzerine havanın biraz daha aydınlanmasını bekleyip saat 5 gibi sol sırttaki çarşakta yükselmeye başladık. Girişi atlamayalım diye ufak tefek kaya arası geçitlere girdik ancak hiçbiri bir yere çıkmıyordu. Bu da bize bayağı zaman kaybettirdi. Vadi tabanından 450 mt irtifada sağda kaya bloklarının arasında girişi gördük. Hafif yükselerek bele çıktıktan sonra kulvar önümüzdeydi.. Saat 8 olmuştu ve 45 dakika arayla 2 ekip halinde kulvara girmek için hazırlanmaya başladık. İlk biz girdik. Kulvar tabanı sert kar ve buzdu ancak kaya bloklarının olduğu bölümlerde kırılmalar olmuş ve kaya blokları açığa çıkmıştı. Bu seneki hava sıcaklıklarının yüksek gitmesi bu kar, buz kulvarında da bizim için bazı sürprizler hazırlamıştı. 40-50 derecelik eğimde çok zorlanmadan 1,5 saatte 3250 mt irtifaya kadar yükseldik. Burada kulvar ikiye ayrılıyordu. İki kolda da iyice daralıyor ve eğim artıyordu. Raporlardan okuduğumuz soldan gitmek gerektiğiydi ancak sağda baba vardı ve pusula açısına daha fazla uyuyordu. Biraz mola verdikten sonra sağdan gitmeye karar verdik. Bu bölümde kulvarda nerdeyse hiç kar kalmamıştı ve gittikçe zorlaşan III,III+ lık 4-5 metre yüksekliğinde kaya etapları geçmeye başladık. Altları kar dolu olduğunda kolay geçilebilecek etaplar bizi bayağı zorluyordu. Yinede ip açma gereği duymadık. Bu arada telsizden DAG ekibininde çatala geldiğini öğrendik. Onlara beklemelerini rotadan emin olmadığımızı söyledik. En son hafif negatifimsi bir yere geldiğimizde ileride kulvarın genişlediğini gördük. Ancak ara bölümü göremiyorduk. Raporlarda bu kadar sert kaya etaplarından bahsedilmediği için yanlış yere girdiğimize karar verip geriye dönerek solu deneyelim dedik. İnerken iki yerde ip açtık. Bu arada DAG ekibine telsizle soldan devam etmelerini arkalarından geldiğimizi bildirdik. Çatala kadar geri inip DAG ekibinin arkasından soldan yükselmeye başladık. Nispeten daha kolay kaya etaplarıyla hızla kulvarın açıldığı bir alana vardık. Sağımızdaki ve solumuzdaki sırtlar açılıp iyice genişleyerek, yine genişçe bir belde bitiyordu. 300-400 mt ilerde bu belin üstünde
DAG ekibi kafalarını iyice aşağı doğru vermiş bir uçuruma bakarcasına duruyorlardı. Telsizden beklenen haber geldi,” kuzeey”.Sağdan devam etmeliydik. Ancak şimdi kimsede tekrar çatala inip sağa gidecek motivasyon kalmamıştı. Ayrıca saat 11 i geçmişti. DAG ekibi kuzeybatı sırtı olduğunu tahmin ettikleri sırta doğru bir yan geçiş planlamaya başladılar. Ben ise bizi Peck kulvarından ayıran sağımızdaki sırta yumuşak bir çıkış gözüme kestirdim. Tayfun ve Hülya dinlenirken sırta doğru tırmanışa başladım. Öbür tarafa iniş çok sert olsa bile ip açarız diye planlıyordum. İp inişi kuzeybatı sırtına yan geçişten ve çatala inmekten daha iyi bir alternatifti. Sırta vardığımda önümde Peck ve ünlü amfi tiyatro seriliydi. Sağ tarafta kulvarın daraldığı ve bizim döndüğümüz kaya etaplarını görebiliyordum. En önemlisi ise sırttan kulvara yumuşak bir iniş vardı. Tüm ekip amfi tiyatro da toplandık ve etabın geri kalanında beraber devam ettik. Kulvarın iyice daraldığı bölüme doğru yükseldik. Artık V çentiği görüyorduk. Ancak eğim iyice artmış ve kaya buz karışımı tam bir mix tırmanışa dönmüştü. Kramponları kayaya takarken çıkardıkları sese katlanarak, ıslak kayalarda dikkatlice yükselmeye devam ettik. Ancak bu beklemediğimiz etaplar hızımızı iyice düşürdü. Hafif bir baca yapan III+ lık bölümüde geçtikten sonra V çentiğin hemen altında kulvar sağa devam ediyordu. Bu noktadan sonra yalnızca III; III+ lık kaya etapları tırmandık. Biraz sıkıntılı bir yan geçişle sağa geçtikten sonra tamamen ıslak bir etaba denk geldik. Burada ip açmaya karar verdik. Hem kayalar çok kaygandı hem de yukarıya daha önce çakılmış sağlam bir sikkenin boşa gitmesini istemedik. Diğer etaplarda ip açma gereği duymadık. Yalnızca bir yerde Hülya için psikolojik emniyet maksadıyla ipe el attık. Saat 16 gibi zirve sırtına vardık. Önümüzde bir tek kılçık kalmıştı, ondan sonra zirvedeydik. Ancak saat bayağı geç olmuştu, daha önce planladığımız gibi klasikten inmek çok zaman alacaktı. Yinede hava kararmadan ip inişlerini bitirip, durumumuzu değerlendirip gerekirse zirve külahının altında bivak yerinde kalırız diye konuştuk. Herkes yorgun olduğundan ve şiddetli rüzgâr sebebiyle denge kaybı yaşanabileceği için Kılçık geçişinde sabit hat kurmaya karar verdik. Bir tarafta babadan diğer tarafta da sikkeden emniyet alarak hattı kurduk. Saat 17 gibi zirvedeydik. Kısa bir mola, zirve defterine iki satır yazı, fotoğraf derken fazla oyalanmadan inişe geçtik. Klasik rotada daha önceden çakılı olan sikkeleri kullanarak, yalnız perlonlarını yeniledik, ip inişine başladık. Altı ip boyu iniş yaptıktan sonra bir bölümünü de ipsiz inerek saat 19 30 gibi bivak yerindeydik. Durumumuzun iyi olması ve hava iyice kararmadan Narpuz’a inebilecek olmamızdan dolayı devam ettik. Kızıl çarşaktan hızla resmen kayarak vadiye kadar indik. Saat 21 olmuştu ve hava tamamen kararmıştı, ancak artık vadide patikadaydık. Ayrıca GPS ten yön ve mesafemizi de kontrol edebiliyorduk. Patikadan hızlı bir şekilde, muhteşem bir
ay ışığında, nerdeyse kafa feneri kullanmadan kayacık pınarındaki kampımıza 11 30 gibi vardık. DAG ekibi Sokullu’ya doğru devam etti. Bizde kampı toplayıp onların yanına indik. Pazar akşamı İstanbul’a yola çıkış böylece yatmış oldu. Herkes pazartesi günkü mesaisini satıp, sabah iyice dinlenip, öğlen gibi İstanbul’a doğru yola çıktık. Rotayı aramada kaybettiğimiz zaman, küresel ısınmanın neden olduğu beklenenin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları yüzünden kar, buz durumunun beklediğimiz gibi çıkmaması faaliyetin çok uzamasına neden oldu. Yine de bu durumdan dolayı tırmanışın dry tooling ile kaya etaplarının geçildiği bir mix tırmanışa dönüşmesi ve tabii ki zirveyi yapmış olmak çok keyifliydi. Çok dirençli ve uyumlu, bol muhabbetli (özellikle latif) DAG ekibiyle beraber tırmanmakta ayrıca keyifliydi. Umarım tekrar beraber tırmanma fırsatımız olur.

Volkan Çakır.