26/08/2014 Emler, Yedigöller, Hacer Boğazı, Soğukpınar Tanıma/Aladağlar – Mertcan Sezginer, Laçin Cihantimur

Tarih: 26/08/2014

Ekip: Mertcan Sezginer, Laçin Cihantimur 

Yer/Bölge: Karayalak-Yedigöller-Hacer / Aladağlar

Rota: Alaca Kuzeybatı sırtı – Kaldı Güneybatı denemesi

Kullanılan Ekipmanlar:2 Petzl kask, 1 tek kişilik bivak, İlk yardım çantası

Hava Durumu: 26.08.2014 Salı günü öğleden sonra KAPI dolaylarında şiddetli rüzgar,gök gürültüsü, yağmur. 28.08.2014 Perşembe günü ve Sali oglen hariç faaliyet boyunca açık, güneşli bir hava vardı.Perşembe yoğun yağmur ve dolu yağışı.

Süre:  –

Planlanan Faaliyet Programi

26.08 Salı: SOKULLUPINAR’dan yürüyüşe başlangıç,
ÇELİKBUYDURAN’a kampı atış.
27.08 Çarşamba: Eznevit, Karasay zirve denemesi.
28.08 Perşembe:Emler zirve denemesi daha sonra kampı YEDİGÖLLER’e
taşıma.
29.08 Cuma:HACER BOĞAZI üzerinden SOĞUKPINAR’a varış.
30.08 Cumartesi:Ulupınar köyüne varış, faaliyet sonu. 
Uygulanan Faaliyet Programi:
26.08 Salı: SOKULLUPINAR’dan yürüyüşe başlangıç,
ÇELİKBUYDURAN yaklaşık 1 km önce kamp atış.
27.08 Çarşamba: Kampı ÇELİKBUYDURANA taşıma, dinlenme.
28.08 Perşembe:Emler zirve, daha sonra kampı YEDİGÖLLER’e taşıma.
29.08 Cuma:HACER BOĞAZI üzerinden SOĞUKPINAR’a varış.
30.08 Cumartesi:Ulupınar köyüne varış, faaliyet sonu.

Faaliyet

Salı:
8:10 da yeni otogardaydık. 8:35 de eski otogara minibüsle geçip Çamardı minibüsüne eşyaları yerleştirdik ve çorbacı arayışına girip yerel bir tavsiye ile eski otogarin hemen yaninda İlkbahar Lokantası’na gittik. 9:30 da minibüsle Umut’la birlikte ÇAMARDI’ya hareket ettik. 11 de Salim abinin evine vardık. Volkan, Uğur ve Umut’la hazirliklari yaptik o sirada Salim abinin esi bize güzel bir kahvaltı sofrası hazirladi. 12 gibi yola çıktık, 12:47 de SOKULLUPINAR’daydık. Umutlardan ayrılıp,fazla ağır yüklü çantalarımızla yürüyüşe başladık.(Örneğin
yaklaşık 5 litre su taşıyarak) 7:20 de zaman zaman ufak ihtiyaç molalarıyla bendeki kondisyon eksikliğinden ve eşek yükü çantalardan ancak KARAYALAK VADİSİ’nin sonlarına
geldik.1,5 litre suyumuz olduğu icin bize yeter dedik.,Hava da hızla kararmaktaydi ve ÇELİKBUYDURAN’dan 1-2 km uzakta olduğumuz için çadırı uygun bir yere kurup yatmaya karar verdik. Çadırı kurar kurmaz Mert bir şeyler atıştırdı ben de havadan ve yorgunluktan sızıp uyudum.

Çarşamba:
6.20 de ben soğuk algınlığı belirtileri ve baş ağrısıuyla uyandım, Mert su kaynağını aramaya gitti,7:15’te suya doymuş ve neşeli olarak geri geldi. 11:20 de benim mideme yemek girmesi,ilk yardım çantasındaki ağrı kesici ateş düşürücülerin etkisiyle, kampı taşımak için yola çıktık. 12:55 te ÇELİKBUYDURAN’a ulaştık. 2:30 da kamp alanına yerleşip yemek hazırlığına başladık ve benim düzelmem adına Eznevit Karasay zirve denemesine ayırdığımız günü uyumaya ve çantaları hafifletmek için yemek yemeye vurduk.Tüpümüz azalsın diye suları fazla fazla kaynattık. 8:30 da yattık.

Perşembe:
6:50 de uyanıp kahvaltı yaptık. 8 de Emler zirveye yola çıktık.Taylan’dan aldığımız tavsiye üzerine dimdik olan patikayı değil biraz daha sağdan olan daha az eğimli patikayı tercih ettik ancak o kadar uzağa dolanmışız ki zirveyi yapmamız 9:45 i buldu.Çünkü daima daha az eğimli patikaları tercih ettiğimizden zirvenin daha sağında bir noktaya çıkıp, bir miktar aşağı inerek doğru yola girmemiz gerekti.5 m2 lik alanda sen kötü çıktın ben kötü çıktım derken 500 poz fotoğraf çekip, 10:40 da kamp alanına indik.Yemek yedik, kampı topladık Mert ÇELIKBUYDURAN’da duşa girdi beyni durdu başı döndü falan filan derken, 14:00 te YEDIGOLLER’e doğru yola çıktık. 15:52 de Yedigollere vardik.Sodek tur şirketinin çadır alanında gezi
içinde daima minnettar kalacağımız abilerden biri olan Cumali Abi, Sodek Tur şirketinin aşçısı ile tanıştık.Zaten YEDİGÖLLER’e indiğimiz vakit tur çadırlardan birinin dışında görerek selam vermek için yanına yaklaştık. Çadırı bu alananın içine kurmamızı ve çok uzaklaşmamamızı çünkü su kaynağının böylece elimizin altında olacağını söyleyen Cumali abi, çadırımızı kurunca bizi çay içmeye davet etti.Böylece yedigöllerde cam bardakta çayımızı içip Yedigöllerde kalan tek gölü görmeye etrafında fotoğraf çekilmeye gittik.Döndüğümüzde bizi menemene davet etti,bizde bol sucuk kaşarımızı kaparak yardıma gittik. Hayatımızda yediğimiz en güzel menemendi.Böylece her akşam yediğimiz salçalı makarnaya bir gün ara vermiş olduk.Yemek yedikten sonra çaya devam ettik.Cumali abinin hikayelerini dinledik ve zaman zaman bizim gibi dağcı/gezginlerin yüzünü güldürmek için onları çadırına çağırıp güzel yemeklerinden pişirdiğini öğrendik. Yatmadan önce Mert, Aykut’a faaliyetin durumunu haber vermek için YEDİGÖLLER’de telefon çeken tek tepeye çıktı. 21.30’da yattık.

Cuma:
Benim hastalık durumum bu sabahta kendini gösterdi ve 7 buçuk gibi uyanmamıza rağmen Mert soğuk suları bezlere dökerek ateşimi düşürmekle uğraştı. 9.30’da kamp alanından çıktık.
Yedigöllerden HACER BOĞAZI’na giden yol çok net görünen bir patikaydı.Gölün tam solundan geçtik. Başlangıçta ufak eğimli inişlerle olduğundan sevindik ve tüm yolun böyle devam edeceğini sandık ancak daha sonra çok dik bir yamaçtan eğimi azaltmak adına uzun patikaları tercih ederek yolu en az 5 katına çıkardım.Böyle olmasının en büyük sebebi eğimli dar
arazide yürüme tedirginliğilinden hala kurtulamamış olmamdır. Bu yürüyüş yolunda insanın canını en çok sıkan şey Yedigöllerden aşağıya inerken o gün gitmeniz gereken HACER ORMANLARI’na kadar olan bütün patika görünmektedir ancak iniş yolu çok uzun olduğu için bütün gün varmanız gereken noktayı görüp bir türlü ilerleme kaydedemediğiniz hissine kapılmanızdır.Yani bütün iniş esnasında aynı taş,aynı ormanı görüp ulaşamıyorsunuz. Birde zemin büyük taşlardan atlar gecerim deseniz değil, Çarşaktır yol kayarım çarşak sörfü yaparım deseniz değil. En nefret edilesi orta boyda ayağın şeklini büküp duran taşlar.Vadiye indikten sonraki yol SOĞUKPINARA kadar gayet kolaydı. Zaten ormanın içerisinden bir süre sonra jip yolu başlıyor.Soğukpınara varmak için yoldan ayrılmanız gereken noktada zaten tabela var. Soğukpınar durak noktası yazıyor.Soğukıpınar haritada gözüktüğü gibi HACER KULESİ ‘nin arkasında kalıyor ona göre hesaplayabilirsiniz. 19.00’da SOĞUKPINAR dağ evine vardık.Ortalığı kolaçan edip çeşmede el yüz yıkadık. Ayaklar su toplamıştı. Dağ evi ile ilgili bilgi vermek gerekirse içinde tuvaleti,oturacak masası sandalyesi bulunan şarabınızı açıp oturulucak manzarası ve verandasıyla iki kışlık geçmişi olan çiçeği burnunda bir binadır. Ortalığı keşiften sonra geleneksel yemeğimiz olan salçalı sucuklu makarnamızı yiyip 21.30’da yattik.

Cumartesi:
Sabah 7.00’da uyandık. Kahvaltı yaptığımız sırada dağda tanıştığımız Cumali abinin akrabası olan Mehmet abi bizim haberimizi almış, ne durumdayız diye bakmaya geldi Mehmet abiye Ulupınar köyüne nasıl gideceğimizin yolunu sorarken normalde 100-150 liraya traktörle yaklaşık 15 km uzunluğunda insan ve yüklerin taşındığı bu yoldan bizi bildiğiniz iki tekerlekli motosikletiyle taşımayı teklif etti. Soğukpınardan Ulupınara gitmek için iki yol mevcut. Biri bizim de üzerinden gittiğimiz belirgin olan jip yolu,diğeri ise zaman zaman jip yolu ile kesişen ancak bize çok bariz gelmeyen ayrıları olan bir patika.Jip yolu,mesafeyi çok uzattığından eğer yürünecekse patika tercih edilmeli bunu bize oranın yerlisi olan Mehmet abi söyledi.ancak oradan yürümediğimiz için patikanın netliği ile ilgili kesin bir şey söyleyemiyoruz. Bu arada Ulupınar köyünden Yahyalı ya sadece Pazartesi ve Cuma günleri sabah 6-6.30 gib erken bir saatte araç olduğunu öğrendik. Bir motosiklete 3 yetişkin insan ve iki kocaman çantanın nasıl sığacağını düşünemediysekte önceki günden yorgun oluşumuz ağır bastı ve bu teklifin üzerine atladık. Motosiklete nasıl oturduğumuzun bir resmi keşke olsaydı. Mehmet abi önde,ben ortada ,Mert en arkada ve sırtında iki tane kocaman çanta sıkıca bağlanarak bozuk yoldan, hindistan tarzı motora atladık.Heyecanlı bir yolculuktan sonra Mehmet abi bizi,Ulupınarda araç olmadığını öğrenmemiz sebebiyle daha turistik olduğundan araç bulma şansımızın yüksek
olduğuna inandığımız, Kapuzbaşı köyüne bıraktı. Burada da bize yardım etmesi için muhtar olan arkadaşı Bekir ‘i aradı bizde onun işlettiği pansiyon olan Muhtar’ın Yeri’ne gittik. Bilgi vermek gerekirse dağcı olduğumuzu söyleyince bize çay bahçesinde çadır kurabiliceğimizi söylediler,çok sıcak davrandılar ve bol bol çay ikram ettiler. Kapuzbaşı Şelalesi’ne gidilirse kampın kurulabileceği hoş bir mekan.Burada muhtar bize Yahyalı’ya gidebileceğimiz bir araç ayarlamaya çalıştı, saat 5 gibi arkadaşı olduğunu tahmin ettiğimiz jandarma uzman çavuşunun ekip aracıyla Yahyalı’ya 68 kmlik bir yolculuk yaptık. Yahyalı’dan da günün en son aracı olan 19.00 arabasına binip Kayseri’ye 100 km’lik ayakta minibüs yolculuğu yaptık. Oturarak gitmek için Süha Turizm aranıp önceden yer ayırtılabiliyormuş(Gidince öğrendik.) Kayseri otogarından direk İstanbul seferi yoğunluktan,kalmadığından; Ankara üzerinden İstanbul’a gittik.

Fotograflar
https://plus.google.com/photos/107273012246434856760/albums/6054551592598274257

Dikkat edilmesi gerekenler:

-Kendi kondisyonunuzu bilerek
çantanızı hazırlayın
– Sokullu’dan yola çıkmak için geç kalmayın,sabah saatleri daha
uygun
– Daha az eğimli ancak uzun patika ile çok eğimli kısa patika
arasında tercihinizi bilin,yükleklik korkunuz benim gibi değilse hacer
boğazındaki yolunuz oldukça kısalacaktır.
-Ağustos ayının sonunda rota üzerindeki mevcut su kaynakları: Sokullu pınar,Çelikbuyduran, Yedigöller(direk gölü yanı),Soğukpınar
-Soğukpınar’daki su kaynagi, üstteki kalıcı buzun erimesiyle oluştuğu için akşam hava karardıktan sonra ve sabah saatlerinde akmıyor.
-Uludere’den Yahyalı’ya her gün araç bulunmadığından varış gününüzü araç olan bir güne ayarlamak mantıklı olacaktır.

Laçin Cihantimur
Mertcan Sezginer