27/08/2014 Kemerli Zirve/Kaçkarlar – Utku Fişek, Rukiye Önal

Tarih: 27/08/2014

Ekip: Utku Fişek, Rukiye Önal

Yer/Bölge: Ayder – Galer Düzü – Palakçur – Büyük Göl – Kemerli
Zirve – Avusor

Rota: Kemerli Zirve

Kullanılan Ekipmanlar: 

Hava Durumu: 

Süre:  –

Rapor

27.8.14
Eğer Kaçkar planınız varsa uygun zamanda uçak biletlerine bakmaya başlayın. Çünkü otobüsle 17-18 saat sürebiliyor… Biz de uçak bileti bakmaya geç kaldığımız için Kamil Koç’tan Rize’nin Pazar ilçesine bilet aldık. Saat 13.00’da Esenler’den hareket ederek ertesi gün 6.20’de Pazar’a vardık.

1. gün 28.8.14

Pazar’dan Ayder’e ilk kalkan minibüs saat 08.00’de. Daha sonra 45 dakikada bir kalktıklarını söylüyorlar ama dolmuş misali dolunca gittikleri için sizi “15 dk önce burada olun” diye uyarıyorlar. Beklerken fırın, market vs. yavaş yavaş açılıyor. Alışveriş yapabilirsiniz. 09.00’da Ayder’e vardık. Avusor Yaylası’na giden 1 tek minibüs olduğunu Ayder’de öğrendik. O da 15-20 dakika kadar önce kalkmış. Planımız ilk gün Büyük Göl’e kamp atmak olduğu için Kavrun minibüslerine binip 20 dakikada Galer Düzü’ne geçtik. Bu minibüslerin de ne zaman kalkacağı belli değil, dolunca kalkıyorlar, o yüzden bir süre beklememiz gerekti. Beklerken muhlama yedik. Galer Düzü’nde hazırlanıp yürüyüşe başladık. Köprüyü geçtikten sonra düz devam eden araba yolunun tam tersine ve yokuş yukarı giden araba yoluna girince Palakçur Yaylası yoluna girmiş oluyorsunuz. Eğer düz yürümeye devam ederseniz “Yukarı Çeymakçur, Çeymakçur Geçidi, Dübe Yayla” tabelalarını görürsünüz. Palakçur’a giden araç yolu S’ler çiziyor ve yaklaşık 4,5 km uzunluğunda. Saat 12.00’da başladığımız yürüyüşü molalarla birlikte 13.40‘da bitirerek yaylaya vardık. Köprüye yakın olan su yolunu sağımıza alarak 14.30’da tekrar yürümeye başladık. Bu yolun sonunda Büyük Göl’ün güneyinde kalan tepelerde olacağımızı biliyoruz ancak izlenecek bir patika yok. Dikine çıkıyoruz tepeyi. Kazmalar çıkış sırasında baya yardımcı oluyor. Tepeyi aştıktan sonra önümüze inişli çıkışlı devam etmemizi gerektirecek diğer tepecikler çıktı. Bu sırada arkamızdan hızla gelen sis bize yetişiyor. Sisin içerisinde ilerlemek oldukça zor. Sisten önce gideceğimiz yönü gördüğümüzden işimiz çok da zorlaşmadı, devam edebildik. Zaten olduğumuz yerde artık su ve çadırı koyabilecek düzlük de yoktu. Büyük büyük çarşakların arasından ilerleyerek suya ulaşınca olabildiğince taşlardan arındırdığımız tek çadırlık bile olmayan eğimli bir yere çadırı kurduk. Saat 19.00 olmuştu.

2. gün 29.8.14

04.00’a alarm kurup etrafa baktık ki ne görelim. Her yer sis! Yağmur yağmıyor ama taşlar, otlar hep ıslak. Eğer hava açılsaydı devam edip kampı Büyük Göl’e taşıyacaktık. Utku ilerleyip gölü görmeye çalıştı ama olmadı. Taşıyamadık.

3. gün 30.8.14

Her yer bugün daha yoğun sisli. Utku gidip baktı, geri döndü. Kaldık burada.

4. gün 31.8.14

Saat 07.30’da uyanıp sisin olmadığını görünce kendimi dışarı attım. Kahvaltı falan etmeden gözüme kestirdiğim kayalıkların yanındaki düzlüğe doğru ilerledim. Utku da arkamdan geldi. Sonunda gölü görebildim. Koşarak çadıra geri döndük. Yemek yedik, çadırı topladık, tekrar kayalıkların yanındaki düzlüğe gittik. İniş için Utku direkt Büyük Göl tarafına inen bir patika buldu. Kumarların arasından zikzaklar şeklinde aşağı kadar devam ediyor. Bu patikanın başladığı yeri bulmak için biraz ilerlemek gerekiyor. Kazmalar elde olsun, biraz dik. 09.30’da çadırı
kurduğumuz yerden ayrılıp 11.30’da Büyük Göl’e varmış olduk. O kadar dikleri çıktıktan indikten sonra düz yolda oynak bir taşa yenilip yeri öptüm. Biraz yorulmamın da etkisi vardı ve göle geldik nasılsa kafasını yaşıyordum. Kamp yükü ve yorgunluk yüzünden düşüşüm ertesi günkü zirve için beni düşündürmeye başladı. Sanırım yapamayacaktım. Neyse… Uzaktan seçilebilen kulübe sanırım Avusor’da yaşayan birine ait. Çaycılık yapıyor. Öğle sıcağını kaçırmadan kendimizi göle attık. Su gayet soğuk. O kadar sıcaktan sonra şöyle bir girip ıslanınca mis gibi
oluyor insan. Günübirlik turlarla gelenler çok oluyor. Spor ayakkabılarla Kemerli Zirve yolunun hatrı sayılır bir bölümünü de çıkıyorlar küçük gruplar halinde. Bir gruptaki Şenyurt Köylü (Ardeşenli) abla fotoğraflarımızı çekti, İstanbul Bahçelievler’de oturan abla da bize 2şer halka 2şer kendi yaptığı poğaçadan verip güzel manzaraya karşı bir sigara yaktı. Biraz gariban görünüyorduk sanırım ki gelen kafile ellerinde ne varsa yiyelim diye bize vermek istedi. Sonradan bir tanesi “..taşımayalım yahu tekrar yaylaya kadar ehehehe” diyince olayın bizim
garibanlığımızdan kaynaklanmadığını anladık. Artık zeytinimiz, biraz daha biberimiz ve salatalığımız vardı.

5. gün 1.9.14

04.30’da uyandım. Hareket etmekte bile zorlanıyordum, zirveden vazgeçtim. Utku’yu kaldırdım. Zirve çantasını hazırladıktan sonra bir şeyler yiyip 05.30’da yola koyuldu. “Avusor’u arkanıza aldığınızda sol tarafta kalan patikadan ilerleyip göle dökülen nehirin yanından yukarı çıktım. Nehirden su alabilirsiniz. Gölden görülen çarşak hattının sonunda bir kaç baba var. Babaların olduğu yere yükselip kayalardan devam ettim. Kayaların aşağısında düz çarşak hattı uzakta sırt gibi görünen kayalarla kesiliyordu. İleride görünen yüksek kaya kütlesini zirve sanarak ilerleyince arkada bir kaya kütlesi daha belirdi. Biraz daha yaklaşınca uzaktakinin daha yüksek olduğunu anladım. Yükseldikçe kaya çürükleşti ve kayaların üstündeki taşlar çizgi filmlerdeki muzlar gibiydi. Yola devam edip zirveye çıktım. Zirvede fotoğraf, manzara, defter… ile oyalandıktan sonra inmeye başladım. İnerken uzun bir çarşak hattı gördüm. Sırt ile kesilen çarşak hattına bağlanıyordu. Geldiğim yoldan dönmeyi denedim ama çarşak hattı çok daha kolay ve güvenli gözüktü, o yüzden çarşağa girdim ve çıkarken de kayaya mümkün olduğunca girmeyip çarşaktan gitmenin mantıklı olduğuna karar verdim. Babalardan zirvenin altına kadar çarşak devam ediyor ve kayalardan akan sular bazı yerlerde damlayabiliyor dönüşte suyum bittiğinde bunlardan birinde mola verip su aldım. Yavaş yavaş damladığından termos vs. doldurmak için çok zaman gerekir. Zaman zaman Rukiye ile telsizden haberleşerek kampa indim.” – Utku Utku dinlenirken ben toparlanmaya başladım. Saat 15.30’da kamptan ayrılıp 16.00’da Avusor Yaylası’na ulaştık. Avusor minibüsünü görmek bir türlü kısmet olmadı. Yarım saat önce falan yine kalkmış. Ayder’den geçecek olan semaverleriyle şehir şehir gezen bir çiftin arabasına atladık. Yaklaşık 1 saat sonra Ayder’de indik. Dönüş biletini Pazar’a gelir gelmez 1 Eylül için alalım dedik ama kalmamıştı. Okul kayıt dönemi vs. Üç Hanlar Pansiyon’da 80 TL’ye bir odaya yerleştik. Yılmaz Restoran’da yemeklerimizi yedik. Yemekleri güzel, ideal fiyatta. Samimi davranıyorlar, ailecek çalışıyorlar, babalarının Karadeniz ağzıyla konuşması da bonus olarak geliyor.

2.9.14

Saat 15.00’da kalkan Ayder-Pazar minibüsüne bizi almadan gitmemesini söyledik. İletişim bilgilerimizi bıraktık. Son dakikalarda Pazar otogara vararak saat 16.00’daki Lüks Karadeniz otobüsüne yerleştik.

3.9.14

09.30’da Koşuyolu’nda, 10.00’u biraz geçince Halıcıoğlu’nda, 11.30’da Esenler’deydik.

Sağlıcakla,

Rukiye Önal

Biletler: Kamil Koç & Lüks Karadeniz 100 TL
Pazar-Ayder minibüs: 12,10 TL
Ayder’den kalkıp Kavrun’a giden Galer Düzü minibüsü: 5 TL
Muhlama: 10 TL