26/09/2013 Kızılkule Kuzeybatı Sırtı/Aladağlar – Alper Işın Duran, Ozan Onur, Ali Değer Özbakır

Tarih: 26/09/2013

Ekip: Alper Işın Duran, Ozan Onur, Ali Değer Özbakır 

Faaliyet Sorumlusu:

Yer/Bölge: Aladağlar

Rota: Kızılkule/Bozkaya – Kuzeybatı Sırtı

Kulüpten Alınan Malzemeler: 1 Reverso, 8m perlon, iki adet 1 kişilik bivak

Rotada Bırakılan Malzemeler: 8m perlon, istasyon perlonları ve bir adet kilitli karabin

Faaliyete Katılanların Ayrıntılı Teknik ve Survival Malzemeleri:

Herkeste: Kemer, kask, HMS, emniyet aleti, 2 prusik ipi, 2 ek kilitli karabin, kafa lambası, bıçak

2 x 50m, 8mm ip, 5 Yaylı takoz, 1 Takoz seti, 1 Nutkey, 3 Bıçak sikke, 2 Profil sikke, 1 Universal sikke, 2 Çekiç (biri çekiç kafalı kazma), 9x Ekspres (4ü uzun perlonlu), 4x İstasyon perlonu, 8m baba perlonu, yardımcı ipler, 6x Karabin

3 Adet tek kisilik bivak, Alper’de +14C elyaf tulum ve kaz tüyü ceket, Ali’de +4C kaz tüyü tulum, Ozan’da +0 kaz tüyü tulum, 1lt, 0.75lt ve 0.5lt termos, 3lt su torbası

GPS, Harita, Pusula

Hava Durumu: Faaliyet tarihlerinde gündüz 3-8 derece, gece 0-5 derece civarında, yağışşız ve hafif rüzgarli bir hava bekleniyordu (METU WRF modeli http://linux-server.ims.metu.edu.tr/metuwrf/). Tahminler doğru çıktı. Vardığımız gün hava tamamen açık ve çok hafif rüzgarlı, sonraki gün ise az bulutlu ve açıktı. Ancak dağı terk ettiğimiz cumartesi günü akşamı dağın batıdan görünen cephesininin tamamında ciddi bulutlanma başlamıştı. Ertesi gün (29 Eylül) Demirkazık’a giden ekibin fotoğrafından gördüğüm kadarıyla hava tekrar açılmış, bulutlardan geriye belli belirsiz bir pus kalmış.

Süre: —

Tırmanış Raporu Özeti:

Bozkaya’nın 1/25,000 ölçekli topografik harita ve fotoğraflardan belirlediğimiz sırt hattının ilk çıkışı henüz yapılmamıştı. Bu amaçla olabildiğince hafif ve hızlı bir faaliyet planladık. 27 Eylül Cuma günü Aladağlara varır varmaz K – G doğrultusunda uzanan Dipsiz Vadinin batıya bakan yüzünün altındaki belirgin dihedralin altına varıp, esas sırt hattına çıkmayı ve Kızılkule’yi aşarak ya da çevresinden dolanarak Bozkaya – Kızılkule arasında bir yerlerde bivaklamayı planlamıştık. Ertesi gün ise rotayı tamamlayıp ya Emler’in kuzey – güney traversini yapıp Karayalak Vadisinden geri dönecek ya da Bozkaya’nın GB yüzünden Dipsiz Vadiye inecektik.

Ancak iki nedenle planımız sekteye uğradı: 1. Kızılkule KB sırt rotasının başlangıcına ancak saat 11:30 gibi varabilmiştik ve hava 18:30da karardığı için zamanımız kısıtlıydı, 2. sırt hattı oldukça çürük olduğu sürekli ipli tırmanış ilerlememizi yavaşlatmıştı, 3. Bozkaya sırt hattının Kızılkule’den geçtiğini düşünüyorduk ancak meğerse Kızılkule sırttan kopuk bağımsız bir kule imiş! Bu yüzden Bozkaya sırtına girmemizi sağlayacak olan bir – iki ip boyluk ip inişi ve meçhul bir traversi başka bir bahara bıraktık ve sadece Kızılkule’ye çıktıktan sonra iki etap geri tırmanış ve dört ip boyu ip inişi ile başladığımız yere geri döndük. Planladığımız faaliyeti tam anlamıyla gerçekleştiremesek bile, çok ender ziyaret edilen Kızılkule’nin I- Tüzel – Aladağlar kitabındaki rota tarifini (N32) önemli ölçüde açıklığa kavuşturduğumuzu düşünüyoruz. Keza Kızılkule sırtını, sırt hattından hiç ayrılmadan takip ederek, de Infanti & Mitri (1971) rotasının bir varyantını çıktığımız kanaatindeyiz (Şekil 1). Sırt hattının de Infanti & Mitri (1971) rotasıyla birleştiği düzlük bölgede bir takoz, bivak yerimize yakın bir noktada ise iniş perlonu bir takoz bulduk. Bu nedenle sırt hattının ilk çıkış olup olmadığından emin değiliz.

Detaylı Tırmanış Raporu:

Perşembe akşamı İstanbul’dan 22:00de arabayla yola çıktık ve ertesi gün sabah saat 8:30’da Demirkazık dağ evine vardık. Yanımıza ocak almadığımız için dağ evinden termoslarımıza sıcak su ve çay doldurduk, yürüyüş kıyafetlerimizi giydik ve 9:00’da tekrar arabaya binip Sokullupınar kamp alanına doğru hareket ettik. Toprak yolun ikiye ayrıldığı yerde sağdaki alt yolu tercih ettiğimiz ve bu yolun vadi tabanında berbat bir taşlık alanla bölünmesi yüzünden sapağa geri dönüp üst yolu takip ederek ve yarım saat kaybederek kamp alanına vardık(10:00). Arabayı park edip hiç vakit kaybetmeden yürümeye başladık. Kayacık Boğazını geçer geçmez doğuya yüzümüzü döndüğümüzde tırmanacağımız belirgin sırt hattını görebiliyorduk. Yürüyüş esnasında bir kere mola vererek saat 11:30da rotanın tabanındaki dihedrale vardık. Her ihtimale karşı kemer ve emniyet aletlerini kuşanıp dihedralde yükselmeye başladık. Bu etabın önemli bir kısmı dihedralin 45 derece eğimli bir yüzünde yapılıyor ve başlarda tırmanışa yardımcı olan su olukları ve ufak basamaklar, üst kesimde tamamen kaybolarak pürüzsüz bir yüzey tırmanışına dönüşüyor(III derece). Bu yüzden dihedralin üst kısmına çıkmış olan Alper son beş – on metrelik kısım bir babadan emniyetimizi aldı. Rota dihedral/çatlağın en üst noktasından KB sırtına bağlanıyor. Sırt başlangıçta geniş fakat sonrasında oldukça daralıyor ve sırt hattının üzerindeki birçok, çok çürük sivriyi geçmeyi gerektiriyor. Bu yüzden taş düşürmek rotadaki herhalde en büyük tehlike. Yine de bu kadar çürüklük içinde sağlam tutamak ve basamak bulmak mümkün. Sırt hattını takip ederek bir duvar etabının altına geliniyor, burası geneli (III) ancak tek bir noktası (V) derece olan 30 m bir etap. İşte bu ip boyundan sonra da Infanti & Mitri rotasi ile yollarımız ayrılıyor. Onlar dağın Kuzey yüzündeki bir kulvar sistemine bağlanarak zirvenin iki ip boyu altındaki duvara bağlanırken, biz sırt hattından hiç şaşmadan o duvarın biraz daha sağına çıkıyoruz. Sırt boyunca daima emniyetli tırmanıyoruz ve bazı yerlerde geri tırmanarak sırtı takip etmemiz gerekiyor. Duvarın altında yukarıya giden birkaç çatlak hattı var. Biz bunlardan ortadakini kullanarak yükseliyoruz. Güneş batarken (18:30) son ip boyundan önce çok da kötü olmayan bir bivak ranzası buluyoruz. Herkes kayaya sabitlenmiş vaziyette; üstte ben ve Ozan oturuyoruz, altta ise Alper uyuyor. Gece çok soğuk değil, ancak arada sırada hafif hafif esen rüzgar var. Sabaha karşı gün doğmadan aşağı kesimlerde vadiyi dolduran serseri bulutlara hayretler içinde bakıyoruz acaba bu bir rüya mi diyerek… Ama değil.

Sabah güneş doğduktan sonra Ozan’ın hazırladığı çikolatalı krep ve çay ile kahvaltımızı yapıp saat 7’de kalan bir buçuk ip boyunu çıkmaya başlıyoruz (IV+ derece). Zirveye varışımız 8:00. Esas planımız Bozkaya’ya devam etmek. Fakat Kızılkule’den Bozkaya hattına geçmek son derece zahmetli görünüyor. Bir kere kuleden kuzeye doğru bir ya da iki ip inişi yapmak ve sırt hattını görmemizi engelleyen yüksek bir kulenin etrafından dolanmamız lazım. Önümüzde görülen kayanın zorluğu ve dikliğini, muhtemel rota bulmak problemleri ve zaman kısıtını hızlıca değerlendirip bu macerayı başka bir zamana erteliyor ve geri dönmeye karar veriyoruz. Bu noktaya kadar Aladağlar kitabında yer alan “Güney yüzünden kolayca inebilirsiniz” cümlesine bel bağladığımızdan hala çok neşeliyiz.Ancak Kızılkule’nin zirvesinden ya da bivak noktasının bir ip boyu altından bile Güney yüzünden inişe olanak veren “kolayca” bir rota yok. Bu yüzden biz geldiğimiz sırt hattını emniyetli biçimde bir miktar geri tırmanıyor ve batı yüzünden inmeye karar veriyoruz. Biraz dinlenip atıştırdıktan sonra ip inişleri başlıyor. İnişimiz bir hayli uzun sürüyor çünkü iniş rotasını kestirmek için birkaç deneme yapmak gerekiyor; ayrıca emniyet noktası olmaya aday babalar pek çürükler. Bir kere de takılan ip yüzünden de vakit kaybediyoruz. Nihayetinde altı ip inişi yaparak rotanın başındaki çarşağa varıyoruz ve saat olmuş 15:30.

Sabahtan beri gölgede tırmanmak yüzüden bivak kıyafetlerimizi çıkartamamıştık. Sonunda tüm malzemeleri topluyor, biraz daha dinlenip atıştırıyor ve geri dönüş yoluna koyuluyoruz. Kayacık Vadisi nefis mor çiceklerle bezenmiş, ancak yorgun bacak ve dizlerimizin tek dileği bir an evvel Sokulupınara varabilmek. 17:30da arabaya atlıyoruz ve geri dönüşümüz gün batımı yüzünden kızarmaya başlayan dağ manzarasıyla mütemadiyen kesiliyor. Durup durup arkada bıraktığımız manzaraya bakıyor ve bulutlanan dağda bir bivak daha yapmadığımız için sevinç içinde bozkıra doğru yolumuza devam ediyoruz.

Ali Değer Özbakır.