28/10/2002 Kaldı Doğu Sırtı/Aladağlar – Alper Işın Duran, İrem Duru

Tarih: 28/10/2002

Ekip: Alper Işın Duran, İrem Duru

Yer/Bölge: Aladağlar

Rota: Kaldı Doğu Sırtı

Rapor:

Selamlar, aladağlarda yine itüdaklı fazlalığı vardı…

Neye niyet neye kısmet deyip bir bir anlatayım. Cumartesi akşamı irem duru ve ben hedef kaldı diyerek yola çıktık. Cumartesi saaddettin abi ile emli ormana kadar gittikten sonra (eh 10 değil ama 15 milyon gibi bir şey verdik traktöre) sulağankeler’e doğru kamp atmak için yükseldik, kampta bizden başka yanılmıyorsam yedi hacettepeli arkadaş vardı, biz ulaştığımızda ikisi lahitkaya kuzey yüzünde tırmanıyorlardı. Üstünde şimdiden birikmiş karlarla pek sevimli gözükmüyordu lahitkaya. ertesi sabaha kadar dinlenmek için erkenden yattık, bu arada lahitçiler de kampa döndüler, tebrik fasılı filan derken iyice yiyip içip bolca uyuduk.

Kampın faciası, çakmak bir taneydi, o da bozuldu, onu tamir edeyim derken ocak bozuldu, artık normal benzin yokmuş istasyonlarda, süper de hakikaten bozuyormuş. ona el atarken tek tenceremizin delik olduğunu gördük. Onu bile bir şekilde tamir ettik, ama bu bizi ertesi sabah suyumuzu soğuk içmekten kurtaramadı.

Pazartesi sabah saat 2:00 civarında yola çıktık, 4:00 gibi kaldı doğu yüzünün altındaki çanakta irem baş dönmesi ve kendini kötü hissetme gerekçesi ile geri dönmek istedi, kısa süre durumu değerlendirdikten sonra irem kampa, ben kaldı’ya doğru devam ettik. güneydoğu geçidine doğru yükselen kulvar yer yer diz boyu kar ile tamamen dolu idi. En üstte kulvarın düzleştiği yerde gözleri parlatan bir sürpriz karşıladı beni, plastik buz dört beş metre yüksekliğinde dış bükey cilalı bir geçiş halinde, iki yanından da kaya ile örtülü. Uçuk çıkara çıkara buz ile kayanın birleştiği yerden yükseldim, neyse geçidin altındaki düzlüğe ulaştım. Saat daha yeni 5:00 oluyordu, hava henüz ağarırken ben de biraz etrafı inceleyeyim, queen’s rotasının girişi neresiymiş, oradan başka ne gibi seçenekler olabilir? diyerek sağa doğru duvarı izleye izleye biraz ilerledim, tahminen hafif sağa eğimli dik bir çatlak olan yerin queens üniversitesi rotası olduğuna ve sırtımda o kadar yükle ve emniyetçi olmadan rotaya girmek gibi bir seçeneğimin olmadığına karar verip eh biraz daha ilerleyeyim bakalım ne varmış diye sağdan yükselen vadimsi yarıktan yukarıya doğru bir süre yükseldim… İlerde düzleşerek sanki bir sırta varıyor gibiydi, ben de oraya baktım. Çıkana kadar fark etmemiştim, meğer burası küçük kaldı -ya da kaldı omzu- ile kaldıyı birleştiren sırtmış. kafayı uzatıp da karlı kuzey duvarını üstten görünce “yusufun adı ile” anca fark etti bu garip.

Neyse oradan da soldaki ana kütleye yükselen oluğumsu bir yer kestirdim ama oranın da içi kar doluydu, “bilmediğim yere karlıyken öyle paldır küldür girilmez, bu kadar macera yeter” deyip, geçite doğru gerisin geriye indim, inerken karlı bir yüzey seçtim biraz da kaydırakçılık oynadım.

Saat 7:45 civarında tekrar güneydoğu sırtındaki geçitteydim, 15 dakika kadar dinlendim ve bari tek bildik rota olan sırttan (s21) devam edelim, maymunluğun alemi yok diyip oradan tırmandım. saat 9:40 gibi kaldı zirvedeydim ama bayağı da yorulmuştum sırtımdaki yükle. Yirmi dakika kadar da orada oyalandım, bir şeyler atıştırdım sonra batı sırtından (s30) inişe geçtim. Top sahasına doğru inen kulvarda da kar vardı, ben inerken iki istanbullu dağcı da oradan çıkıyordu. Selamlaştık, ben inmeye devam ettim sonra galiba onlar da kılçığa girmekten vaz geçip geri dönmüşler. Top sahasından aşağı inen kulvarın başında da dört kişi oturmuş kaldı’yı izliyordu onlarla da bir süre sohbet etik, sonra inmeye devam ettim, sırtımdaki yük aşırı yormaya başlamıştı, ben de acele etmeden yavaş yavaş avcıveli’den önceki kestirme çarşaktan dura dinlene (itiraf ediyorum, bir ara güneşte uyumuşum bile beş dakika) akşam pınarı vadisinde ilerledim, yolda otobanda gidiyormuşum izlenimi ile sürekli birilerine rastlıyordum. En iyisi de liseli bir gruptu. Alacayı denemişler; sırtta bir yere kadar çıkıp zaman yüzünden geri dönmüşler, başlarında da hocaları. Sonra günün sürprizi olarak yolda yedi kişilik itüdak kampına da rastladım, bir süre onlarla oyalandıktan sonra can ceylan, abi yarın sabahtan alaca zirvesini deneyip eve döneceğiz gelir misiniz? dedi. Bir gaz da oradan yedim. Eh bari bizim yukarıdaki kampı buraya indirelim diyerek kamptan erhan ile beraber saat 14:00 gibi bizim sulağankeler kampına gittik. İrem hacettepelilerle bütün gün geyik yapmış, onlar beni güzeller çanağından bekliyorlarmış, bir de onlara sürpriz yaptık.

Kampımızı toplayıp akşampınarına taşıdık…