29/08/2010 Ortaburun Kuzeydoğu Dihedrali/Aladağlar – Önder Bingöl, Gökay Bıyık

Tarih: 29/08/2010

Ekip: Önder Bingöl, Gökay Bıyık

Faaliyet Sorumlusu:

Yer/Bölge: Aladağlar

Rota: Ortaburun Kuzeydoğu Dihedrali

Kullanılan Ekipmanlar:

Hava Durumu:

Süre: —

Tırmanış Raporu:

Buzul eğitimi ekibi ile cuma akşamı yola çıkarak faaliyete başladık. Onlar Kaldı Buzul’a doğru yola devam ederken biz Gökay’la Sarımemetler’de traktörden indik. Tatilin kısa olması, uzun bir yaklaşma yürüyüşü yapmak istemememiz, benim salı günü otobüsten inip işe gitmeme isteğim ve çok uzun olmayan bir kaya rotası çıkma arzumuz nedeniyle Ortaburun’da karar kılmıştık. Aslında tam da karar kılma aşamasına gelememiştik çünkü Tunç Fındık’ın sitesinde yer alan iki rota da (kuzeydoğu ve kuzey yüzleri) oldukça çürük olarak anlatılıyordu. Benimse gözüme 50 rota kitabındaki Kuzeydoğu yüzü anlatımında bariz bir şekilde belli olan dihedral takılmıştı. En iyisi gidip bakalım neymiş, ne değilmiş hem de malzemeleri yakına bırakırız diyerek cumartesi akşamüstü Mangırcı Vadisi’nden içeri daldık. Önünden geçtiğimiz kuzey yüzü pek çekici gelmedi, vadinin iç tarafına ulaştığımızda ise 50 rota kitabındaki kuzeydoğu yüzü rotası seçilir olmuştu ama gözümüz hala dihedrale seyiriyordu. Yüze doğru çıkan çarşak/moren alanında biraz yükselip tırmanış malzemelerini bıraktıktan sonra kampa döndük, beslenip, uykuya daldık. Pazar sabahı, akşam otobüse yetişme durumumuz var noolur noolmaz diyerek 05:00’de kalktık. Kahvaltı yapıp son hazırlıkları tamamladıktan sonra 6’ya doğru yürümeye başladık, bıraktığımız yerden malzemeleri alıp 7’de rota dibine vardık. Kuzeydoğu yüzü rotasını tırmanma niyetiyle ilk bölümde ip açmayarak patikanın hemen dibinden başlayan III+’lık koyu renkli slab etabını tırmanarak geniş/otlu çanağa vardık. Çanağın en iç noktasında yer alan kızıl renkli kaya etabının anlatımda bahsedilen 2. ip boyu olduğunu düşünerek, tırmanma hazırlıklarına giriştik;

1. ip boyu: Gökay bir babadan istasyon aldı, ben de malzemeleri kuşandım ve tırmanmaya başladım. Başta pozitif ve kolay giden etap yükseldikçe dikleşti ve zorlaştı, hafif negatif hissi vermeye başladı. Ölü bir ağaç kökünü de aşarak önce ufak bir sete buradan da basamağı kıt, kısa ama zorca bir dihedral etabını geçerek geniş ve otlu bir sete vardım, büyük bir babadan istasyon aldım. Çantanın verdiği sıkıntıyı, tırmanırken oflayıp puflayarak belli eden Gökay, etabı yeni çıktığı Cambridge rotasının son ip boyuyla kıyaslayarak zorluğundan dem vurdu, V+’da karar kıldık.

2.ip boyu: Setin hemen dibinden devam eden ve ufak bir çam ağacı ile sonlanan bariz hattı tırmanmak için malzemeleri tekrar toparladım ama etap hiç de kitapta anlatılan gibi III+’ya benzemiyordu. Çam ağacının üstünde yer alan ve sola doğru uzayan geniş sete ulaşıp durumu değerlendirme amacıyla tırmanmaya başladım. İlk ip boyundan sonra tatsız bir etaptı, emniyet imkanı çok azdı, ot ve ölü ağaç temizliği yapmak şarttı. Genelde IV derece ortalarında V- civarında bir geçiş var desek yalan olmaz. Sonunda oldukça geniş sete ulaştım, Gökay da gelince Kuzeydoğu yüzü rotasınının bir solda yer alan hat olduğunu fakat içinde bulunduğumuz hattın zirve sırtına kadar ulaşması sebebiyle buradan da devam edebileceğimizi kararlaştırdık. Uzun bir süre, setin sol tarafında yer alan dik bir baca ile başlayan ve yine bariz bir şekilde devam eden sırt ve baca hattını serbest olarak tırmandık (75-80m). Genelde III+ devam eden etaplar birkaç kere kısa ama dik etaplarla kesildi (IV+). 5-6m IV+ devam eden ve dibi toprak kaplı V şeklinde bir kovuğa varan etabı çıkınca istasyon kurdum ve çanta sırtta tırmanan Gökay’a ip yolladım.

3.ip boyu: O da istasyona gelince, V şeklindeki kovuğun sol yüzünü tırmanarak ölü bir ağacı doğal emniyet malzemesi olarak kullandım ve buradan ince, hiç de güven vermeyen basamaklar üzerinde kovuğun üstüne doğru yan geçtim. Kırılıp dökülen basamaklardan arta kalanları kullanarak geniş bir sütun şeklindeki kayayı tırmanarak etabın zor bölümünü aştım. Sütun kayanın üstünde, emniyet imkanı vermeyen ve otla kaplı setli yapıları aşarak, sağlam bir ağaçtan istasyon aldım. (VI-)

4.ip boyu: Zirve sırtı ve ona ulaşan dihedral hattı önümüzde uzanıyordu, pozitif yüzeylerden yaklaşık 1 ip boyu tırmanarak tırmanışı bitirecektik. Tırmanış malzemelerini Gökay kuşandı ve tırmanmaya başladı. Fakat beklediğim gibi hızlı tırmanmıyor, pozitif yüzeylerin hakkını vermiyordu. Ben hadi dedikçe her seferinde “basamak yok abi” cevabını yapıştırıyordu. Sonunda geniş bir sete vardı ve emniyetimi almaya başladı. Bakalım neymiş diye tırmanmaya başladım ve etabın hiç de aşağıdan göründüğü gibi kolay olmadığını farkettim. Kaya son derece sağlam, fakat Gökay’ın dediği gibi basamak yoksunuydu. Üstü kapalı, yatık bir dihedralı birkaç metre tırmandıktan sonra, sağdaki kompakt yüzeyde yer alan çatlağa (flake demek daha doğru olur) uzandım, ve hafif boşluklu bu etabı yüzey basışları ile layback yaparak geçtim. Gerçekten nefis bir pasajdı, sağlamlığı, emniyet imkanı ve teknik gereksinimi ile saf tırmanış zevkini veriyordu. Her ne kadar çanta, ölü ağacı aşarken sıkıntı verdiyse de bence tırmanışın en güzel etabıydı (VI-).

5.ip boyu: Gökay sete yerleşirken, ben tırmanış malzemelerini tekrar kuşandım, zirve sırtı önümüzdeydi artık, kısa bir dik etabın ardından yatık yüzeylerden yürüyüşe bağlayıp sırta çıkarız, diye düşünmüştüm. Setten yüksekmeye başladım, dik etabı bitirip üstü soldan kapalı olan rampa/dihedral etabına başlayacaktım ki, tutamak ve basamak sıkıntısı yaşamaya başladım. Alttan bu kadar kolay gözüken pozitif bir ip boyunun böyle can sıkması hiç hoş değildi. Sol tarafta oldukça yüksekte yer alan otlu basamağa ayak kaldırarak yükseldim, ama emniyetsizlik can sıkmaya başlamıştı, ara emniyet olarak gözüme kestirdiğim ölü ağaç kökünün çatlakta emanet olarak durduğunu anladıktan sonra, çatlağa sıkışmış olan (ya da sıkışmış olduğunu umduğum) taşa bir perlon dolamak ve perlonun çıkmaması için üstünü ağaç kökü ile kapatmak bulunduğum pozisyonun rahatsızlığı yüzünden oldukça uzun zaman almıştı. Düşersem sete mi çakılırım yoksa o tatlı layback etabına mı süzülürüm diye geriye son bir bakış attıktan sonra rampanın üstüne çıktım. Fakat etap bir türlü kolaylaşmıyordu, kaya pozitifti ama dihedrali üstten kapatan kaya dik durmaya imkan vermiyor, bu da yüzey basarak kayada kalmaya çabalayan beni hayli uğraştırıyordu. Yavaş ama kararlı hamlelerle, bulduğum ufak tutamakları kullanarak yükseldim ve etabın tek büyük ve rahat tutamağına uzandım, dihedralin çatlağına 2 friend atıp, çürük blokların ve ağaçların yer aldığı rampanın devamına değil de hafif sağa, geniş bir çatlak hattına geçtim. Buradan da oldukça büyük bir babanın yer aldığı sete tırmanarak istasyon kurdum (VI). Gökay, etabı tırmanırken, çakısını düşürmenin verdiği hüzün içindeydi. Gökay da sete ulaşınca, işimizi sağlam tutalım da diyerek tekrar lider tırmanış prosedürüne geçtik ve sırta ulaşmak için setin hemen üstünde yer alan etabı baca tekniği ile çıktım (IV). Beklediğimiz gibi zirve platosuna ulaştım, Gökay da yukarıya gelince tırmanışı tamamlamış olduk.

-Eline sağlık!

-Afiyet olsun!

Geniş zirve platosunda güneye doğru geçerek, Alaca Yayla’nın patikasına ulaştık ve Mangırcı Boğazı’na doğru, güneşi kapatan ama yağdırmayan buluta duacı olarak inmeye başladık. Sarımemetler’e varınca, turizmin verdiği nimetlerden! faydalanarak soğuk bir duşla kendimize geldik. Salim Abi’nin bizi Niğde yoluna bırakmasının ardından otobüsümüz yetişerek İstanbul’a vardık ve faaliyeti sonlandırdık.

Not: İp boyları için verilen zorluk dereceleri daha önceden tırmandığımız Lahitkaya Batı Yüzü, İtalyan Kulesi Doğu Yüzü, Kaletepe Kuzeybatı Sırtı vs. rotalarında yer alan V derecelik etaplarla karşılaştırma yapılarak önerilmiştir ve tırmanışı tekrarlayacak ekipler tarafından yapılacak değerlendirmelere açıktır. Rotanın genel zorluğu için Direktaş Cambridge, Cıngıllıbeşik Kuzeybatı rotalarını düşünerek D öneriyoruz (yaklaşma ve inişin kolaylığı düşünülürse D- olabilir).

Önder.