30/06/2015 Çağalınbaşı Güneydoğu Sırtı/Aladağlar – Umutcan Şafak

Tarih: 30/06/2015

Ekip: Umutcan Şafak

Yer/Bölge: Yedigöller/Aladağlar

Rota:Çağalınbaşı Güney Doğu Sırtı

Kullanılan Ekipmanlar: Kask

Hava Durumu: 

Rapor:

1.gün: 30/06/2015

Sabah 7.00 Çamardı otobüsüne bindim 8.15 gibi Demirkazık köprüsünde indim. Hâlihazırda Sokullupınar’a gitmekte olan Arif abiyle haberleştim ve beni köprüden alıp Sokullupınar’a bıraktı. Çantayı toplayıp bir şeyler atıştırdıktan sonra 10.00 gibi yürüyüşe başladım. Hava beklediğim gibi parçalı bulutluydu ama 10.50de kapıya geldiğimde sis bastı ve görüş mesafesi 20-30 metreye kadar düştü. Patika çok belirgin olduğundan ve çok fazla sapacak yer olmadığından Karayalak vadisinde yürürken sis basması kaybolma tehlikesi getirmiyor. Normal bir tempoyla yükseldim ve yükseldikçe yorgunluk arttı. Saat 13.30 gibi dinlenme taşında uzun bir öğle yemeği molası verdim. Çelikbuyduran’a çok yakınım zaten diyerek suyu rahat rahat içtim ve yola devam ettim. Çelikbuyduran’a geldiğimde hiçbir yerde su göremedim. Hacettepeli iki kişiyle karşılaştım su olmadığını kar erittiklerini söylediler. Az kaldı zaten diyerek susuz devam ettim. 3000 metreden sonra artık attığım her adım daha fazla zorluyor ve sürekli dinleniyordum. En sonunda emler klasik rotası gözüktü, bu da Yedigöller’e doğru inişin başlaması demekti. Ben daha önce aynı yoldan emlere çıktığım için es geçtim ama genellikle bu yolu yürüyenler emler zirvesi yapıp geçiyorlar. Saat 16.30 civarında Yedigöller’e ulaştım.

2. gün 01/07/2015

Dün gece alarm veren bacağımın gece iyileşmesini umarak yatmıştım. Sabah 6.00 da uyandığımda bacağım hala aynıydı. 7.00 gibi Çağalınbaşı’na doğru yürüyüşe çıktım ama 15 dk sonra bu şekilde devam edemeyeceğimi anlayıp geri döndüm ve bütün gün dinlendim.

3. gün: 02/07/2015

Sabah 6.00 da uyandığımda dünkü kas ağrım geçmiş tamamen dinlenmiş hissediyordum. Bugünün asıl planı olan Kızılyar batı sırtını iptal edip 7.00’da Çağalınbaşı’na doğru yola koyuldum. Önce hasta hocanın yaylasına oradan da 8.40 gibi rotanın altına geldim. Rotanın tanımında “sağa dönerek yüze paralel ilerleyin” yazıyordu. Ben bu yüzü dağın güney yüzü olarak algıladım ve o yönde ilerledim. Temmuz başına gelmemize rağmen hala  rotada ciddi miktarda kar vardı. Aslında çarşaktan yükselmek yerine karda yükselmek işime geldi. Duvarın altına geldiğimde sağa yan geçiş yaparak sırta çıkan dar bir yere girmeyi planladım. Ancak bir noktadan önüme bir blok çıktı ve 4-5 metre aşağı inip oradan sağa geçmem gerekiyordu. Aşağı ineceğim yerde aşırı eğimli kar tabakasıyla kaplıydı. Topuk vurup inerim diye düşündüm ve topuğumu bastığımla kaymam bir oldu. Kazmasız kazma düşüşü yaşıyordum. Düşerken arkama dönüp baktığımda ufak bir taş birikintisi gördüm ve rahatladım. Tabii bunlar 1-2 saniyede gerçekleşti. 5-6 metre sonra o ufak taş birikintisinde durdum. Kaburga kısmımda ve bacağımda ufak çiziklerle ilk dağ kazamı atlattım. Düşerken batonlar elimden fırlamış karda duruyorlardı. Onları almak içip bir metre kadar yükselip uzandım. Sonra yukarı baktım zirve çok yakın gözüktü, hem de inmem gereken yere düşerek inmiştim. Devam etme kararı aldım. Sağdan, kışın kar kulvarı olan ama şimdi karları erimiş bir yerden yükseldim, II-III derecelik çok çürük kaya tırmanışı içeren etaplar. Tutulan yerlere dikkat edilmeli her taş elde kalabiliyor. Daha sonra sırta çıktım ve giderek daralan sırtta ilerledim. Sırt bazı noktalarda korkutucu şekilde daralıyor ki hem sağın hem de solun ciddi eğimli olduğunu düşününce ilk faaliyet için korkutucu oluyor. Saat 11.50 gibi zirveye geldim. Yaklaşık 10 dk zirvede zaman geçirdikten sonra, bulutların yavaştan toplanmaya başlamasının da etkisiyle inişe başladım. Çabucak inerim diye yanımdaki suyun son damlalarını da zirvede içtim. Ancak iniş zannettiğim kadar hızlı olmuyordu.

Eğimli zeminin üstündeki küçük taşlara bastığım an kaydığım ve çıkarken bir kez düştüğüm için yavaş ve dikkatli iniyordum. Güneş de tepeme çıktı ve yavaştan susamaya başladım. Karın kaygan olduğunu bildiğimden mümkün mertebe çarşaktan iniyordum mecbur kaldığımda da kardan yan geçiş yaparak çarşak buluyordum. Susamamın tavan yaptığı sırada iki kaya bloğu arasına sıkışmış bir taştan çeşmeden akar gibi akan bir su kaynağı gördüm. Buz gibi suyu içip şişeme doldurmam doping oldu ve hızlıca aşağı indim. Vakit kaybetmeden geldiğim yoldan geri döndüm ve kamp alanına ulaştım. Kampa geldiğimde Akut Niğde ekibinin yaklaşık 10 çadırı benim kamp kurduğum alandaydı. Beraber sohbet edip yemek yedikten sonra 11.00 gibi yatışa geçtim.

4.gün: 03/07/2015

Acelem olmadığından saat 7.30 gibi kalktım. Aslında güneş çadırı hamam gibi yaptığı için uyanmak zorunda kaldım. Kalktığımda Akutçular Sobek’in yemek masasına kahvaltı hazırlamışlar, sağ olsunlar davet ettiler. Ben de kahvaltımı yapıp 9.00 gibi Sokullupınar’a dönüşe başladım. Saat 10.15 gibi Çelikbuyduran’a geldim. Dinlenme taşında bir mola verdiğim esnada İzmir Zirve Dağcılık ekibiyle sonra da Çek Cumhuriyetinden gelen iki kişiyle karşılaştım. Çok mola vermeden devam ettim 12.00 gibi kapıya geldim ve 1.00 gibi de Sokullupınar’a geldim. Bir şeyler atıştırıp biraz dinlendikten sonra Yücehan’ı aradım ve faaliyeti bitirdiğimi haber verdim. Oradan aşağı inen arabanın birine atlayıp köprüye gittim ve akşama doğru da Niğde’ye geldim.

Notlar: Bu yıl çok kar yağdığından ve havaların geç ısındığından dolayı henüz Aladağlarda bayağı kar var. İlk faaliyet için dağa tek gitmek ve Çağalınbaşı’nı seçmek iyi bir tercih olmayabilir, özellikle de karların henüz erimediği düşünülünce. Çelikbuyduranda su henüz yok. Yaz aylarının başında oraya güvenerek az yakıt getirmek faaliyeti erken bitirebilir. Hava faaliyet boyunca parçalı bulutluydu Karayalak vadisi çıkışımda da inişimde de genellikle sisliydi. Yedigöller’de gece sıcaklık -5 C lere kadar düşüyor yazlık uyku tulumu üşütür. Yedigöllerde büyük göle gelmeden sobek kampının yanında ufak bir tepe var, orada telefon ve internet çekiyor. Onun dışında yedigöllerde telefon çekmiyor.

Fotoğraflar:

(Erişilemiyor)https://plus.google.com/u/0/photos/109846943738603146759/albums/6168002386194321713
Umutcan Şafak