30/09/2007 Kaldı Kuzey Duvarı Yeni Rota Denemesi/Aladağlar – Alper Işın Duran, Emre Altoparlak

Tarih: 30/09/2007

Ekip: Alper Işın Duran, Emre Altoparlak
Destek Ekibi: Özgür Cebeci

Yer/Bölge: Aladağlar / Kaldı Kuzey Buzul Vadisi

Rota: Kaldı Kuzey Duvarı (Yeni Rota Denemesi)

Kullanılan Ekipmanlar: 15 Telli Takoz, 7 Friend, 10 Ekspres Bandı, 5 Dikişli perlon 7-8 Kilitli karabina, 2 yarım ip.

Hava Durumu: –

Süre:  –

Rapor

-Dur bir dakika!
-Ne oldu?
-Ben bu hamleyi yaparım, ama bir alet daha atarsam yaparım…

Son iki metre içindeki üçüncü friendimi de yerleştirdim çatlağa. Sonra bir yüklendim, çıktım, ama hala kollarımla duruyordum, daha fazla yükselmeliyim. Beş metre yukarıda bir set var, roket gibi oraya doğru çıktım, evet artık rahattım.

Geçen ay içinde iki kere Kaldı Kuzey Buzulu’na gidince buradaki çıkılmış çıkılmamış hatları iyice inceleme fırsatı bulmuştum. Hafta içinde Emre arayınca da bir kere daha, bu sefer yeni bir hattı denemek için gitme isteğinin önüne geçemedim.

Cuma akşamı üç kişi atladık arabaya, tıngır mıngır, ertesi sabah beş civarında Sarımemetlere ulaştık. Bir iki saatlik kendine gelme uykusundan sonra, ayıldığımızda onbeş metre ötede bir kahvaltı grubu gördük. ankara’lı arkadaşlarımız Elif, Bora ve Serkan hafta sonunda boltları kim vurduya gitmeden Parmakkaya Fransız rotasını çıkmak için gelmişler. Kısa bir kahvaltı sohbetinden sonra yolumuz uzun diyerek Emli ormanına kadar araba ile, sonrasında yürüyerek Kaldı buzuluna doğru yola çıktık. Öğleden sonra kampımızı atıp olası hatları inceleyip yemeğimizi de yiyerek durumu değerlendirdik.

İlk ip boyudur, ısınma bu yumuşak davranmıştır doğa ana nasılsa. Hiç benim keyfime göre rota olur mu? İlla o zor geçişi yaptıracak bana, ayağımda botlarla. Balkonun altındayım, geçit vermiyor ki. Sola doğru yan geçeyim dedim, gerçi köşenin arkası gözükmüyor ama bir umut, rampa filan vardır belki? Yok tabii, tek yol var sanırım o boynuza asılıp üstüne doğru uzanarak negatifi geçmem gerekiyor. iyice küçüldüm, "-kurbağa gibi oldun" dedi sonradan Emre bana. Oysa o iyice uzamış, açılıp yana yatarak bir spor hamle ile geçmiş aynı yeri.
yanıma geldiğinde "vay be!" dedim. en az 5+. Haksızlık ediyormuşum rotanın zorluğuna.

Akşam uzun süre düşündük, kitapta Yugoslav rotası olarak gözüken akıntı buz tutmuş, bu ekipmanla mümkün değil orayı çıkmak. Yugoslavlar yaman adamlar, 30- 40 sene önce bu zorlukları çıkmışlar ha? Biz de benim önceden gözüme kestirdiğim, 60-70 metre kadar daha sağdaki baca – çatlak silsilesine girelim dedik. Oradan Klasik duvar rotasının setine ulaşır, tam
üstüne gelen gri negatif akıntının sağındaki pozitif yüzeylerden baca gibi gözüken kulvar hattına girersek, bizi zirve sırtının sağ tarafına doğru ulaştırır mı acaba? Yarın göreceğiz.

İkinci ip boyu bir bacalar silsilesi. Artçı giderken Emre’nin çıkıştaki rahatlığını takdir etmeden duramadım. Bir yandan da yıllar önce kafa üstü aşağı uçtuğum baca gözümün önüne geliyor. Çantayı mecburen iple çekiyoruz.

Üçünci ip boyunda sazı yine ben aldım elime. Benim sazım metal ve ipten mükellef. Sağ sol döne döne giden bir rota, fazla uzun tutmaya gelmez, ip sürtünmesi en büyük korkum. Kısa tuttum ip boyunu, güzel bir baba buldum, ve bir sonraki ip boyuna da ben devam etmek üzere Emre’yi yanıma aldım. İyi ki almışım, bana kalsa içi yosun dolu büyük bacadan giderdim, kolay görünüyor ya, rahatıma da düşkünüm, zorlamam hiç kendimi.

Oysa Emre’nin tecrübesi hemen devreye girdi, sağımda dikkate bile almadığım dik yüzeyi gösterdi bana: "- Baksana orası da çıkılabilir duruyor. Üstelik daha sağlam" Eh peki, battı balık yan gider, madem girdik bu ip boyuna, tek çıkış yolu yukarısı. Dördüncü ip boyunu çıktım çıkmasına, 8 tane ara emniyet atmışım can havliyle. Friendlerden birini çatlakta bırakmak zorunda kalmış Emre. Olsun canımdan değerli mi?

Beşinci ip boyu büyükçe bir setten başlayarak bizi kolaylıkla klasik rotanın devasa setine çıkartıyor. Buradan sonra büyük siyah negatif balkonun sağından planladığımız gibi çıkarak bir ip boyu üstte bir çok iniş istasyonunun olduğu bir sete geliyoruz. Anlaşılan yolun çıkmaza girdiğini düşünen daha eski ekipler buradan büyük sete geri inmiş. Sol tarafımızda üst üste iki dar ve uzun bacanın olduğu yoldan devam ediyor Emre. Bir kez daha tekniğini ve rahatlığını takdir ediyorum

Saate bakıyoruz, Öğleden sonra 2’yi etmişiz. Bu hızla gidersek gece bivaklamamız kaçınılmaz, ertesi gün araba kullanarak İstanbul’a geri döneceğiz. Yol gözümde büyüyor. Telsizi mandallıyorum: "-Özgür bize çorba yap." Frekansa Bora’nın sesi karışıyor, onlar da 6. ip boyundalarmış.

Bulunduğumuz noktadan iki ip boyu iniş yapıyoruz. Dönüşte büyük setten buzula yürüyerek geçiyoruz. ama kazmamız yok. Ben kaya çakicimi kullanarak buzulun çaprazına iniyorum bir sabit hat döşemek için. Emre hattan iniş yapıyor ama o sırada kocaman bir düşüş yaşıyor buzul çatlağının birinin içine. Eğer sabit hattı kurmamış olsak başımız büyük beladaydı. Böyle bir iki badire daha atlatıyoruz ama sağ salim iniyoruz kamp yerine, sağ olsun Özgür sıcacık çayımızı çorbamızı hazır etmiş. Büyük konfor. Şimdi bivakta zangırdamak da vardı.

Ertesi gün vakitlice arabamıza iniyoruz ve yol üzerinde Recep’e de uğrayıp nefis tuzlu ayranlarımızı mideye indirip yola çıkıyoruz eve doğru. Gece 12’de İstanbul’dayız.

Teknik olarak:
1.ip: 6-/6
2.ip: 5/5+
3.ip: 4+
4.ip: 6+/7-
5.ip: 4-
BÜYÜK SET
6.ip: 6-
7.ip: 6

Rota’nın ilk 5 iplik bölümü oldukça güzel, sağlam, emniyet imkanı bol, kısa bir gün için ideal bir tırmanış. Büyük set’ten buzula yürüyerek inmek de mümkün. ancak bunun için herkesin bir buz çekici ve krampon taşıması iyi bir fikir olabilir. Çünkü buzul serbest inmek için çok riskli.

Kullanılan malzemeler: 15 Telli Takoz, 7 Friend, 10 Ekspres Bandı, 5 Dikişli perlon 7-8 Kilitli karabina, 2 yarım ip. (inişte bir adet sikke bıraktık.)