17/06/2010 Güzeller Kuzeydoğu Kulvarı-Sırtı/Aladağlar – Duygu Başoğlu

Tarih: 17/06/2010

Ekip: Duygu Başoğlu

Faaliyet Sorumlusu:

Yer/Bölge: Aladağlar

Rota: Güzeller-Kuzeydoğu Kulvarı ve Sırtı

Kullanılan Ekipmanlar: Yarım ip, karabina, telsiz, çekiç – kullanılmadılar, iyi durumda görünüyolar, yalnız çekicin ipi yok..

Hava Durumu:

Süre: —

Tırmanış Raporu:

Çarşamba Sulağankeler’e yürürken hafif yağış vardı, öğleden sonraysa hava açtı. Kelerin içi kar doluydu, suyun orada da Kokorot’u hedefleyen 2 kişilik bir yürüyüş ekibi vardı, biraz ileriye, çimlere bivakla yerleştim. Sabah 4 gibi çıkmayı planlıyordum ama 3’te baktığımda dağ görünmüyordu bile, Lahitkaya da giderek kapıyordu, o gün gidemeyeceğimi düşündüm-neyse ki bir günüm daha vardı. Saat 6’da hava açtı ve rotanın altına kadar gideyim bakayım bir dedim, gidene kadar hava pırıl pırıl oldu. Aslında giderken kafamda dönmem gerekeceğini ve boş durmaktansa spor olsun diye Lahitkaya klasik yapacağımı kuruyordum. Rotaya yaklaşıncaysa sırtın ne kadar yatık göründüğünü fark ettim -ki öyle-, çanak ve kulvar da kramponun tüm dişlerinin girdiği ama daha fazla batmadığı harika sert karla doluydu.  7.30da çanağın yukarısında yemek ve krampon giyme molası verdim, 8de çanakta yürüyordum, çok geniş başlayıp hiç çok dar olmayan kulvarda birkaç çıkan ve bir inen eski ayak izi gördüm, 9.20de kulvarın sonundaki beldeydim. Buradan sonra önce dik büyük bir setin üzerine yanındaki yatık hattı dolanarak çıktım(bkz. foto), sonra biraz dik ama rahat kayalardan omzun üstüne devam ederek doğu yüzüne çıktım. Rota tarifindeki büyük mağara ağzını ve onun yukarısındaki mağara ağzına benzeyen başka bir şeyi geçtiğimde saat 10du. Buralardan sonra hava kapandı ve ben önümü görmeden nereye gitsem acaba(geri-ileri? bir yön kestirmiştim ama o görüşümü kesen bir setse zirve daha da arkada olabilirdi) diye bayağı bir oturdum. Sonra burada kalacak değilim ya diyerek klasikten iniş bayağı rahat olacağı için hava kapanmadan kestirdiğim zirve yönüne dimdik devam ettim. 11.30’da kışın büyük ihtimalle alçak olduğu için görmediğimiz zirve babasından (gerçi biz sırtın daha batı ucuna çıkmıştık yanlış hatırlamıyorsam) zirve -defter yerine poşet içine kağıtlarını- çıkarmış eğlencesine karıştırıyordum. Biri tüm sevenlerine teker teker selam ve hatta birine önce saydırıp sonra ilan-ı aşk etmiş… kağıdı olmayan bir insan olarak başkalarının kağıtlarına bir şey yazmadım, gerçi Pelin adlı kişi gibi otobüs bileti bırakılabilirdi. Yalnız Volkan gitmeden bana zirveden hemen önce bir kılçık geçeceğimi söylemişti, kılçık olabilecek hiçbir şey görmedim, geniş bir kaya bandından direkt zirve babasının birkaç adım yanına ulaştım, farklı yerlerden çıkmış olabiliriz. Kapalı havada saçmalamış mıyım diye sonra Alper’e sordum o da kılçık yok diyor. Rotada belden omuza kadar ve zirveye çıkan son kısımlarda II-III derece kaya var. Aslında yüz de omza çıkan kaya bandı da oldukça geniş ve iyi bir hat kestirilirse bayağı kolay etaplardan geçilebilir, alternatif çok, benimkisi baştan en kolay görünen yerden başlayıp sonra oradan bağlanabildiğim tarafa devam oldu. Omuzdan sonra çıkılan doğu yüzü geniş ve yatık. Burada güneş görüp gevşemiş tatsız kar alanlarından kaçınmak için mümkün olduğunca ~II derecede slab kayalardan çıkıp kar sahalarını en kısa ve sırta yakın yerlerinden kesmeyi tercih ettim. Kaya kar bağlantıları yer yer biraz uğraştırdı. Slabler üzerlerindeki az miktarda çarşaktan kaçınınca bayağı sağlamlar ve iyi tutuyorlar, yalnız bazı yerlerden su akıyordu. Kırıklı ve tutamağı çok gibi olan etaplar çok çürük ve set-basamaklarda biriken çarşak yüzünden tercih edilesi değiller. Bir yerde kendimi dik ve arkası dümdüz kulvara inen bir tarafa atmayı başardım(öyle olması gerekmiyordu, kötü hat seçimi..), buranın dışında tırmanışı zorlaştıracak bir boşluk hissi pek yoktu. Rotanın büyük kısmında telefon çekiyor. Ben zirvede oyalanırken dağın güneybatısında havanın açması keyfimi iyice yerine getirdi. Klasik rotadan indim, kulvarda ve platonun üst kısmında kar var ama takoz kayanın çevresinde kalmamış, kayanın da takozluğu kalmamış, geçişi kışa göre çok rahattı- solundan bir iki set atlayan bir patika geçiyordu.. İnişte sürekli bir krampon giy çıkar oldu- sırttan aşağıya biraz altı sert üstü gevşek ve basamak açılarak geçilebilen ama kramponla daha hızlı inilesi kar, sonra çarşak, sonra kulvara girmeden biraz daha kar, takoz kayanın altına kadar çarşak, sonra çanağın sonuna kadar yine kar. Saat 2.30da Sulağankelerdeydim. Cuma da uzun bir sabah pikniğinin ardından Sulağankelerden şarjım bittiği için arayamadığım (arada kısa süreliğine açabiliyorken Umuta döndüğümü mesaj atabildim anca) Salim Abi’nin evine yürüdüm. Yine telefonumun şarjı bittiği için çıkarken saate bakamadım ama Sarımemetlerde sorduğumda 11, Salim Abilerde 1di. Yalnızken devam etme motivasyonumun azaldığını ve kuş sesi dinleyeyim manzaraya bakayım derken rota dahil yavaş hareket ettiğimi düşünüyorum, bu da kapanan havaya kalma gibi sonuçlar doğurabiliyor, kendimi daha fazla zorlamam lazım. Rotada acaip acaip kuşların ötmesi ilgi çekiciydi yine de.