19/05/2023 Küçükcebel/Aladağlar – Duygu Başoğlu

Tarih:  19/05/2023

Ekip: Duygu Başoğlu

Yer/Bölge: Aladağlar

Rota: Küçükcebel

Ekipman: Kask, bivak

Rapor:

cuma sabahı ankaradan 7:10 otobüsüne binip çamardı 11 minibüsünü yakaladım(ankaranın gözünü seveyim). ilk gün yoldan sarımemetlere yürürken arada kazıklıya kadar otostop buldum. sonra kazıklıdan sulağankelerin yukarısında, sıyırma boğazının güzeller kuzey çanağına girdiği noktaya kadar yürüdüm. bu aynı zamanda mevsim itibariyle krampon takılacak noktaydı, öncesinde küçük kar alanları geçtim sadece.

o noktadan biraz geri gidip bivak için gözüme kestirdiğim korunaklı bir yerde geceledim. gece biraz dolu yağdı ama sorun olmadı. sadece havanın çok açık ve çok kapalı olduğu saatler oldu, hava durumu da yağış verdiği için bir şey yapmam diye düşündüm. sabah uyandım ama çıkmadım. sonra dur dur nereye kadar, hava da giderek açılıyor gibi diye geç (8e doğru) ve tüm yükümü alarak çıktım.

bildirimde yazdığım üzere aladağ’da tanıdığım, dağda tanıştığım ve dağı bilen biri vardı. yükümle kokorota insem pazar tüm gün yürüyüp oraya varmak ve bir tanıdıkla kebap gömmek mümkündü, varamasam da acıman yayladan yola çıktıktan sonra sorun yaşasam arayabileceğim biri vardı. aklımda hava bozarsa dönerim, çok bozmazsa kokorota iner herhangi bir zirveye gitmeden trans yapabilirim diye bir düşünce vardı. gitmeden baktığım yedigöl geçişi vb.den (görüşün sürekli kapandığını değerlendirerek) daha güvenli bir seçenek, vadi tabanından devam ediyorsun ve giderek acıman yayla- toprak yola falan varıyorsun sonuçta. hava bozarsa da çantayla geçide çıkmak antrenman olur dedim.

sonuç olarak hava baya kötü bozdu, kamp yüküyle küçükcebel zirve yapıp dönmüş oldum. oradan sulağankelere döndüm, aynı gün dönebilirdim ama vaktim varken dağda kalayım diye yayıldım yemek yaptım. sonra baktım şiddetli doluda gece sefil olacağım, sarımemete indim (saat 4 falandı, daha erken insem veya oradakı araclarla konussam ankaraya da donermısım, esek kafam). herşeyim çantada falan da ıslanmış, geceyi sarımemette bile üşüyerek geçirmiş oldum durup dururken. neyse ki akşam hava çok açıldı, pazar ben dönerken tekrar bulut topluyordu ama o zamana kadar hava iyiydi. sabah da çıktım döndüm, kazıklı civarında otostop buldum iyi oldu.

kar durumu genel olarak iyiydi, önceki çığların izleri vardı ama benim yürüdüğüm saatlerde nadiren battım, kramponluk karda rahat hareket ettim. geçidin az güneş almasının da etkisi var. kokorot tarafına doğru korniş uzanıyordu ve daha fazla güneş alıyor, o tarafa geçmek çığ açısından da daha riskli olacaktı. asıl risk yıldırım oldu. kötü havada metal eşyalarımdan ayrılıp bekleyeyim de diyemedim, biraz risk aldığımı düşünüyorum. çok yüklü bir hava olduğu resmen hissediliyor, uzağa inen yıldırım gördüm ve kendi kazmamdan resmen cızırtı gibi sesler geldi. alınan derslerde bir madde de yük. bazen, bildiğimi düşündüğüm yerlere giderken, haddinden de fazla hafif gidiyorum (3k alıp 18lt çantaya sığarak bivaklı haftasonu faaliyeti gibi). buna hazırlanmaya da öyle başladım ama torasana gidersem güvenlik payı olsun derken çok yüklendim. aldığım yemeğin çeyreği kadar yedim, kalanını boş boş taşıdım. otobüse gitmeden önce son anda yedek olsun diye arabamda duran koşu kıyafetlerini yedek diye çantaya teptim, hem evden alabileceğim yedekten de ağır oldu, hem de çantamda onları da ıslattığım için işe yaramadılar. bu kadar şey alacağıma herşeyi doğru düzgün çöp poşetine koysam iyiymiş, ki bu dersi bu kadar yıl dağa gittikten sonra çıkarmıyor olmam gerekir. 

Sevgiler;
Duygu