05/07/2014 Alaca Kuzeybatı Sırtı, Kaldı Güneybatı Denemesi/Aladağlar – Ertürk Karatatar

Tarih: 05/07/2014

Ekip: Ertürk Karatatar

Yer/Bölge: Sarımemedler / Aladağlar

Rota: Alaca Kuzeybatı sırtı – Kaldı Güneybatı denemesi

Kullanılan Ekipmanlar: -Bivak (2 kişilik)
-Camp Yarı-teknik kazma
-Bağlamalı krampon
-Kask
-1×60 cm perlon
-1 tel 1 normal kapılı 2 kilitsiz karabin 

Hava Durumu:

Süre:  –

Rapor

4 Temmuz 2014 gecesi Yücehan Kutlu ve Ahmet Dede ile beraber Sarımemetin Yurdu’na gitmek üzere yola çıktık (Onlar da Ortaburun ve Kaletepe’ye gideceklerdi). Sabah 09:30 Çamardı minibüsüne yetişip 12:00’da da DAG’dan Salih ve Efe ile Çukurbağ’da buluşup kamp alanına doğru arabayla yola koyulduk (kendilerine teşekkürler). 12:30 gibi kampa alanına varıp
milli park giriş ücreti ve kıyafet değiştirme işlemlerinden sonra hızlıca yola koyuldum. Kaletepe ve Ortaburun arasından patikayı takip ederek Katırkaya Tepesini de sağımda bırakarak Mangırcı Vadisi boyunca ilerledim. Orman boyunca eğim ve yürüyüş rahattı. Ortaburun ve Katırkaya arasındaki patikaya ayrılan yol ve az sonrasına kadar da rahattı ve belirgindi. Ancak daha sonra yürüyüş zorlaşmaya ve bilek bükmeye başladı. Eğim çok fazla olmasa da büyük taşlar yürüyüşü zorlaştırıyordu. Bir süre sonra patikayı tekrar buluyorsunuz ve sonrasında karşınızda yükselen bir tepe göreceksiniz. Bu tepenin hangi tarafından aşarsanız aşın rotanızı çok iyi hatırlayın ve dönüşte de aynı yerden inin! Tepenin solundan yükseldikten sonra eğim tekrar normale dönünce az sonra buzul çukurlarını görmeye başlıyorsunuz. Birkaç buzul çukuru gördükten sonra ileride Büyük bir çanak gördüm ve burayı Alaca Kuzey buzul çanağı zannettim. Bunun üzerine Alaca ve diğer 2 zirvesi arasına filan çıkacağımı umarak sola yöneldim. Eğimi daha yumuşak duran taraf da orasıydı çünkü. Ancak çok yanlış yerlere girmişim. Muhtemelen eğri tepenin devamında sırtlarla bağlanan zirvelerden birine doru yükseldim. Kendimi kulvarvari bir yerde buldum ve dönüşü olmayan yollara girdim – ki ben yaptım siz
yapmayın. Anladığım kadarıyla III – III+’lık etapları geçtikten sonra dik bir çarşağa çıktım. Buradan ilerleyemeyeceğimi anladım ve önce sola yöneldim ki orası da çıktığım yer gibiydi ve inmem imkansızdı. İyi ki öyle bir yermiş çünkü sonradan sağa yöneldiğimde gerçek çanağı gördüm ve bir aydınlanma yaşadım. Su kaynağını bulduktan sonra artık nerede olduğumu iyice kestirdiğimi düşünüyordum. Ancak bu olaydan sonra Alaca ile Küçük Alaca arasına çıkmayı hedeflesem de sonradan anladım ki Körtekli Tepe ile Küçük Alaca arasına çıkmışım. Sırttan ilerledim. Eğim çok fazla değildi. Saat 8 olmuştu ve Küçük Alacaya doğru yükselmeye başladım ki (Ben Alacaya çıktığımı sanıyorum Küçük Alaca-Alaca arası sırta çıktığımı varsayaraktan) sis çökmeye başladı ve bulduğum güzel bir kayanın altına yerleştim (tahminen 3280 m civarı). Bir miktar rüzgar vardı ve yerde kar parçaları oluşuyordu. Tulum almamam sebebi ile gece biraz soğuk olsa da beklediğim kadar zorlu geçmedi.

Sabah 5’te kalktım ve 20-25 dakikaya Küçük Alaca’ya çıktım. Zirveden Alaca’yı görünce moralim bozuldu. Zaman kaybetmeden sırta doğru alçalmaya başladım ve Alaca’ya biraz yaklaşınca dönüşte de Yücehan ve Ahmet ile beraber ayrılmak istediğimden dönmeye karar verdim. Güney çarşaklarına inip geri yükselmek de ayrı bir üşendirici geldi. Sırt hattından direkt gitmek ise uzaktan tehlikeli görünüyordu (gözüme dik göründü). Dönüşte direkt kuzey buzuluna indim (krampon-kazma kullandığım tek yerdi) ve mümkün olduğunca mola vermeden alçalmaya koyuldum. İniş, nefes açısından neredeyse hiç yormasa da dizlere çok yük bindiriyordu ve onun dışında da dik yerler inişi oldukça zorlaştırıyordu. Yukarıda bahsettiğim tepenin yanlış yerinden inmem bayağı bir vakit kaybettirdi. Onu geçtim oldukça dik saçma yerlere girdim. 2 tane batonu atmak zorunda ve kaybetmek durumunda kaldım. Hatta bir yerde çantayı da attım 80 metre filan patır kütür yuvarlandı. Saat 11 gibi güç bela dizlerim acımış bir vaziyette Yücehan ve Dede’nin çadırına girip güzel bir uyku çekmeden önce Alper Işın Duran, Ali Değer Özbakır ve Batur Kürüz ile karşılaşıp konuştuktan sonra Yücehanlar gelene kadar uyudum. Sonra geldiler lafladık toplandık vs. İstanbul’a döndük.

Ertürk Karatatar