21/07/2020 H2-H3-H4, Okşar Tepe, Süner Tepe, DKSK Tepe Traversi/Aladağlar – Ahmet Selçuk Tunçer, Çağatay Gödek, Emir Taha Kenar, Yağız Aldemir


Tarih:
21/07/2020

Ekip: Çağatay Gödek, Emir Taha Kenar, Yağız Aldemir, Ahmet Selçuk Tunçer

Yer/Bölge: Yedigöller Platosu, Aladağlar

Rota: H3-H2-H4-Okşar-Süner-DKSK Traversi

Kullanılan Ekipmanlar: Kask, Telsiz

Hava Durumu: Genel olarak açık 

Rapor:

19 Temmuz Pazar

Yağız ve ben İstanbul’dan Kayseri’ye uçakla gelmiştik, otogarda Çağatay’ın otobüsünü yakalayıp Niğde terminalde de Selçuk’u bekleyip yaklaşıma başlayacaktık. Planda bir sekme olmadı, her şey yolunda…  

Selçuk da geldikten sonra eski terminale geçip Çamardı minibüsüne bindik. Saati 7.10 diye not almışız. 8.30’da Salim abinin evindeydik. Yürüyüş için son hazırlıklarımızı yaptıktan sonra Salim abi bizi gelincikkayalara kadar götürdü. 9.50’de yürüyüşe başladık. Karayalakta yükselirken tempoyu genel olarak düşük tuttuk, iyi de oldu yolun yarısında kesilmiş hissetmedim, ekip olarak iyiydik bence. Çelikbuyduran 14.05’te vardık, Çağatay ve Selçuk önden biz Yağızla biraz daha geriden geldik. Geçitte hem bir şeyler atıştırdık hem de baya bi dinlendik. 16.00’da yedigöllere doğru yola çıktık ve 1 saat 15 dakika sonra oradaydık. Alan kalabalıktı -sanırım İzmir’dendi gelenler- bol bol ses de oldu bir iki gün. 

20 Temmuz Pazartesi

Dinlenme günü. Güneş kremini eksik etmeyin…

Direktaş tarafından rotanın görünümü

21 Temmuz Salı

Sabah 5’te kalkıp buçukta harekete geçmeye karar vermiştik. Saat 5’e yaklaşırken uyandık ve çadırlardan çıktık kahvaltı için -tabi ki Çağatay zaten dışarıdaydı :). Kısa bir kahvaltıdan sonra yola koyulduk. İştahım olmadığı için ben az yedim. Kahvaltı meselesi burada önemli çünkü öbür türlü kendinizi yola sürünce faaliyet boyu acı çekiyorsunuz.

Bir gün önceden Çağatay ve Selçuk Kızılyar klasik rotasına ve H3’e nasıl yükseleceğimize bakmak için keşfe çıkmışlardı Direktaş çevresinde. Dolayısıyla bilinen yol olduğundan biz de kamp alanından sollu sollu H3 ve öncesindeki isimsiz tepeye yaklaşmaya başladık. Net bir patika olmamasına rağmen istikamet açık olduğundan alçala yüksele ilerlenebiliyor. İyice yaklaştıktan sonra bir tepeye yükseldik ve klasik rotanın solunda kaldık. İnip sağlı gitmemiz gerekiyordu, ineceğimiz yerde de kar vardı. Bir noktada aşağı kadar inip tekrar dolanmamak adına eğimsiz bir yer bulup kardan geçtik. Enerji korunması bakımından tepeleri in çık yapmak yerine daha tabandan gitmemiz doğru olurdu. Ayrıca dönüşte benim diğer ekiple takip ettiğim patika da tercih edilebilirdi yaklaşım için (Bahsi geçen yol Direktaş tarafından değil öbür taraftan dolanıyor). 

Patika belirginleşince ‘sıkı bir dağ yürüyüşüyle’ yükselmeye başladık. Uzaktan göründüğü kadar dik hissettirmese de batonsuz ilerlememek lazım, hatta çift baton kesinlikle daha rahat. Patika çarşakta S çize çize yükseldikten sonra bir yerde dikleşip ve pisleşip tırmanışvari bir şeye bağlıyor. O geçişte temkinli hareket etmek gerek çünkü hem çarşak kayıyor hem de kayalar oynuyor. Üstüne bir de benim gibi epik çarşak tırmanışlarında(!) iyi değilseniz güzel üç buçuk attırabilir.

Batonla yürüme aşamasını geçtikten ve rota biraz belirsizleştikten sonra yol ayrımı denebilecek bir noktaya geldik, biz sol taraftan devam ettik. Yavaş yavaş ilerledik ve daha sonra isimsiz tepenin ardından, önümüzde H3, sırta çıktık. Buradan sonra zaten patika net. Saat 8.15’te H3’e vardık. H3 hem güney tarafını hem de Yedigöller platosunu çok güzel görüyor. Bölgeyi tanımak için hoş bir zirve, o yüzden ilk faaliyetler için tercih edilebilir diye düşünüyorum. 

H3’te biraz soluklandık, ben epey bitkin hissettiğimden rota üstünde olmayan H2’ye gitmek yerine zirvede kalıp biraz dinlenmek istedim. Bizimkiler yine net gözüken patikadan kısa bir süre içinde gidip geldiler. Onlar döndükten sonra biraz daha dinlenip 9.04’te H4’e doğru yola çıktık. Patika yine belirgin, sırt hattından devam ettik. 9.25’te H4’e vardık. 10 dakika kadar mola verdikten sonra Oksar için biraz daha aşağıda görünen patikadan tedbirli bir şekilde devam ettik. Buralarda tempomuz baya düştü. Asıl sebebinin antrenmansızlık olduğunu düşünüyorum ancak uzun soluklu faaliyetlerde -ve öncesinde- sıvı ve besin alımına ekstra dikkat etmek lazım. Yavaş yavaş ilerleyip saat 10.50 civarı Oksar’a vardık.

11.10’da Oksar’dan Süner’e doğru harekete geçtik. Bu sırada faaliyet yapan diğer ekibi de görmüştük. Onları zirvede yakalamak için sonraki zirveye daha az soluklanma molası vererek ilerledik. 11.50’de zirvedeydik. Biz varalı çok olmadan diğer ekip de zirveye ulaştı ve biraz yayılıp dinlendik. Diğer ekiple birlikte 12.20’de Süner’den çıkıp DKSK tepeye doğru ilerledik. Burada da yol açık, biraz aşağı inip sonra tekrar yükselip devam ettik. Saat 13.05’te DKSK’ya varmıştık. Burada da herhalde bir 15-20 dakika kadar vakit öldürdükten sonra kampa dönüş için yola çıktık. Planımızda kamptan bakıldığında görünen yamaçtan (DKSK) inmek vardı ama nasıl olduysa biraz daha geriye doğru kaldık -Latırkırı tarafları yani. Görünen patikaları takip ede ede inişe devam ettik, belli bir süre sonra Yağız, Çağatay, Selçuk daha hızlı gitmek istediğinden önden ilerlediler. Daha sonra da ekipler tekrar ayrıldı, ben diğerleriyle birlikte onların faaliyete başladığı patikadan döndüm. Raporun başında değindiğim gibi yaklaşım için bu patika da tercih edilebilir -hafif batıdan. Ben Çağataylardan biraz daha geç varmış oldum kampa, notlara göre saat 15.25’te kamptaydık. 

Emir.