26/08/2022 Emler Klasik Tanıma/Aladağlar – Uğur Dertli

Emler zirvesi
Emler zirvesi

Tarih: 26/08/2022

Ekip: Uğur Dertli

Yer/Bölge: Aladağlar

Rota: Emler Klasik

Kamp Yeri: Çelikbuyduran

Kullanılan Ekipmanlar: Çadır, kask, ilkyardım çantası, bivak, pusula, bölge haritası

Hava Durumu: Açık/Gündüz 15-20 derecelerde – Gece sıcaklık 3 dereceye kadar düşebilir

Rapor:

Bütün yaz, tanıma faaliyetini sıkıştıracak bir tarih fırsatı kovalarken tanıma yapacak bir başka ekiple yolları birleştirmek ve faaliyet başlangıcında birbirimize destek olmak adına, hızlı bir kararla iki günlük ve tek kişilik bir tanıma faaliyeti planına giriştim. Plana göre perşembe sabah erkenden kendi aracımızla Niğde’ye doğru hareket ederek aynı gün içinde Çelikbuyduran kamp alanına ulaşmak ve ertesi sabah kendi rotalarımıza girmek hedeflenmişti. Bu plan üzerine 25 Ağustos Perşembe sabahı 5.15’te Pendik Köprüsünde buluşmak üzere sözleştik.

25 Ağustos, Perşembe

5.45’te Pendik Köprüsünde buluştuk. Anadolu Otoyolu üzerinden Ankara’ya ardından da Niğde Otoyolu üzerinden Niğde’ye vardık. Hızlı ve konforlu bir yolculuğun ardından Niğde merkezde kahvaltı yaptık. Eğitimde öğrendiğimiz faaliyetin gerçekleştirilme ilkelerine aykırı olarak marketten almam gereken bir iki şeyi sona bırakmıştım, bu nedenle kahvaltıyı kısa kesip market aramaya koyuldum. Şansıma yakınlarda işimi görecek bir market bulmuştum. Demirkazık köyüne ulaşmak için Çamardı yoluna girdik. Yol boyunca yaptığımız fikir alışverişinin ardından aracımızı bıraktıktan sonra yolun bir kısmında Ulvi Üçer’den destek istemeye karar verdik. Aradığımızda müsait olduğunu ve yardımcı olacağını söyledi. Dağ evinin önüne varıp Ulvi abiyi beklerken çantalarımızı düzeltmeye ve son kontrolleri yapmaya başladık. Kısa süre sonra Ulvi abi geldi ve yol hakkında konuştuk. Bizi Karayalak Kamp alanına kadar çıkarabileceğini söyledi. Eşyalarımızı aracına yükledik ve yola koyulduk. 15.00’da Karayalak kamp alanına vardık. Biraz vakit geçirip kuşandıktan sonra 15.30’da kamp alanından yürüyüşe başladık. Gelincik Kayaları geçerken kış faaliyetinde yaptıklarımızdan konuştuk. Sokullupınar ve Karayalak kamp alanları ile Gelincik Kayalar kışın geldiğimiz eğitim faaliyetlerindeki hallerinden farklıydılar. Bazı karakteristik ipuçları olmasa farklı bir yer olduğunu düşünebilirdik. Hızlı başladığımız yürüyüş temposuna çabuk bir nefes molası vermek için 15.50’de durduk. Beş dakika dinlendikten sonra 16.30’da bir mola daha verdik. Biraz daha uzun süren bu molada ne kadar ilerlediğimizi anlamaya çalıştık. Haritalarda ve diğer raporlarda ‘Kapı’ olarak adlandırılan yere geldiğimizi düşündük ancak sonradan daha ileride olduğunu anladık.

Mola yerinden Yalak Deresi Boğazı’na bakış.
Mola yerinden Yalak Deresi Boğazı’na bakış.
Mola yerinden Karayalak Vadisi’ne bakış
Mola yerinden Karayalak Vadisi’ne bakış

16.50’de tekrar yürüyüşe geçtik. Yol giderek dikleştiği için çabuk yorulmaya başladık. 17.10’da tekrar kısa bir mola verdik. Bir süre yürüyüşe devam ettikten sonra 17.30’da kısa bir mola daha verdik. Bulunduğumuz yeri ve kamp kurmayı düşündüğümüz yeri konuştuktan sonra tekrar harekete geçip 18.50’de bir şeyler atıştırmak için verdiğimiz molaya kadar dinlene dinlene tırmanmaya devam ettik. Güneş artık zirvelerin arkasında kalmıştı ve sürekli esen rüzgar artık üşütmeye başlamıştı. Molanın ardından tekrar harekete geçtik ve yine dinlene dinlene ilerlemeye devam ettik. Hava iyice kararmaya başladığında nerede olduğumuzu anlamak için harita ve diğer raporlardan edindiğim görselleri inceleyerek Çelikbuyduran kamp alanından önce ‘Dinlenme Taşı’ olarak adlandırılan bir yerde olduğumuzu anladık. Çelikbuyduran pınarından akan fazla suyun buraya indirilmesiyle bir su kaynağı da burda olduğu bilgisini almıştık, bu nedenle su kaynağını aramaya başladık. Kısa bir arayışın ardından su kaynağından gelen sesi duyarak o tarafa yöneldik. Kaynağın yakının da etrafı taşlarla çevrilmiş çadırlar için uygun iki düz alan bulduk. 20.00’da burda kamp yapmaya karar verdik. Hava karardığı için ve Çelikbuyduran kamp alanına ne kadar mesafede olduğumuzu tam kestiremediğimiz için bu noktada kamp yapmak uygun geldi. Yaklaşık bir saat için de çadırımı kurup malzemelerimi içine atıp yemek işini hallettim. Çok yorgun olduğum için mümkün olduğunca kısa sürede işlerimi bitirip uyumaya geçmek istiyordum. 22.00’da tüm işlerimi bitirmiş bir şekilde alarmımı sabah 05.00’a kurarak uyku pozisyonumu aldım.

26 Ağustos, Cuma

Saat 5 olmadan kendiliğimden uyandım. Uyku tulumum biraz yetersiz kaldığı için uykum yer yer bölünmüştü, bu nedenle erken uyanmamın sebebini üşümeye bağlıyorum. Zirve çantamı ve sıcak suyumu akşamdan hazırladığım için sadece üstümü giymek için zaman harcadım ve çabucak zirve yoluna koyulmaya hazır oldum. Yine de karanlıkta ilerlemek istemediğim için havanın biraz daha alacakaranlık bir hal almasını bekledim. 05.30’da zirveye doğru yola çıktım.

Karayalak Vadisine bakış
Karayalak Vadisine bakış

Yürüyüşe başladıktan kısa bir süre sonra bir şeyler atıştırmak için durdum. Tekrar yürüyüşe başladıktan kısa bir süre sonra da Çelikbuyduran pınarının sesini duymaya başladım. Kamp kurduğumuz noktaya fazla uzak olmasada bir önceki gün bütün yolun yorgunluğuyla akşam karanlığında buraya ulaşamayacağımıza ikna oldum. Kamp yerimizi değiştirme fikrinin sağlamasını yapmış oldum.

Güneye bir bakış
Güneye bir bakış

Kısa molalarla yoluma devam ederek Çelikbuyduran pınarını geçtikten sonra patika ikiye ayrıldı. Sağ taraftan giden yol daha az eğimle yükselse de beni rotamdan uzaklaştırabilir diye düşünerek soldaki daha dik patikayı tercih ettim. Yukarıya çıktığımda ikisinin ileride tekrar birleştiğini gördüm. Dik patikayı çıktıktan sonra nispeten düzlük ve açıklık bir alana çıktım. Emler zirveye giden patikalar kolayca seçiliyor. Çarşak yapısı ise yerini kayalara bıraktı. Kayalara basarak yükselmek görece kolay geliyordu ancak patika giderek dikleştiği için yine zorlanmaya başlamıştım. İyice yükseldikten sonra bir anda sırta ulaşarak arkadaki manzarayla şaşırdım. Ne kadar yükseldiğimi bilsem de arkdaki boşluğun devasalığı ve manzaraya hakimlik beni hazırlıksız yakalamıştı. Ani bir göz taramasıyla sırt hattını takip ederek zirvedeki bayrak direğini fark ettim. Tam olarak sırttan ilerlemeyeceğimi anlayarak bir kaç metre aşağıdan geçerek zirveye yöneldim. 07.30’da zirveye ulaştım.

Zirveden ilk manzaram
Zirveden ilk manzaram
Emler Zirve’den Kuzeye bakış
Emler Zirve’den Kuzeye bakış
Emler Zirve’den Doğuya bakış
Emler Zirve’den Doğuya bakış
Emler zirvesi
Emler zirvesi

Zirvede biraz dinlendim, manzarayı seyrettim ve birkaç fotoğraf çektim. Zirve defterine bir şey yazmak aklıma gelmedi. Hatta bayrak direğinin dibindeki taşların arasında, mavi poşetteki şeyin zirve defteri olabileceğini sonradan düşündüm. Huzurlu ve dinlendirici vaktin ardından 07.50’de dönüş yoluna geçtim.

Çıkışın nispeten daha kolay geldiği kayalardan iniş başta biraz zordu, kaymamaya dikkat ederek inişe başladım. Çarşak kısma ulaştığımda iniş daha kolay bir hal aldı. Çelikbuyduran pınarının yanında kamp kurmuş iki kişiyle selamlaştım. Hiç mola vermeden 8.35’te kamp alanına vardım. Biraz dinlenip en geç 10 gibi kamp alanından ayrılmak üzere planımı yaptım. Bütün eşyalarımı topladıktan sonra diğer ekipten ayrıldığımdan beri yaptığımız gibi saat başında onlarla iletişime geçtim ve dönüş yoluna geçtiğimi haber verdim. Kamp alanının yanındaki su kaynağında dinlenen birkaç kişilik yabancı turist ekibine Emler yolunu kısaca tarif ettikten sonra aşağıya doğru yürümeye başladım. Çarşakta iniş hızlı ve keyifliydi. 10.55’te kısa bir mola verdim. 12.10’da Karayalak kamp alanına vardım. Bir şeyler atıştırıp, çadırların birinden gelen çay ikramını kabul ettikten sonra tekrar yürüyüşe başladım. Kısa sürede Sokullupınar kamp alanını geçtim ve Demirkazık Köyüne doğru yürüyüşe devam ettim.

13.35’te köye yaklaşmışken en çok korktuğum şeyle karşılaştım. Bir koyun sürüsü yolu kapatmış şekilde yatıyordu ve çoban köpeği de başlarındaydı. Yaklaşırken biraz yolun dışına çıkarak sürünün etrafından dolanmaya karar verdim. Çoban köpeğinin beni gördüğünü ve tepkisiz kaldığını fark edince biraz rahatladım ancak tam sürünün yanından geçerken ayağa kalkıp havlamaya başladı. Bunun üzerine yolumu biraz daha genişten alacak şekilde değiştirdim ve sorunsuz bir şekilde geçişimi tamamladım.

Köye yaklaşırken Ulvi abiyi aradım ve Niğde arabasıyla ilgili bilgi aldım. Araç dağ evinin ordan geçmediği için Demirkazık köprüsüne ulaşmak için tekrar yola koyuldum. Geçen araçlara otostop çekmek için yolun kenarına çıktım ancak çok az araç geçtiği için köyün çıkışına yürümeye karar verdim. Böylece köyün içinden gelen araçları da yakalayabilirim diye düşündüm. İyi ki de öyle yapmışım çünkü köyün içinde yapılan asfalt çalışması nedeniyle yol kapalıydı ve araçlar başka yolu kullanıyordu. Köyün çıkışında bir araç beni aldı ve köprüye bıraktı. Niğde arabasının saatini 14.45 anladığım için biraz acele etmiştim. 14.21’de köprünün oradaydım ancak araç 15.30’da Çamardı’dan kalkacakmış. Bunun üzerine Ulvi abinin tavsiyesi üzerine köprünün orda balık ekmek yiyebileceğim bir yere gittim. Güzel bir ekmek arası yedim, havuzdaki balıkları seyrettim ve yolun kenarından akan derede ayaklarımı suya sokarak oturdum. Dinlendirici bu vaktin ardından Niğde arabasının saati yaklaşınca yol kenarına çıkıp karşıya geçerek beklemeye başladım. Beklediğim yer gölgeydi ve bank vardı. Niğde arabasının da o taraftan geleceğini düşünmüştüm ancak araç karşı şeritten geldi ve beni fark edip durmasa kaçırabilirdim. Eşyamı yükleyip yeniden yola koyuldum.

Araç Niğde’ye ulaştığında sıcak ve kalabalıktı. Üstüne bir de egzosdaki bir sorundan dolayı yol üstünde sanayiye uğraması gerekti. Garip bir yolculuk sonrası Niğde’ye ulaştım. Yoldayken neler yapabileceğimi düşünmüştüm. Hamama gitmeye karar verdim. Çarşı Hamam diye bir yerde temizlendim ve dinlendim. Ardından çarşıda yemek yedim ve bir parkta oturarak vakit geçirdim. Vaktim olduğu için otogara da yürüyerek gitmeye karar verdim. Şehri boydan boya geçtiğim sakin bir yürüyüşün ardından otogara ulaştım. Yazıhaneden otobüsle ilgili bilgi alıp beklemeye başladım. Bir buçuk saatlik bir bekleyişin ardından 23.45’te otobüsüm geldi. Otobüse bindiğim andan indiğim ana kadar deliksiz bir uyku çektim. Sabah 8.30’da Harem’e indim.

Not:

  • Faaliyetin başında eşyalarla birlikte kamp alanına ulaşmaya çalışmak oldukça zorlayıcıydı. Her bir gramın önemini iyi anladım.
  • Ulvi abi ile en az bir gün önceden iletişime geçmek daha sağlıklı olur. Aradığımız an müsait olmasaydı faaliyetimiz daha fazla aksayabilirdi.
  • Karayalak kamp alanına ulaşım için 300 tl ödedik (4 kişi).
  • Hem dinlenme taşının orda hem de Çelikbuyduran pınarında fazlaca su vardı.
  • Demirkazık Köprü’nde yediğim balık ekmek ve içeceğe 50 tl ödedim.
  • Niğde arabasına 50 tl ödedim.
  • Niğde-İstanbul otobüsüne 399 tl ödedim.